Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın yeni çıkardığı 'Cemaat'in İflası' kitabı Türkiye'nin gündemine bomba gibi düştü. Avcı kitapta cemaatin emniyet ve yargıdaki kılcalları vasıtasıyla kamu kuruluşlarındaki tüm gizli toplantıları kayıt altına aldığını deşifre ediyor. "Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi ve oğluna komplo kurdular" diyen Avcı, cemaatin Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünü, bazı kamu kurumlarını hedef almak için kullandığını söylüyor. Avcı, kitabında çok daha çarpıcı bir iddiaya yer veriyor; Gülen'in çiftliğinde Baransu gibi operasyonel gazeteciler yetiştirildiğini ifade ediyor.
KOMPLO İLE TANIYORUZ
Hanefi Avcı, dün piyasaya çıkan kitabı 'Cemaat'in İflası'nı, ilk kitabı 'Haliç'te yaşayan Simonlar'ın ardından gelen 'Halkı etkilemek amacıyla kitap yazdı' tepkisine bir kez daha cevap vermek için yazdığını söyledi. Avcı, kitabının tanıtıldığı basın toplantısında, "Cemaat görünmeyen bir varlık. Ben cemaatim diyen yok. Her kesimi etkileyen ve herkese dokunan bir yapı. Telefonu dinlenenler ayrı mağdur olduğunu anlatıyor, Balyoz mağdurları sahte belgeler sürüldü diyor, Casusluk davasında iftiraya uğrayanlar bir yana. Herkes cemaati farklı tarif ediyor. Kitabımda karşımızda nasıl bir yapı olduğunu anlatmak istedim. Cemaati biz, yaptığı eylemler ve kurduğu komplo girişimleri ile tanıyoruz" diye konuştu.
KAZAYA SUİKAST SÜSÜ
"Cemaat Özal'ın zehirlendiğini, öldürülmüş olduğu iddialarını sürekli dillendirerek birtakım hedefler amaçlıyordu. En sonunda tamamen saçma olduğu herkesçe görülen bir kişinin beyanlarına dayanarak Özal'ın eşini ve oğlunu olayın faili yaptılar" ifadelerinin yer aldığı kitapta Avcı, Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopter kazası ile hayatını kaybetmesi olayını da cemaatin kullandığını belirtiyor. Cemaatin kazadan suikast çıkarmak için bir takım kurumları suçlamak ve insanları tutuklamak için olağanüstü gayret sarf ettiğini dile getiren Avcı, "Hatta kaza yerine gelip inceleme yapan insanlar Malatya ÖYM'leri tarafından tutuklandı" diyor.
OPERASYONEL GAZETECİ YETİŞTİRDİLER
Hanefi Avcı, kitabında, cemaatin çok sayıda operasyonel basın mensubuna sahip olduğuna dikkat çekerek sıradan bir konu veya kurumla ilgili değil de, MİT, Emniyet ve Askeriye de bulunan her türlü belge dahil, en gizli kozmik bilgilerin bile derlenip toparlanıp bavullarla adı sanı duyulmamış bir gazeteciye teslim edildiğini belirtiyor. Cemaatin bilgi akışı sağladığı gazetecilerin yıllar önce dil öğrenmek amacıyla Amerika'ya gittiklerinden bahseden Avcı, bu gazetecilerin Amerika'da herhangi bir üniversite ya da herhangi bir okulda eğitim faaliyetine katılmadıklarını ve Gülen'in çiftliğinde kalarak hazırlandıklarını söylüyor.
İlk dinleme 2007'de
Cemaatin geçmişte küçük çaplı askeri birlikler içerisindeki elemanları aracılığıyla oda dinlemesi ve üzerlerine ses kayıt cihazı koyarak dinleme yaptıklarını söyleyen Avcı, cemaatin tüm illerdeki telefon dinlemelerine ise 2007 sonu ile 2008 başlarında EGM İstihbarat Başkanlığı ve İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerin istihbarat şubelerini ele geçirmesiyle başladığını ifade ediyor. 2007'de başlayan dinlemelerin 17-25 Aralık'a kadar devam ettiğini, on binlerce telefonunu hukuka aykırı olarak dinlendiğini belirtiyor. Kişileri zor durumda bırakmak için yıllar önce görevle ilgili yapılan toplantılarının kayıtları olduğunun da anlaşıldığını dile getiren Avcı, "Cemaat kendi ödeneğini ve devlet imkânlarını kullanarak çok cihaz aldı. Bu cihazları kendi mensuplarına vererek, güvenlikle ilgili toplantıların yapıldığı odalara yerleştirerek kayıt yaptı" diye anlatıyor.
Yenişafak