Bilmiyorum, birilerinin (ve tabii Ayşe Hür'ün) aklına, profesyonel Ermeni Hayko Bağdat'a, "Sen neden Türkiye'yi bu kadar çok seviyorsun?" diye sormak geldi mi?
Ermenilikten ekmek yiyen ve başka da bir "ayırıcı" vasfı bulunmayan bu arkadaşın ne cevap vereceğini tahmin etmek zor değil.
Hemen söyleyeyim: Vereceği cevap makbuldür.
Bu ülkede doğmuş, bu ülkenin vatandaşı olmuş ve bin küsur yıldır bu topraklarda var olan bir "varlığın" parçası olarak Hayko Bağdat, elbette Türkiye'yi sevecektir ve seviyordur.
Kimse bu sevgiyi sorgulama mevkiinde değil...
Deklare etmediği, yani açıkça "Hayır kardeşim, ben Türkiye'yi sevmiyorum" demediği sürece, aklımıza gelen ilk cevap geçerlidir ve makbuldür. (Nasıl ki bir Türkmene yahut Kürde, "Neden sen Türkiye'yi bu kadar çok seviyorsun?" diye soramıyorsak, sormamamız gerekiyorsa, Ermeni kökenli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına da bu soruyu sormamalıyız, sormamamız gerekir. Değil mi Ayşe Hanım?)
Fakat, Ayşe Hür hemşiremiz kuşkular içinde.
Etyen Mahçupyan'ın Türkiye'yi neden bu kadar çok sevdiğini bir türlü anlamıyor.
Her şey tamam... Etyen Mahçupyan'ın sair konulardaki sözleri ikna edici... Hiçbir problem yok... Açıklamalar gayet yerinde... Bunu Ayşe Hür de söylüyor... "Tamam" diyor, "Söylediği her şey beni ikna etti. Peki, Türkiye'yi neden bu kadar çok seviyor?"
Bir de, "hepimizden" diye şerh düşüyor: "Üstelik hepimizden çok seviyor."
Hemen hatırlatalım: Ayşe Hür, tarihle iştigal eden bir hanımefendidir. Bu ülkenin (bu toprakların) hangi siyasal kırılmalardan geçtiğini, ırkçı milliyetçiliğin nereden neşet ettiğini, bütün bir İttihat ve Terakki müktesebatını, pogromları, azınlık düşmanlığını, Varlık Vergisi'ni, azınlıklara bakışın sıhhat derecesini en iyi bilebilecek, değerlendirecek ve hüküm çıkaracak kıratta bir okur-yazardır.
Hadi "düşünür" diyelim...
Bir düşünür ve hüküm çıkaran okur-yazar olarak Ayşe Hür hanımefendi, elbette çok okuyor, elbette çok düşünüyor, elbette çok yazıyor ama ülkeyi sevme hakkını elinde bulunduran (bu deyimi Ertuğrul Özkök'ten ödünç aldım) "azgın azınlık" gibi düşündüğünü fark edemiyor.
Ne yazık ki fark edemiyor...
Çok okuyan, çok düşünen, çok yazan Ayşe Hür'e, kolay kolay reddedemeyeceği bir ismin, Murat Belge'nin "Edebiyatta Ermeniler" adlı inceleme kitabını "incelemesini" ve üzerinde düşünmesini salık veriyorum.
Baksın, orada kendisini teşhis etsin...
Hiçbir şey öğrenemese de, (belki) "bilinçaltı"nın nasıl şekillendiğini öğrenir ve (ihtimal) bir okur-yazar olarak utanır.
Esasında bu kadar söz fazla... "Bir tek soruya cevap bulamadım: Mahçupyan Türkiye'yi neden hepimizden çok seviyor?" diyen Ayşe Hür'e şunları söylemek lazım:
Neden hayretinizi mucip oldu Ayşe Hanım?
Sevmemesi mi gerekirdi?
Üzerine basa basa "hepimiz" diye vurguladığınıza göre, memleketi sevme hakkının "hepimiz" parantezinin içine alacağınız (kimlerden oluşuyorsanız artık) unsurlara ait olduğunu düşünüyorsunuz ve buradan bir ayrıcalık elde ediyorsunuz...
Peki, siz Türkiye'yi neden bu kadar çok seviyorsunuz?
Bu beratı size kim verdi?
Memleketi sevme hakkını etnik kimliğinizden mi, mahallenizden mi, ideolojinizden mi alıyorsunuz?
Son soru:
Kimsiniz siz ve "Talat Paşa Komitesi"nde mesai sarf eden eşhastan farkınız nedir?