Star gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, Gülen Cemaati'ne zehir zemberem sözlerle yüklendi. Cemaat'in medyasında maneviyatın kalmadığını savunan Ahmet Taşgetiren, "Tamamen negatif siyaset malzemesi ile dolu bir yayın muhtevası. Tayyip Erdoğan'a ya da Ak Parti'ye vursun da, kim olursa olsun, herkesle buluşan bir yolculuk" dedi.
"Uzunca süre mut'a kampanyasını yürüten bir yazarınız var, Mahmut Akpınar, Zaman'daki yazısına 'Seçimle gelen iktidar seçimle gider mi?' başlığını koymuş. Sorunun genişletilmiş hali de şu: 'İslamcılar demokrasiden yararlanarak seçimle iktidara gelebilirler; ama seçimle giderler mi? Siyasal İslam yönetimi terk edebilecek olgunluğu gösterir mi?' Bu soruyu genelde, Batı'nın ve bizdeki uzantılarının en fanatik İslam karşıtları sormuştur" sözleriyle Cemaat medyasının İslam karşıtlarıyla aynı noktaya geldiğini savunan Ahmet Taşgetiren, Cemaat'e şunları sordu:
"Şimdi buralardasınız, ne oldu size? Yahu bir aynaya bakın. Hala 'dini bir cemaat' misiniz? Dini bir cemaat değilseniz, hayattaki misyonunuz ne?"
Ahmet Taşgetiren'in 'Ne idiniz ne oldunuz?' başlıklı bugünkü yazısı şöyle:
AMERİKA'DA İSLAMİ HİZMET Mİ YAPIYORSUNUZ?
Camianın dünyasına giren medya organlarına bakıyorum, onun içinde bir manevi unsur kalmamış.
Tamamen negatif siyaset malzemesi ile dolu bir yayın muhtevası.
Tayyip Erdoğan'a ya da Ak Parti'ye vursun da, kim olursa olsun, herkesle buluşan bir yolculuk.
Kendinize sorun bir: Amerika'da ne yapıyorsunuz? İslami bir hizmet mi, yoksa Erdoğan aleyhtarı lobi mi? Bir Neo-Con senatör Türkiye'ye vursun, tamam islami hizmet bu oldu değil mi?
Kendinize sorun bir:
Avrupa'da ne yapıyorsunuz? İslami hizmet mi, yoksa Erdoğan aleyhtarı lobi mi? İslam karşıtı bir Avrupalı parlamenter kalksın, Tayyip Erdoğan'a, islamofobik gerekçelerle vursun, siz de onu alkışlayın. Bunun adı hizmet mi oldu şimdi?
Biliyorum, dün de "Dialog" çalışmalarına "İslami hizmet-tebliğ" demediniz. Benceğiz de "Uluslararası ortamda işe dialogla başlanır, sonra İslam'a gelinir" gibi safdil yorumlar yaptım. Ama şimdi, "islami kimliği" ile tanınan Tayyip Erdoğan'a Batılıların yokedici amaçla ürettiği "siyasal islamcı" yaftasını yapıştırıp, kolayca vuruyorsunuz.
CEMAAT'E ZOR SORULAR
Uzunca süre mut'a kampanyasını yürüten bir yazarınız var, Mahmut Akpınar, Zaman'daki yazısına "Seçimle gelen iktidar seçimle gider mi?" başlığını koymuş. Sorunun genişletilmiş hali de şu:
"İslamcılar demokrasiden yararlanarak seçimle iktidara gelebilirler; ama seçimle giderler mi? Siyasal İslam yönetimi terk edebilecek olgunluğu gösterir mi?"
Bu soruyu genelde, Batı'nın ve bizdeki uzantılarının en fanatik İslam karşıtları sormuştur, cevabı da "Asla iktidara gelmemeliler, çünkü gitmezler" şeklinde olmuştur. Onun için de halk oyunun canına okumak için ne mümkünse yapılmasını meşru görmüşlerdir. "Demokrasiyi demokrasi yoluyla yıkacak olanlara fırsat verilmemeli" yaklaşımı, bir dönem, Türkiye'deki jakoben hukukçuların söylemi idi.
Şimdi buralardasınız, ne oldu size?
Yahu bir aynaya bakın.
Hala "dini bir cemaat" misiniz?
Dini bir cemaat değilseniz, hayattaki misyonunuz ne?
Bu soruyu, profesyonel adamlara sormamam lazım, ama hala samimiyetleri bulunduğuna inandığım insanların yüreğine sorabilirim.
Bu da hala oradaki tek samimi insanı bile önemsediğim içindir.