Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "izleme komitesi"ne karşı çıkmasının ardından, bir 'AK Partili'nin "Bu işlerden hükümet sorumludur!" yollu çıkışlarda bulunması, paralel yapı ile uzantısı "derin solcuları" pek bi sevindirik etmişe benzer.
"Çatlak"tan bahsediyorlar. Öte yandan da, HDP'ye acayip destek veriyorlar.
Paralelin yönlendirdiği Avrupa'dan ve içteki bazı "güdümlü" anketçilerden, "HDP barajı kesinlikle aşar. Selahattin Demirtaş fevkalade başarılı bir politikacı. Bu arada CHP ile MHP de oylarını artırır, AK Parti 276'nın altında kalır!" tahminleri (!) sadır oluyor.
Onların böyle yapmaları eşyanın tabiatına uygun da, medyadaki varlıklarını ve pozisyonlarını AK Parti'ye borçlu olan kimi "arkadaşlara" da ne oluyor?..
AK Parti'nin gittikçe kan kaybettiğini, Recep Tayyip Erdoğan'ın toplum nezdindeki "itibarı"nın zarar görmeye başladığını filan öne sürerek kimlere "hizmet" ediyorlar?..
Bazıları, son "zaman"larda bu tür yazılar kaleme alanların, AK Parti içindeki "kanatlardan" birine ya da birilerine çalıştıklarını...
Recep Tayyip Erdoğan'a karşı "birileriyle birlikte cephe oluşturduklarını" filan söylemekte.
Ben öyle düşünmüyorum. Bu arkadaşlar kötü niyetli değiller. Sadece, "kompleksli"ler!..
Biz bunları 28 Şubat sürecinde de çok gördük... O günlerde biz, darbecilerin ve uzantılarının "Dindarlar" üzerindeki müthiş baskılarına karşı çıkışın kıvamını koyu tutabilmek için her türlü "riski" alırken, bin türlü baskıyla mücadele etmeye çalışırken...
Bunlar... Bizi resmen suçlarlardı!..
Bizim, "ortamı" gerdiğimizi, bunu aslında "başka niyetlerle yaptığımızı", "bir yerlerle bağlantılı olduğumuzu" filan şey ederlerdi...
Darbecilerle uzantılarına karşı çıkan kim varsa hedefe yerleştiren "derin sol"a "muhafazakar cenahtan" destek verirlerdi.
Böyle yaptıkları için "bir kısım medya"dan övgü aldıklarında pek hoşlarına gider, telefon açıp kendilerini "Akit gibi değilsiniz!" diyerek "öven"lere teşekkürler eder, bu teşekkürleri "bir kısım medya"da yer aldığında da kendilerinden geçerlerdi.
Bugün de...
Taaa Gezi olaylarından, hatta Sayın Erdoğan'ın Siyonizm'e "One Minute" çekmesinden bu yana yürütülmekte olan "Anti Erdoğan Kampanyası"na kontrollü kıvamlarda destek vermekle meşguller.
Hakan Fidan olayı üzerinden yürütülen saldırılara "hafiften" arka çıktılar, "dolar" üzerinden algı bozma operasyonları karşısında "Merkez"in tarafında yer aldılar ya da "etliye sütlüye karışmama" tavrı ile Sayın Erdoğan'ı "yalnızlaştırma operasyonu"na destek verdiler.
Bir süredir, Selahattin Demirtaş'ı, Öcalan'ı, HDP'yi "parlatma" ameliyesine arka çıkar durumda bu arkadaşlar.
"Çözüm Süreci'nin yegâne muhatabı HDP olsun!" diyorlar, üstü örtülü olarak.
Bizler, "Çözüm Süreci"ne katkı için bölgedeki "paralelci, mezhepçi olmayan" manevi yapıların tekliflerini, yaklaşımlarını öne çıkartmak için gayret sarf eder...
HDP'nin "Jönkürt" niteliğine dikkat çeker ve anlayışlarının "Jöntürkler"inkinden farklı olmadığının altını çizerken, bu "arkadaşlar", "Erdoğan konuşmasa, Öcalan çok daha şık (!) mesajlar verecekti!" propagandasına çalışıyorlar.
Unuttukları bir şey var oysa...
Bugüne kadar 9 seçim zaferi elde edildiyse, AK Parti her seçimde tur bindirdiyse, bunu sağlayan neredeyse tamamen Recep Tayyip Erdoğan olmuştur!..
"Diğerleri" ancak Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte hareket ettikleri oranda anlam kazanmıştır.
Hiç kimse merak etmesin; AK Parti 7 Haziran'da yine başarılı olacaktır.
Hiç kimse merak etmesin, bugün Erdoğan'a hücumda "bir kısım medya"ya destek veren kimi muhafazakârlar, o gün yine en fazla alkışlayanlar arasında yer alacaktır!
Bunlar bir "zaman"lar, "paralel yapı"nın "sivil toplum" örgütlerinden çıkmaz, bir dediklerini iki etmezlerdi, hatırlatmış olalım!..
Serdar Arseven / Akit Gazetesi