Sevilay Yükselir / Sabah
Hiç kuşkusuz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Balıkesir'de Kürt meselesi ile ilgili yaptığı açıklama tartışmaya ve eleştiriye açıktı. Dün de yazdım.
Ben de Erdoğan'ın "Kardeşim ne Kürt sorunu ya! Neyin eksik. Daha ne istiyorsun? Allah aşkına bizden farklı neyiniz var, her şeye sahipsiniz!" ifadeleri karşısında şoka girdim.
Bu ifadeleri Erdoğan'ın söylediğine imkân ihtimal vermediğim için de defalarca satır satır okudum. Ve Allah biliyor kalbimi... Kendi kendime "Muhakkak çok gergin bir anına denk geldi ve aslında bu konuyla ilgili başka şeyler demek isterken o gerginlikle yanlış anlaşılmaya müsait o sözler çıktı ağzından" dedim. Böyle dedim çünkü böyle olduğuna inanmak istedim.
Bunun iki nedeni vardı. Birincisi şuydu:
Erdoğan'ın bu sözleri inanarak söylemesi kendimi gerçekten kandırılmış ve aldatılmış gibi hissetmeme neden olacaktı. Neden diye soracak olursanız açıklayayım.
Bakın, bugün 'Erdoğan destekçisi yazarlar' başlıklı bir liste yapılsa eminim adım ilk sıralarda geçer. Peki bundan gocunur muyum? Asla! Çünkü evet bazı noktalarda siyasi duruşuna katılmasam da, genel olarak ben Erdoğan'ı destekleyen bir gazeteciyim.
Çünkü onun bu topraklarda akan kardeş kanını durdurmak için giydiği ateşten gömleğe taptım! Evet yanlış duymadınız! Taptım!
Bunun dışında her politikası yanlış ve eksik dahi olsa önemi yok çünkü benim için aslolan yıllarca kan üzerinden siyaset yapan vampirlere inat onun gözünü karartıp ezilen, hakları gasp edilen bir halk için böylesi bir mücadeleye girişmiş olmasıydı. İşte bundan dolayı inanmak istemedim; "Ne Kürt sorunu kardeşim!" sözlerini inanarak söylemiş olacağına...
İkincisi ise şuydu: Onun adına üzülürdüm.
Bu meselenin ortadan kalkması için bütün riskleri göze alıp, binbir badire atlatıp bunca zaman çabalayan bir liderin geldiği bu nokta siyasi kariyerini korkunç bir sonla noktaladığına işaret ederdi! Yani onun bunu hak etmediğine inancımdan o sözleri yüreğinden gelerek söylediğine inanmak istemedim. Neyse ki öyle olmadığını biliyoruz artık. Hemen ertesi günü zaten kendisi de Balıkesir'de kullandığı ifadelerin fazlaca yanlış anlaşıldığını görüp gerekli düzeltmeyi yaptı! Bunu artık 'Yol kazası' deyip geçebileceğimiz bir konu olarak düşünüp kenara koyalım. Ve asıl konuya geçelim.
Bu ana kadar okuduklarınız farkındaysanız yazının başlığı ile ilintisiz, ilgisiz!
Mesele şu efendim. Kabul ediyorum ki Erdoğan'ın Balıkesir'deki sözleri evet incitici, hoş değildi! Ancak bu sözler üzerinden eğer ki Erdoğan'a bir eleştiri yöneltilecekse bunu yapacak yazar, gazetesinin logosunda 'Türkiye Türklerindir' yazan olamaz!
Bunların Erdoğan'ı eleştirebilmesi için evvela patronlarına baskı yapıp o sloganı oradan sildirtmesi gerekmektedir! Hakkım var!
Erdoğan'ı ben eleştirebilirim. Ya da bu gazetede yazan bir başka biri! Ya da onun bu davasına destek verip de bugün muhalif tarafta olsa bile başka gazetelerde, internet sitelerinde yazan birileri! Ama özünde nefret ve ırkçılık barındıran son derece faşizan bulduğum 'Türkiye Türklerindir' gibi abuk bir sloganın sahipliğini yapmakta olan bir Ahmet Hakan...
Bir Mehmet Y. Yılmaz...
Bir Ertuğrul Özkök ve bir Yalçın Bayer. Ve diğer tüm Hürriyet yazarları Erdoğan'ın talihsizce ettiği o sözler üzerinde tepinemez! Bırakın tepinmeyi, eleştirmeyi falan... Gıklarını dahi çıkaramaz!