İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim dalı Öğretim Üyeliği'nden emekli olan Prof. Dr. Osman Eskicioğlu'nun Fethullah Gülen ile tanışıklığı Kestane Pazarı Derneği ve Kur'an kursuna dayanıyor. 1960-66 yılları arasında bu kursta hem öğrencilik hem eğitmenlik yapan, Gülen'in vaiz olarak İzmir'e tayin edildiği 1966'da İzmir İl Müftü Yardımcısı olan Prof. Dr. Eskicioğlu, hem Kestane Pazarı'nda hem müftülükte yıllarca beraber çalıştığı Gülen'i anlattı. Gülen'i kişilik olarak hiçbir zaman tasvip etmediğini ve güvenilir bulmadığını belirten Eskicioğlu, Gülen'in yanındaki samimi insanlar nedeniyle açıktan eleştirmediğini ancak 17 Aralık'tan kısa bir süre önce gerçekleri yazmaya başladığını söyledi.
ARAPÇA HZ. MUHAMMED KİTABI NEREDE?
Yazıları üzerine Abdullah Aymaz ve beraberindeki birkaç kişinin evine ziyarete geldiklerini anlatan Eskicioğlu, burada yaşanan ilginç bir tartışmayı da aktardı: "Bir hocamızın evinde M.Fethullah Gülen imzalı Hz.Muhammed isimli Arapça bir kitap görmüştüm. Kitabın içerisinde herhangi bir tercüme heyeti ismi yoktu. Bunu Abdullah Aymaz'a sorduğumda birkaç isim saydı ve bu kitabı o kişilerin Arapça'ya tercüme ettiğini söyledi. Bunun üzerine Gülen'in Arapça bilmediği halde niçin kitaba imza attığını sordum ve tartıştık. Kestanepazarı'nda müdür odasında Arapça İslam Fıkhı kitaplarından ders yapıyor görünüyordu ama çekmecesindeki Türkçe kitaptan faydalanıyordu. Bir gün odaya girdiğimde telaşla göbeğiyle çekmeceyi kapattı."
1969 yılında merhum Erbakan'ın bağımsızlar hareketini başlatmasıyla Gülen'in gerçek kimliğinin ortaya çıktığını savunan Eskicioğlu, şunları söyledi: "Bornova Camii'nde cemaate vaaz ederken gerçek kimliğini ortaya koyup rahmetli Erbakan hakkında cami kürsüsünden azılı bir düşman gibi şöyle haykırdı: 'Sen kimsin sen, sen ortalıkta yoktun. Meydanlarda değildin, merdivenlerden çıkmadın, çatıda gözüktün. 4 kitapta yerin yok senin, yarın sen ensenden asılacaksın.' Ben bunları seneler önce yazdım ama kimse yalanlayamadı."
PSİKOLOJİSİ ÇOK FARKLI BİRİ
Kendisi Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olunca Gülen'i İzmir'e tayin ettiren Yaşar Tunagür Hocaefendi'nin o dönemde İzmir'de gezici vaizlik görevi yaptığını, bir yandan da Kestane Pazarı Derneği ve Kur'an kursunda fahri idareci olduğunu kaydeden Eskicioğlu, Tunagür'in isteğiyle İzmir İl Müftü Yardımcısı olduğunu kaydetti. Gülen'in İzmir'e vaiz olarak gelmesiyle tanıştıklarını hem Kestanepazarı'nda hem müftülükte birkaç yıl birlikte çalıştıklarını ifade eden Eskicioğlu, "Müftü yardımcısı olduğumuz için Gülen her zaman müftülüğe gelirdi. Kestane Pazarı'ndan da tanışıyoruz. Yani beraber çok mesaimiz oldu. Psikolojik olarak Gülen çok başka, değişik bir insandır. Kendisine aşırı güveni olan, kibirli bir insandır. Bizim Fethullah Hoca ile aramızın açılması, o sevgi, saygı, kardeşliğin hepsinin kalkmasının sebebi Erbakan Hoca'ya hakaretidir. Çünkü biz Erbakan Hoca'yı samimi bulduk. Fethullah Hoca'yı bu samimiyetten uzak gördük."
Onun için her şey mübah
Gülen'le sohbetleri sırasında eğitiminin seviyesini rahatlıkla anlayabildiklerini ifade eden Eskicioğlu, "Dini bir okuldan mezun olmamış. Eğitimini almamış. Medreseyi tamamlamamış. Kulaktan dolma bilgiler ile konuşuyor. Ama becerikli, kabiliyetli bir adam tabi. Bir çok şeyi öğrencilerden öğrendi. Mesela Arapça'yı hiç bilmiyor diyemeyiz. Kitap yazacak kadar bilmiyor. Konuşmak, her türlü derdini anlatmak farklı bir şey kitap yazmak başka bir şey. Bugün dahi Arapça kitap yazacak kadar Arapça bilgisinin olduğunu düşünmüyorum. O yazmış kitabı ya da kitapları derlemişler, tercüme ettirmişler. Ben Fethullah Gülen'in ABD, Siyonizm eliyle İslam dünyasına halife yaptırılacağını ve kendi işlerini gördüreceklerini düşünüyordum. Benim tanıdığım Fethullah Hoca için her şey mübahtır. Ajan olmak da mübahtır mesela. Yeter ki kendi cemaati büyüsün." Kestanepazarı'nda yetişen Abdullah Aymaz gibi pek çok gencin altın gibi çocuklar olduğunu ifade eden Eskicioğlu, "Bu adam bunların hep kanına girdi. Allah bunun hesabını soracak. Bugün bu işten sıkıntı çeken altın gibi insanlar var" dedi.