İŞTE LATİF ERDOĞAN'IN FETULLAH GÜLEN'İ KIZDIRACAK O YAZISI…
SALDIRIDAN HEMEN SONRA CUMHURBAŞKANI ARADI
Şahsıma yapılan saldırı sebebiyle, başta Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, yurdun dört bir yanından, dünyanın çeşitli ülkelerinden geçmiş olsun dileklerini bildiren herkese teşekkür ediyorum. Akit ailesi ve A Haber ailesi başta olmak üzere konuyu sahiplenen, konunun bir milli mücadele olduğu şuurunda davranan, konuşan, fikir beyan eden bütün meslektaşlarıma da bu vesile ile teşekkür ve tebriklerimi sunuyorum. Bu hain pusuyu kurgulayan ve uygulayanlar, elbette hukuk karşısında yaptıklarının karşılığını göreceklerdir; hukuk-u umumiyi ilgilendiren kısmının hesabını ise, bir mümin olarak Rabbime havale ediyorum.
BİR NEFER OLARAK BU MÜCADELEDE VARLIĞIMI SÜRDÜRECEĞİM
Bu tür atraksiyonların, sindirme, korkutma ve susturma yöntemlerinin bizim yanımızda hiçbir kıymet-i harbiyesinin olmayacağını, olamayacağını bugüne kadar fiili olarak gösterdik, bundan sonra da azmimiz, kararlığımız daha da bilenmiş olarak göstermeye devam edeceğiz. Hain emeller bitip tükeninceye dek, bu milletin ve bu dinin düşmanlarının hiçbir varlık iddiası kalmayıncaya kadar bu mukaddes mücadele devam edecek ve şahsım adına ben de bu mücadelenin bir neferi sıfatıyla milli irade denilen kahir ekseriyet arasındaki varlığımı devam ettireceğim.
BU MÜCADELEYİ ZERRE KADAR ŞAHSİ BİR MESELE OLARAK GÖRMÜYORUM
Bu mücadelede, benim zerre kadar şahsi meselem yoktur ve asla olmayacaktır. Cemaat içindeki durumum, konumum, olumlu ya da olumsuz yaşadıklarımın da yine ne doğrudan ne de dolaylı, verdiğimiz mücadelede belirleyici hiçbir rolü, hiçbir etkisi mevcut değildir. On beş sene önce, cemaat içi yapılanmada gördüğüm yanlışlara karşı tek başıma vermeye çalıştığım kavganın bugün bütün bir millete mal olma keyfiyetini görmüş bulunmak elbette beni sevindirmektedir ve ülkemizin geleceği adına ruhumu ümitle doldurmaktadır. Lakin beni sevindiren ve ruhumu ümitle dolduran keyfiyetin hiçbir yerinde, hiçbir dünyevi beklenti, hiçbir şahsi mülahaza yoktur ve bir teminat olarak ifade etmek zorundayım, inşallah ebediyen de olmayacaktır.
BU ÖRGÜTÜN BAŞINDAN BU YANA PROJE OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI
Başından beri bir proje olduğu artık apaçık hale gelen bir örgüt liderinin, dediğiyle yaptıkları arasındaki zıtlıkları, önceki dedikleriyle sonraki dedikleri arasındaki tenakuzları, bu köşede ve çeşitli televizyon programlarında hiç tekrara düşmeden çok anlattım. Anlattıklarımla, onun idealize eder göründüğü davasıyla, dava adamlığıyla inandırıcı bir irtibatının bulunmadığını vurgulamaya çalıştım. Onu bulup bu ülkenin, bu ümmetin başına musallat edenlerin, teşhislerindeki isabeti gözler önüne sermeye gayret gösterdim.
ÖRGÜT CİDDİ BİR PANİK VE SAVRULUŞ İÇERİSİNDE
Kendisinin, yakınlarının, çevresindekilerin anlattıkları, devletin ilgili birimlerinin kendisiyle ilgili rapor ve yorumları elimizde bulunduğundan, büyük resmi okumada zorlanmadığımız göz önünde tutulduğunda, dediklerimizin ve diyeceklerimizin birinci elden bilgi kaynağı olması yönüyle önemi ortadadır. Ayrıca buna, doğruluk, dürüstlük, ciddiyet ve adalet ölçülerindeki hassasiyetimizin bizi yakından tanıyanlarca müsellem olması da eklenince, durumun gün güne aleyhlerinde tecelli edeceği korkusu, elbette başta liderleri olmak üzere söz konusu örgütü, çok ciddi bir paniğe ve savruluşa iteceği sürpriz bir sonuç değildir. Sözlü ve fiziki saldırganlıklarının altında yatan gerçek sebep de budur. Hakkımızda reva gördükleri diğer yorum ve iftiralarının hiçbir mesnedi bulunmadığını ve bulunamayacağını da yine en çok bilen söz konusu müfterilerin, saldırganların bizzat kendileridir.
O KENDİSİNİ İSTER MESİH İSTERSE MEHDİ ZANNETSİN…
Örgüt lideri, Risale-i Nur hizmetine dahil olduğu günden bugüne kadarki süreçte, kendi anlattıklarına istinaden söylediğimiz, asker- istihbarat ilişkisini, CIA- MOSSAD bağlantılarını reddeden bir beyanda bulunmadıkça; hakkında belgelenen masonluk iddiasını çok net ifadelerle yalanlamadıkça, Siyonizm'le olan ortaklık görüntülerini inandırıcı bir izaha kavuşturmadıkça, taşeronluğunu üstlendiği, milletimize, devletimize olan taarruzlarını sonlandırmadıkça elbette biz de hakkındaki bütün bildiklerimizi dillendirmeyi sürdüreceğiz. O, ister kendini Mehdi, ister Mesih sansın ve bu zannıyla istediği kadar kendini ve çevresini oyalasın; bu milletin ona, sıradan bir mümin olmaktan öte bir paye vermeyeceğini unutmasın; verilen bu payeye de ehil olmaya çalışsın..
LATİF ERDOĞAN/YENİ AKİT