Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları:
YENİ HÜKÜMETİ BUGÜN TAKDİM EDİYORUM
Bugün öğleden sonra inşallah Cumhurbaşkanımıza yeni hükümetimizi de takdim edeceğim, bir anlamda erken seçime gidiş startının en somut adımları da atılmış olacak.
Hiç buluşmamış olan Balkan Kavimleri ile Ortadoğu Kavimleri bizim üzerimizden buluştu. Bunun adı adalet davasıydı.
Acılar yaşadık, baskılar gördük. Kuran-ı Kerim okunduğu için mahkeme mahkeme süründürenleri gördük. Nice zulüm gördük, AK Parti geçmişin üzerine yükselen aydınlıktır.
AK Parti özgürlük hareketinin sözcüsü, dile getiricisi ve öncüsü olmaya devam edecektir.
İSTİKLAL RUHU HAREKETE GEÇTİ
28 Şubat bizim değerlerimize açılan kültürel savaşın son halkasıydı. 2001 krizi diz çökülmesi için ortaya çıkarılan krizdi. Ve AK Parti hareketi Afyon'dan Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde harekete geçti. İstiklal ruhu harekete geçti.
TÜRKİYE AYAĞA KALKTI, BİRİLERİ RAHATSIZ OLDU
Türkiye ayağa kalkmaya başladı, yürekleri birleştirdik, uyuyan dev uyandı, birileri bundan rahatsız oldu.
ZİHNİMİZ AK, YOLUMUZ AK, YOLUMUZ BERRAK
Bizi savaşla özdeşleştirmeye çalışanlar kara propaganda ile her şeyin üzerini örteceğini sanıyorlar. 2013'den bu yana yaşananlara bakın arkasında neler var? Türkiye'nin yükselişinden sonra fetret devri yaşatmak, hızımızı kesmek. Zannettiler ki Ak Parti kadroları diz çöker. Çökmedik, çökmeyeceğiz. Zihnimiz ak yüreğimiz ak yolumuz berrak.
MEYDANI ÇAKALLARA BIRAKMAYIZ
ugün Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edeceğim hükümet ile de geçici bir hükümet havasında çalışmayacağız. Hani 'bu geçici bir hükümettir, tam da puslu havadır, puslu havalarda meydana çıkalım' diyen çakallar varsa hiç hesap etmesinler biz onları o çakallara bırakmayız bu meydanları.
4 YILLIK HÜKÜMET GİBİ ÇALIŞACAĞIZ
Başbakan Davutoğlu, "1 Kasım'a da giderken sanki 4 yıllık hükümet gibi çalışacağız. Milletimiz bu anlamda rahat etsin" dedi.
Üçüncü mesajı şuydu halkımızın. Partilerle buluşun konuşun, birlikte hükümet etmenin yolarına bakın. Bakınız sayın Cumhurbaşkanımız erken seçim kararı alana kadar, benim ağzımdan erken seçim istiyoruz diye bir söz çıkmadı. Çünkü biz halka görev veremeyiz. Halka sen yanlış yaptın, hatanı düzelt, benim kadrimi kıymetimi bilemedin, tekrar sandığa gel demedik. Bizi tek başına iktidar yapan halk nasıl doğru yapmışsa, 2015'te tek parti olamamamızla ilgili milli irade doğru yapmıştır. En başından itibaren AK Parti aslında seçime oynuyordu da, hatta bu terör operasyonlarını seçim için yaptılar diyen vicdansızlar var ya, arşivlere baksınlar.
BAHÇELİ GAYET ÖFKELİ BİR YÜZ İFADESİYLE...
Bahçeli şunlar şunlar hükümet kursun ama biz hükümette yokuz diye, gayet öfkeli biR yüz ifadesiyle… Ve dedi ki üç gün sonra 15 Kasım'da seçime hazır olun dedi. Aynı günlerde CHP'nin bütün niyeti bir blok siyaseti kurmaktı. Blok, yüzde 60'lık blok. Blok lafının kendisi bile kaba, böyle karşınızda duran bir blok. Biz onlar blok desin, biz bloklara bile yürek katmaya geldik yürek.
