Dün Kemal Kılıçdaroğlu'nun pek çok gazetenin manşetinde yer bulan ekonomi ağırlıklı seçim vaatlerine ilk tepki Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten geldi. Cemaat ve ona ilişik merkez medya her zaman olduğu gibi az okuyan okurun kafasını bulandırmak için kesip biçme taktiğine başvurdular. Şimşek'in açıklamalarını "Oyumu CHP'ye veririm" başlığıyla duyurdular. Ama bu taktikleri de ters tepti ve Şimşek Twitter'da TT oldu.
Aslında Bakan Şimşek'in sözlerinin tamamı şöyleydi: "Bütün bunları yapsınlar, kaynak göstersinler. Dediklerini yapsınlar Nobel ödülünü hak ederler. Sadece şapka çıkartmam yani ben samimi olarak söylüyorum derim ki ben de CHP'ye oy vereceğim derim!"
Şimşek'in CHP beyannamesine yönelik eleştirilerinden bazıları şunlardı: "Diyorlar ki tasarruf yapacağız. Nasıl? Maaşları mı indireceksiniz, yukarı mı çekeceksiniz? Artıracağız diyorlar. Nasıl olacak o tasarruf? Diyorlar ki 60 milyar var tasarrufu artıracağız. Sizin sadece emeklilere yönelik vaadiniz bile 60 milyarlık bütçe açığını patlatmanız anlamına gelir."
"Bırak 149 milyar lirayı bana üçte birini açıklasınlar. Çünkü bu programın, üç dört yıl uygulamasından vazgeçiyorum, ilk yılınızın sonunda merkez bankasıyla para basmazsanız, süper enflasyona çıkmayı göze almazsanız IMF'nin kapısını çalmak zorundasınız."
"Türkiye geçen sene yüzde 2.9 büyüdü. Bu Brezilya, Meksika, Peru, Arjantin gibi Latin Amerika ülkelerinin neredeyse, bu ülkeler 1.3 büyüdüler, iki katından daha fazla. Romanya, Bulgaristan gibi ülkeler bu ülkelere göre Türkiye bir miktar fazla büyüdü. Asya bizden az büyüdü. İşgücüne katılım oranı artıyor. Nüfusumuz genç. 1.3 milyon gence iş bulmuşuz. Türkiye'de reel faizler sıfıra yakın. Ben buna kriz diyemem."
Pozitifliği bir keşfedebilseler
CHP Lideri ise Bakan Şimşek'in eleştirisine şöyle yanıt verdi: "Eğer bu ülkede 10 kişi ben vergi toplamasını bütçe yapmasını biliyorum diyorsa o 10 kişiden birisi benim. Sayın Bakan'ın hiç maliyet deneyimi yok. O verginin nasıl toplandığını bilmez, ben bilirim. Ama CHP'ye üye olmak istiyorsa önce kısaca bizim eğitimimizden geçmesi lazım mali konularda konuşacaksa." Kemal Bey umarım vergi toplama ve bütçe yapmasını ben bilirim derken SSK Genel Müdürlüğü döneminin referansıyla hareket etmiyordur. Zira kendisinin genel müdür olduğu 1991'e kadar kurum 128 bin lira kâr açıklamıştı. Görevden alındığında ise kurumun zararı 1 milyar 111 milyon liraya ulaşmış ve SSK Türkiye'nin en çok zarar eden kurumu haline gelmişti. Neyse bu faslı geçelim. Ancak daha önce Cem Uzan'ın Genç Partisi'nin kampanyasını yürüten Ali Tarhan'ın "ekonomi ağırlıklı kampanya önerisi" keşke siyaseten de desteklenseydi. Ama ne yapsın, Kemal Bey'in "vaatlerimin kaynağı bütçe, istenirse yapılır" şeklindeki teoride doğru tespitinin vücut bulmuş hali Ak Parti'nin 13 yıllık iktidarı. Aslında işin sırrı da burada. Kemal Bey tarz değiştirse. Bir yandan eleştirse ama bir yandan da Türkiye'yi G20 arasına sokan Ak Parti'nin ekonomik başarılarının hiç olmazsa bir kısmının hakkını verse. "Biz bunların üzerine koyup Türkiye'yi daha da ileri götüreceğiz" falan dese, eminim bu pozitif yaklaşımı daha inandırıcı olacak. Zira halk hem gözünün önündeki alt yapı yatırımlarını görüyor hem de gündelik hayatındaki somut değişimleri hissediyor. Kalkıp bunları bile inkâr eden siyasilerle de güven ilişkisi kuramıyor. Hepsinden de önemlisi insanlar umut bekliyor. Ahmet Hamdi'nin Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde "Vaat et yarın unutulacak olduktan sonra" diyerek ortalıkta gezinen acemi, Halit Ayarcı imitasyonlarını değil.
Melih Altınok / Star