Türkiye'de ekonomik kriz çıkmış. Haberimiz yok. Taraf gazetesi duyuruyor. Daha doğrusu müjdeliyor.
Bir krizin çıktığını nerden anlıyoruz?
Rakamlardan ve Süleyman Yaşar'ın verdiği bilgilerden mi?
Hayır...
Süleyman Yaşar köşesinde bir şeyler anlatıyor, bazı rakamlardan, Türkiye'nin imkânlarından, rezervlerden filan söz ediyor ama söylediklerinden bir "kriz varmış" sonucu çıkmıyor. Tam tersine, ekonominin ne kadar güçlü olduğunu anlıyoruz.
Süleyman Yaşar'ı zikretmemin nedeni şu:
Türkiye'de ekonomik kriz çıktığını müjdeleyen Taraf gazetesi, manşetten duyurduğu haberini inandırıcı kılabilmek için Süleyman Yaşar'ın yazısını öne çıkarmış. Meslekteki tabirle, "kutu" yapmış.
Gün içinde yayınlanan diğer gazetelere bakıyoruz, atladığımız bir şey var mı diye? Hayır, yok. Yeminli Erdoğan düşmanları dahil, hiçbir gazete bu haberi doğrulamıyor.
Ekonomi sayfalarındaki yorumcular da, neredeyse Süleyman Yaşar gibi düşünüyor.
Bir kriz yok...
İhtimali de yok...
Sadece, büyüme rakamlarına ilişkin sayfaların diplerini süsleyen bir-iki siyasetçi beyanı var... Bunlar da "büyüme"deki tahminlerin, küçük yanılmalarla, doğru çıktığına ilişkin haberler.
Peki, Taraf gazetesi, kendi adamları bile doğrulamadığı halde, neye dayanarak "kriz" diye bağırıyor?
İstikbalde karşılaşacağımız bir "durum"dan mı söz ediyor.
Bir gelecek tahmini mi yapıyor?
Bir öngörüde mi bulunuyor?
Hayır, kesin bilgi...
Biz "çözüm süreci"dir, "Arınç-Gökçek kapışması"dır oyalanırken, bir kriz çıkmış bile... Hiç haberimiz olmadan, sessizce, sinsice gelmiş ve 14 yıl sonra ekonomimizi batırmış.
Nasıl?
Haberi okuyalım...
Başlık şu: "Tekrar kriz, tekrar Derviş..."
Bizi yeniden Kemal Derviş'e muhtaç hale getiren krizin nasıl çıktığını öğrenmek için hemen haberin detayına dalıyoruz, hızla yazılanları gözden geçiriyoruz ama hiçbir şey anlamıyoruz. Süleyman Yaşar'ın doğrulamadığı şeyi, haberin kendisi de doğrulamıyor. Haberin içinde kriz iddiasını haklı çıkaran herhangi bir ifade, herhangi bir rakam, herhangi bir istatistik yok. Yani, haberin spotunda yer alan "AKP'nin 14 yıl sonra yeniden krize soktuğu ekonomi" ifadesi "sallama" bir ifade olarak kalıyor.
Konu şuymuş:
Kemal Kılıçdaroğlu, ekonomiden sorumlu eski Devlet Bakanı Kemal Derviş'e "Başbakan seçilirsem benimle çalışır mısın?" diye bir teklifte bulunmuş. Kemal Derviş de, "Tabii çalışırım... Hay, hay!" cevabını vermiş.
Kemal Derviş'i tanıtmaya gerek yok herhalde?
IMF'den gelecek yüksek faizli kredinin ilk dilimini (1 milyar dolarlık dilimini) alabilmemiz için, acilen 15 yasa çıkarmamız gerektiğini söylemiş, tarım üretimini kotaya bağlamıştı. Buna göre, kafamıza göre incir, tütün, fındık üretemeyecektik, pamuk yetiştiremeyecektik, bazı ihracat kalemlerine el süremeyecektik.
Enerji de üretemeyecektik...
Kemal Derviş buydu.
Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin bir Bakanı gibi değil, yeminli "IMF direktörü" gibi davranıyordu.
Kemal Bey, işte bu Kemal Bey'e bakanlık teklifinde bulunuyor, Taraf gazetesi de bu mutlu gelişmeyi "Tekrar kriz, tekrar Derviş..." başlığıyla manşete taşıyor...
Süleyman Yaşar'dan da destek alıyor.
Fakat şaşkın bir gazete olduğu için, "Emekliye iki maaş ikramiye verecek güçte olduğumuzu" söyleyen Süleyman Yaşar'ın, ekonomiyi övdüğünü fark edemiyor.
Kemal Bey'e ve "hınk deyicisi" konumundaki Taraf gazetesine şunu sormak lazım:
Bir "kemer sıkma uzmanı" olan ve devri iktidarında emekliye zırnık bile koklatmayan Kemal Derviş, emeklisine iki maaş ikramiye verebilecek güçte olan bir ekonominin nesini düzeltecek?
Dahası, hangi "paralel ihtiyaca" cevap verecek?
Ahmet Kekeç / Star