Gelin tek tek partilerin tutumlarına bakalım. CHP blok dedi, blok siyaseti takip edeceğim dedi. Yüzde 60'ı, bizden de yüzde bir aldı, güzel. Ama daha önündeki tabloyu bile okumaktan aciz olanlar ülkeyi yönetebilir mi? Beklediler ki biz telaşa kapılıp, ürkeceğiz, korkacağız. Yahu biz ne bloklar gördük, yedi düvelin blokuna direnmişiz biz. Davos'ta, Mavi Marmara'da BM'de gür sesle haykıran bizdik. Ne oldu? blokları iki haftada çöktü. Bu beton kalıp blok ya, en ufak bir depreme dayanamadı.
Daha sonra CHP'nin hatasını fark ettiğine inanıyorum. Bizim uzlaşmacı dilimizi benimsemeye başladı. İstikşafi görüşmeler başlattık. Seviyeli görüşmelerdi. Teşekkürü bir kez daha borç biliyorum. Oturup konuşmaya ihtiyacımız var. tam bu çerçevede devam ederken, bu sefer koalisyon kurma imkanı olmayınca, seçim hükümeti için tavsiyede bulunduk. Buna da onlar hayır dediler ve o çerçevede de görüşmelerden bir hükümet çıkarma imkanı olmadı.
Ama son günlerde bakıyoruz ki, Cumhurbaşkanımızın erken seçim kararı almasından yana, CHP'de blok ruhu tekrar hortladı. Bana görev verilmesinden sonra kurulacak kabineye bakan vermeyeceklerini söylediler. Öyle bir dille söylediler ki, barışçı dili terk ettikleri kanaatine kapıldık. Telefonları kapatırız dediler, bunu yapanlar ahlaksız teklife evet demiş olur dediler. Halbuki biz ne kapımızı, ne telefonlarımızı kapattık, ne de gönlümüzü kapattık.
DÖRT OPSİYONA BİRER BİRER HAYIR DEDİLER
MHP bu sefer en başından belirlediği politikayı değişik söylemlerle sürdürdü. Terörle mücadele gibi milletin bekasının söz konusu olduğu bir ortamda, Türkiye'yi hükümetsiz bırakmak için her türlü çabayı gösterdi. Kendisiyle son görüşmemizde, tekrar söylüyorum ki hiç kimse farklı yere çekmesin. Bugün sayın Türkeş'e saldıranlar, hakaret edenler, onu devlet adamlığı karşısında manevi linçe maruz bırakanlar, Bahçeli'yle görüşmemizde dört opsiyona birer birer hayır dediğini unutmasınlar.
EE NE İSTİYORSUN MÜBAREK?
"Sizinle koalisyon kurmayız, sizinle seçim hükümeti kurmayız, azınlık hükümetinize destek vermeyiz. Erken seçim kararı alırsanız oy vermeyiz" dedi. E ne istiyorsun mübarek? Ne istiyorsun Allah aşkına. Mehmetçik dağda bayırda mücadele verirken, sen Ankara'da hayır hayır hayır diyorsun.
"BURADAN TALİMATI VERİYORUM VE UYARIYORUM"
Ayaklanma çağrılarına karşı kamu düzeni diyoruz. Şehit cenazelerine karşı kardeşlik ve barış diyoruz.
İşte buradan tekrar kongremize ve seçimlere giderken hep beraber, hep birlikte yeni bir siyasi çağrının sözcüsü olmak durumundayız. Bütün teşkilatlarımıza, 7 haziran'dan sonra ortaya çıkan tablo karşısında, tekrar ayağa kalkma çağrısında bulunuyorum. Gençlik kollarımıza talimat veriyorum, Türkiye'nin her yerinde gençleri barış için kardeşlik için ayağa kaldıracaksınız. Madem ki birileri bizi bölmek, ayrıştırmak, şu gençleri şu gençlerle karşı karşıya getirmek istiyor, gençlik kollarımızın birinci görevi Anadolu Mezopotamya çocuklarını kardeş kılmaktır.