Adı Hulusi Cemil Altınlı. 1972 Giresun doğumlu. 1993'ten 2005'e kadar Emniyet Teşkilatı'nın istihbarat birimlerinde polis memuru olarak görev yaptı. Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı ile Batman, İzmir, Siirt ve Edirne Emniyet Müdürlüğü'nün istihbarat şubelerinde yasadışı örgütlere bakan C masasında çalıştı. 1990'lı yıllarda Batman ve Diyarbakır gibi illerde etkin olan Hizbullah Örgütü'nün askeri kanadı konusunda uzmanlaştı. Altınlı'yı önemli kılan husus, Emniyet'teki görevinin yanı sıra 1990'lı yıllarda Gülen Örgütü içinde bulunması. Altınlı'yı Gülen Örgütü'ne sızdıran da devlet. Altınlı, cemaate sızma talimatını Emniyet eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'dan aldı. Cemaate girdikten sonra 'abilerin' güvenini kazandı. Cemil Altınlı, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) çalışanı Cevzet Soysal'ın infaz edilmesi başta olmak üzere Türkiye'nin yakın tarihinin karanlıkta kalmış olaylarına ilişkin önemli sırlara vakıf biri. Altınlı, Gülen Örgütü'nün karıştığı Cevzet Soysal cinayetine ilişkin bildiklerini 17 yıl boyunca sakladı. Bu sırrın yarattığı vicdan azabı altında ezildiğini, dört gün boyunca yayınlayacağımız röportajda göreceğiniz üzere kendisi söylüyor.
KUMPASLA HAPİS YATTI
Altınlı, Batman'da Gülen Örgütü'nün kendisine olan güvenini sarsan, hatta örgüt içindeki bir ajan olduğu izlenimini uyandıran davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle cemaat tarafından hedef seçildi. 2004'te tutuklandı, 2005'te Balyoz Davası'na da bakan Hâkim Rüstem Eryılmaz'ın üye olduğu Özel Yetkili Mahkeme tarafından görevi kötüye kullanmaktan bir yıl hapis cezasına çarptırıldı. Davanın duruşmalarında Zekeriya Öz gibi 'meşhur' savcılar da görev aldı. Altınlı'ya, memuriyetten men edilmesi için iyi hal indirimi uygulanmadı. 2004-2005'te sekiz ay cezaevinde kalan Altınlı, 2009'da bildiklerini Milli İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) anlatacağı endişesiyle cemaat tarafından tekrar tutuklandı. Organize suç örgütü kurmak ve yönetmekten yargılandı. Beraat etti ama bu arada 10 ay daha hapis yatmış oldu. Ardından eski cezası kapsamında 24 gün daha cezaevinde kaldı. Böylece toplam 19 ay yatmış oldu. 2010 yılında cemaatin yasadışı faaliyetlerini ifşa eden Haliç'te Yaşayan Simonlar / Dün Devlet, Bugün Cemaat adlı kitabın yazarı polis şefi Hanefi Avcı, Cemil Altınlı'nın devletteki cemaat örgütlenmesini en iyi bilen isimlerden biri olduğunu savcılığa bildirdi. Ve Altınlı'nın 'gizli tanık' statüsünde ifadesinin alınmasını istedi. Ancak o dönemde cemaat yargısı bunu engelledi. Altınlı, akrabası olan Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun'un İn kitabında yer alan yeni bilgilerle açılan Cevzet Soysal'ın öldürülmesi soruşturması kapsamında savcılığa ifade verdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fuzuli Aydoğdu'nun yürüttüğü soruşturma kapsamında 14'ü polis 19 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Soruşturmada başşüpheli Fethullah Gülen'di. Gülen'in yanı sıra soruşturmanın şüphelileri arasında SABAH'ın polis memurlarından sorumlu Emniyet imamı ve Alevilerden sorumlu imam olarak haberini yaptığı Süleyman Uysal da vardı. Uysal yurtdışına firar ettiği için yakalanamadı. Yine yurtdışında olan Bahattin Karataş da gözaltına alınamadı. Gözaltına alınan 16 şüpheli için de tutuklama talep edilmedi, tüm şüpheliler serbest bırakıldı. Aralarında 1998'de Batman İstihbarat Şube Müdürü Cemil Ceylan ile Terör Şubesi Müdürü Ahmet Akbal'ın da bulunduğu tüm şüpheliler suçlamaları reddetti. Ancak Hulusi Cemil Altınlı, Cevzet Soysal cinayetine ilişkin ifadelerinde ısrarcı. Ve bu olayla ilgili bildiklerini ilk kez SABAH'a açıkladı. Altınlı'ya pek çok soru yönelttik. Söyleşi 7 saat sürdü. Altınlı, bütün sorulara çelişkiye düşmeden, bildiği kısımları net ifadelerle anlatarak yanıt verdi. Altınlı'nın güvenilir tanıklığının hem Paralel Devlet Yapılanması'nın, hem Cevzet Soysal cinayetinin bilinmeyenlerinin aydınlatılması açısından önemli olduğunu düşünüyoruz.
* Cemil Bey, önce savcılığa verdiğiniz ifadelerden başlayalım. Siz Cevzet Soysal cinayeti konusunda bugünedek hangi savcılıklara ifade verdiniz ve ifadelerinizde neler söylediniz?
