Sabah / Melih Altınok
Herkes Ağrı Diyadin'de yaşananların çevresinden dolanıyor. Derelerden dolaşanlara bir örnek, mevzuu "seçim öncesi saldırı kimin işine yaradıysa suçlu odur" şeklindeki komik analizlerle izaha soyunan Hürriyet yazarları ve Cemaatçiler.
Bu beyler, hamle sahibinin öngörüsüzlüğünün sonucu olan hezimetini dahi saldırıya uğrayan mağdurun "şansından" tahsil etmek gibi akıl almaz bir mantığa sahip. Hatırlayacaksınız, Çağlayan Adliyesi'ndeki terör saldırısını DHKP-C üstlenmişken bile, "Ak Parti oyunu artırdı" tespitlerini delil göstererek hükümete mal etmişlerdi
Beyzadelerin mantığından yürürsek, 27 Mayıs'tan sonra hep muhafazakâr partiler kazandığına göre Menderes'i asan darbeyi Adalet Partisi tertiplemiş olmalı. Ya da Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı sol geleneğin büyümesine neden olduğu için, üç genci asanlar 12 Martçılar değil devrimcilerdi? Allah akıl fikir versin.
Ortada ölüler, yaralılar ve yara almış bir Çözüm Süreci varken, Ağrı konusunu minder dışında tartışmaya çalışan diğer bir aktör de Selahattin Demirtaş. Selahattin Bey olayın ilk anındaki bombayı kucağına alan talihsiz açıklamalarını dün medyaya verdiği fotoğraflarla taçlandırdı. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kendisine yönelik eleştirilerini yanıtlamak için tuttu, yaralı askerlere yardım eden Diyadinlilerin fotoğraflarını paylaştı.
Anlıyoruz, sadede gelseniz bir yasal partinin lideri olarak el mecbur silahlı siyaseti mahkûm etmeniz gerekecek. Ama bu kadar da kaçak dövüşülmez ki. Öyle ya Sayın Demirtaş, kimse askerin üzerine mermi yağdıranların Diyadinliler, Kürtler olduğunu söylemiyor ki... Hepimiz çok iyi biliyoruz ki bölgedeki Kürt vatandaşların neredeyse tamamına yakını çatışma ortamından bezgin, barış istiyor. Misafirperverliği ve yardımseverliğiyle nam yapmış Anadolu halklarının, yaralıya yardım etmek gibi asgari insani değerlere sahip olduğunu kanıtlamak için fotoğrafa ne hacet? Bu tarz size de 90'lardaki TRT programı Anadolu'dan Görünüm'ün "Bakın sayın seyirciler, iyi Kürtler de var" mesajlarını anımsatmıyor mu?
Konuya gelmemek için direnseniz de sorular şunlar:
1) Yasal bir partinin etkinliğinde, olay yerine gelecek güvenlik güçlerine 10 bin mermi sıkabilecek kadar yığınak yapmış silahlı militanlar ne arıyordu?
2) Çözüm Süreci başlayalı 2 yılı aşkın bir süre oldu. Bu süre içinde güvenlik güçlerinin sınır dışına çekilen PKK militanlarına karşı operasyon düzenlemediğini hepimiz biliyoruz. O halde PKK'lılar Diyadin'de ne arıyor. Ayrıca, bu fiili konsensüse karşın yanlarında helikopter de olan askerlerle saatlerce çatışabilecek güce sahip bir PKK birliği niçin sivillerin düzenlediği söylenen bir etkinlikte konuşlanıyor? Bu yığınak, olaydan saatler önce yapılan sayısız ihbar üzerine gelmesi muhtemel güvenlik güçlerinin beklendiğinin bir işareti mi?
Bakın sizler Cemaat ve merkez medya yazarlarının desteğiyle bu konuyu sulandırdıkça, yalnızca PKK'nın değil, devletin sorumluluğunun da sağlıklı şekilde tartışılmasını engelliyorsunuz. Örneğin istihbarat birimleri, 15 saat çatışma potansiyeline sahip PKK'lıların bölgede epey öncesine dayandığı aşikâr mühimmat depolama hazırlığını önceden haber alamadı mı? Ortada bir zafiyet ya da paralel yapı mensuplarının sabotajını akla getirecek kasıt mı var? Ya da silahlı militanların etkinlik bölgesinde olduğu istihbaratını alıp değerlendiren birimler niçin askeri ve sivilleri tehlikeye atacak acemice bir operasyon planı yaptı? Daha profesyonel bir güvenlik ekibi devreye sokulamaz mıydı? Ağrımız dinene kadar sormayı sürdüreceğiz.