İşte CHP'li belediyelerden işe gitmeden maaş alan Ankara Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan'a Star yazarı Ahmet Kekeç'ten sert eleştiriler:
TEZCAN KARAKUŞ CANDAN DÜPEDÜZ YALAN SÖYLÜYOR
…Susuyorlar...
Hayır, susmuyorlar... "Saray" ve "masa" üzerinden, paralellerin hoşlanacağı yazılar yazıyorlar.
Sözü uzattığımın farkındayım... Ayrıca, konumuz da bu değil.
Soner Yalçın'a, Ankara Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan'la ilgili bir soru soracaktım.
Ne alaka?
Müstafi arkadaşımız (yani Soner Yalçın) Sözcü'den ayrılmadan önce, harika bir "Tezcan Karakuş Candan güzellemesi" yazmıştı... "İşte Cumhuriyet kadını... Örnek şahsiyet... Büyük devrimci... Büyük Atatürkçü... Gözümüz arkada kalmayacak... Ülke emin ellerde" gibi sululuklar yapmayı da ihmal etmemişti.
Tezcan Hanım Malatyalıymış...
Hemşerimmiş yani...
Ecevit hayranı bir babayla, Ecevit hayranı bir annenin (aklımda yanlış kalmadıysa) dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelmiş... Yoksunluk ve yoksulluk içinde büyümüş.
Baba, yıllar sonra, Ankara'da bir CHP belediyesinde iş bulacak, gençliğinde solcu ve Atatürkçü olduğu için, iş bulduktan sonra bu nitelikleri daha da pekişecektir...
Soner Yalçın, Tezcan Hanım'ın vücuda gelmesini, büyük ölçüde ailesine borçlu olduğunu söylüyor.
Bu aile (yani "Karakuş ailesi") hem son derece yoksul, hem son derece onurlu, hem de son derece dürüst bir aileymiş... Çocuklarını da, bu "değerlerle" büyütmüşler ve işte "Cumhuriyet insanı" dedirtecek bir bilinç düzeyine eriştirmişler.
Öyle bir güzelleme ki, insanın, "Yeryüzünde dürüstlük diye bir şey olmasa, bunu Tezcan Karakuş Candan icat ederdi" diyesi geliyor.
Ben okurken etkilendim, ne yalan söyleyeyim.
Mutlaka Sözcü okurları da etkilenmiştir.
Fakat bir problem var...
Daha doğrusu, bir sorum var...
Bu "dürüstlük abidesi" Cumhuriyet kadını düpedüz yalan söylüyor.
Evet, yalan söylüyor.
İŞE GİTMEDEN ÇANKAYA BELEDİYESİ'NDEN MAAŞ ALIYOR
Hem yalan söylüyor ("masa" örneğinde olduğu gibi), hem de bir hanımefendiye yakışmayacak çirkin benzetmeler yapıyor ("Havadan bakıldığında Beştepe Sarayı klozeti andırıyor" gibi.) Havadan bakıldığında, Mimarlar Odası amblemi neyi andırıyor acaba?
Dahası, "dürüstlük abidesi" bu Cumhuriyet kadını, yıllardır Çankaya Belediyesi'nden maaş alıyor.
Soner Yalçın'a sorum şu:
İşe gitmeden maaş almak (az para da değil, 4.500 TL) hangi Cumhuriyet değeriyle bağdaşıyor?
Daha doğrusu, bağdaşıyor mu?
Mimarlar Odası, konuyu, "İstediği yerden maaş alır, size ne birader!" tadında bir cevapla geçiştirmişti.
En az Tezcan Karakuş Candan kadar dürüst Soner Yalçın'dan, bu cevaba Kemalizm'den tevil getirmesini istiyoruz.