Benim ifademe İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fuzuli Aydoğdu başvurdu. Ankara'da ifade verdim ama orada Cevzet Soysal olayından bahsetmedim. Birkaç gün önce de Batman Savcılığı şüpheli sıfatıyla ifademi almak istediği için İzmir'de talimatla ifade verdim. Olayı açığa çıkaran benim, gizli tanık yapılmam savcılığın inisiyatifinde olduğu halde bu yapılmadı. Sorumlular tutuklanmadığı gibi benim şüpheli olarak ifademe başvuruldu. Olayı ifşa eden kişi olduğum halde ihalenin bana kalmasından da endişe etmiyor değilim açıkçası. İfadelerimde size birazdan detaylarıyla açıklayacağım üzere Cevzet Soysal cinayetini anlattım.
MESAJ, 'TALİMAT' DEMEK
* Okuyucularımızın net anlaması için olayı baştan alalım. Batman'da görevliyken bir Hizbullahçı'yı kaçırıp işkenceyle sorgulama fikri nasıl doğdu? Burada amaç neydi?
Ben 1998'de Batman İstihbarat Şube'de göreve başladım. Cemil Ceylan Şube Müdürü idi. Beni Hizbullah masasına verdi. Amirimiz Başkomiser Fatih Karataş'tı. Bahattin Karataş'ın kardeşidir. Hizbullah'ın Gülen Cemaati'yle ilgili istihbarat topladığı, 1998'in ikinci yarısında Diyarbakır'daki operasyonlarda ele geçirilen dokümanlardan anlaşıldı. Emniyet, o dönemde Diyarbakır Ergani ve Elazığ Maden yöresinde Hizbullah'ın hücre evlerine yönelik çalışma yapıyor. Baskınlarda ele geçirilen dokümanlarda Hizbullah'ın Gülen Cemaati ile ilgili istihbarat çalışması yaptığı görülüyor. Ama bürokrasideki gizli yapılanmayla ilgili değil. Çünkü onu zaten bilemezler, Emniyet'tekiler bile bizi bilmiyordu. Ama yasal kanatla ilgili, yani dersaneler, okullar, öğretmenler, belletmenlerle (yurt sorumlusu) ilgili istihbarat çalışması yapıyormuş Hizbullah. Bu bilgi silsileyle Fethullah Gülen'e gidiyor, o zaman daha Altunizade'de. Gülen hiddetleniyor. 'Abiler' bize bir mesajı getirdiler ki bu mesaj talimat anlamına geliyor.
Cemaat abisi 'Fethullah Hocaefendi'nin sizlere selamı var. Arkadaşların gözlerinden öperim' dedi ve şu mesajı iletti: Bu Hizbullah'ın Allah belasını versin. O bölgede görev yapan arkadaşlardan hassaten ricamdır, bu örgütü bitirmek için ne gerekiyorsa yapsınlar. Eğer ellerinde yetki olduğu halde yapmazlarsa Ahiret'te iki elim yakalarında olur. Bunun üzerine Hizbullah'la ilgili çalışma yapmaya başladık.
'CESEDİN OLDUĞU MINTIKAYI BİLİYORUM'
* İfadenizde Fetullah Gülen'den gelen emir doğrultusunda İstihbarat Şube Müdürü Cemil Ceylan ve Terör Şube Müdürü Ahmet Akbal'ın talimatıyla kendisine JİTEM'ci süsü vermiş polisler tarafından öldürüldüğünü söylemiştiniz. Cevzet Soysal'ın cesedinin gömülü olduğu yeri biliyor musunuz?
Ben infaz değil, keşif istihbarat ekibindeydim. Yani infaza tanık olmadım, cesedin gömüldüğü yeri tam olarak bilmiyorum. Ama mıntıkayı biliyorum. Batman'da Güvercin Köyü'nün Beşiri kırsalına doğru Doğu veya Kuzeydoğu istikametinde bir yerde olduğu kesin. Cesedin yerini tam olarak bilenler şu kişilerdir: Soysal'ı işkenceyle sorguladıktan sonra kendisini sesinden tanıdığı gerekçesiyle boynunu kırarak öldüren Battal kod adlı (Sorguda kod isim kullanılır) polis memuru Bilal Özdal. Ayrıca polis memurları İbrahim Turhan ve Cem Köroğlu ile onların başındaki amir Muammer Şahin. Bu kişiler Batman Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde kurulmuş Faili Meçhul ekibinde yer alıyorlardı. Hiçbiri cemaatçi değildi, ülkücü kökenli kimselerdi. Talimatın cemaatten geldiğini bilmeksizin bu infazı gerçekleştirdiler. Ve infazdan sonra müdürlüğe gelip Cemil ve Ahmet Müdür (Ahmet Akbal ve Cemil Ceylan) ile bize ve Başkomiser Fatih Karataş'a cesedin gömülü olduğu yerin bu mıntıkada olduğunu bildirdiler. O bölgeyi bilirim, şimdi gitsem mıntıkayı elimle koymuş gibi gösteririm. Ama mezarı bulmak için bu kişilerin tanıklığı gerekiyor. Bu kişilerden birine güvence verilirse -hatta kime güvence verilebileceğini de savcıya söyledim- mezarın yerini gösterirler.