Savcıyı rehin alan teröristler, sosyal medya hesaplarından, savcının kafasına dayanmış silahla verdikleri pozu servis etti. Bir de sürekli mühlet vererek absürt bir takım isteklerde bulundular. Bahaneleri ise Berkin Elvan'dı. Adı üstüne terörist. Bir kez daha Berkin ismini terörlerinin gerekçesi olarak kullandılar.
***
Oysa Berkin Elvan Davasında en çok ilerlemeyi bu savcımız sağlamıştı. Bir türlü isimleri hukuka iletilmeyen olaylar esnasında gaz fişeği kullanan 21 polisin kimlik bilgilerini istemiş ve bunları Jandarma Kriminale göndermişti. Savcı, bu davada belki de sona yaklaşıyordu ya da önemli bilgilere sahipti. Bu davada ilk defa ciddi bir ilerleme sağlayan savcının hedef alınması da soru işareti uyandırdı.
***
Türkiye'de yıllardır görülmeyen bu rehine eyleminde medya ne yaptı peki? Teröristlerin, şehit savcının kafasına silah dayalı fotoğrafları ve taleplerini propaganda unsuru olarak kullanması gerekiyordu. İşte bu fırsatı bazı yazarlar ve medya organları onlara altın tepside sundu.
Teröristlerin istekleri, bazı gazeteciler tarafından sosyal medya ve gazetelerin internet siteleri üzerinden hızla yayıldı. Hatta Hürriyet, 1 Nisan milletle alay eder gibi fotoğrafı manşetine taşıdı.
Terör örgütü, propagandasını yapmak için bazı televizyon kanallarına da canlı bağlandı. Tamam hükümete 'çakmak' söz konusu olunca sağı, solu, Paraleli, kenarı tüm medya birleşiyor ama hedefte devletin savcısı, onun ana-babası, eşi ve çocukları var. Üzüntü içinde olan ve terör belasından çok çekmiş bir millet var. Bu insanlar, bu medyadan hiç bir zaman azıcık insani hassasiyet bile bekleyemeyecek mi?
***
Bazı gazetecilerin "Terörist" yerine "Eylemci" demesi ve Paralel basının sosyal medyada bunları RT ederek destek çıkması, aslında terör eylemlerine besledikleri sempatinin de bir ispatıydı.
Terörist eyleme yayın yasağı konuldu. Sosyal medya hesapları kapatıldı. Fakat Doğan grubunda çalışan ve bu tür her terör olayında sol teröre muhabbetini gizleyemeyenler yine sahnedeydi. Gezide polise molotof atanların yakalanmasına ve kimliğinin deşifre olmasına rağmen Hürriyet saatlerce onların eylemci kılığına girmiş polisler olduğunu yazıyordu. önceki günkü olayda da terörü kınayacağına, derhal terör eyleminin haklılığını ispat için gerekçe üreten 'gazeteciler', akşam da hiçbir şey olmamış gibi canlı yayınına çıktı ve programını yaptı.
***
Aydın Doğan'ın gazetelerinin nasıl yayın yaptığını biz 28 Şubat'tan, Gezi olaylarından ve 17-25 Aralık darbe teşebbüslerinden zaten biliyoruz. Bu dönemlerde attıkları manşetlerin hepsi arşivlerde duruyor. Aydın Doğan medyasında çalışan ve daha önce çalışmış olan birçok gazetecinin Gezi olaylarını nasıl yönlendirdiğine şahit olmuştuk. Şimdi de teröristlere neredeyse methiyeler diziyorlar.
***
Yani Doğan grubu her defasında siyasete müdahale etme güdüsünü yenemiyor. Hiçbir zaman millete karşı bir yayıncılık anlayışından vazgeçemiyor. Bir türlü milletine karşı samimi, dürüst olamıyor. Hep yabancı hep yabancı...
Teröristlere neredeyse alkış tutan bu zihniyeti bir türlü aşamıyor bu grup. Çelişkiye bakın ki aynı grubun yazarları en çok "Türkiye'de gazetecilere baskı var özgür değiliz" diye bağıran kişiler...
***
D tipi medya, terörün vahşiliğinden çok ona gerekçe arayan yayınlarıyla hiçbir zaman bu milletin yanında yer almayacağını bir kez daha göstermştir.
Şehit Savcımızın cenaze törenine alınmayan bazı gazete ve televizyonların akreditasyon tepkisi yersizdir. Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın o fotoğraflarını yayınlayan ve terör örgütü propagandası yapan medyaya elbette akreditasyon uygulanacaktı.
Başbakan Davutoğlu da "Akreditasyon talimatını ben verdim. Bugün uyguladım evet. O basın organlarının bu cenazeye gelme hakkı yoktur. Savcının çocuğunun fotoğraflarını çekemezler" diyerek noktayı koydu.
***
Medyanın siyasete müdahale etmek istemesinin toplumda bir karşılığı yok. Yani bu manşetlere rağmen 3 dönemdir iktidar olan AK Parti'yi de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da bir türlü engelleyemiyorlar. Medyanın siyasete müdahale etmeye çalışması toplumda ters bir etki yaratıyor.
Velhasıl Aydın Doğan'ın ya bu terörist sempatizanı gazetecilerden bütün yayın organlarını arındırması lazım ya da artık medyadan çekilmesi…
Not: Şehit Savcımızın cenazesinde Kılıçdaroğlu, Demirtaş ve Bahçeli yoktu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da dediği gibi "Bunlar ne zaman milli bir yaklaşım ortaya koyacaklar?"