Son günlerde ekranlarda dönen kamu spotunu izliyorsunuzdur herhalde. Kürtçe alt yazılı bu spotta birçok ünlü ismin yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan da var. "Kadına şiddet insanlığa ihanettir!" mesajı verilen spotu düşünenleri, hazırlayanları tebrik ediyorum. Gerçekten güzel çalışma. Elbette ki şiddet dediğimiz illetten bu spot sayesinde kurtulmayacağız ama şu gerçek ki, bu çok önemli bir adım. İnanıyorum ki Cumhurbaşkanı ve eşi bu adımın devamının gelmesi için ellerinden geleni yapacaktır ama aynı çabayı muhakkak diğer liderler ve siyasiler de göstermelidir. Çünkü bu meselede çözüm ancak toplumsal bir mutabakatla mümkün. Bu bir devlet politikası olmalı artık. Mesele tıpkı terör gibi algılanmalı ve bunun çözümü için bir arada olunmalı.
Olabiliyor muyuz peki? Maalesef! Hemen sıcacık bir örnek vereyim mesela neden olunamadığına dair. Dün kısa adı TİKAD olan Türkiye İş Kadınları Derneği'nin, kadına şiddetin son bulması yönünde başlattığı kampanyanın ilk toplantısındaydım. Az sayıda ama çok nitelikli insanların katıldığı bir buluşmaydı. Derneğin Başkanı Nilüfer Bulut'un konuşmasıyla başlayan toplantıda hepimiz söz aldık. Dilimiz döndüğünce de 'ne yapılabilir?' sorusunun altını doldurmaya çalıştık. Hepsinin ismini yazamayacağım ama hemen her alanı, her görüşü temsilen kadınlar vardı. Mesela iş dünyasından Demet Sabancı Çetindoğan da oradaydı, avukat Kezban Hatemi de, Profesör Doktor Neşe Kavak da... Asıl olması gerekenler ise yoktu! Defalarca çağrılmalarına rağmen! Kim bunlar? İktidar partisinin mensupları da var aralarında, diğer parti mensupları da!
TBMM'yi temsilen tek kişi vardı o da CHP Milletvekili Faik Tunay! Başkan Bulut daha konuşmasının başında "Her partiye davet götürdük. Muhakkak geleceğim demişlerdi ama gelmediler' diyerek içler acısı durumu önümüze koyunca hepimiz şaşırdık! O 'Geleceğim' deyip gelmeyen siyasilerin kimler olduğunu Bulut'un ricası üzerine buraya yazmayacağım ama hiç kusura bakmasınlar bu ülkenin en tepesindeki liderine ve eşine de onları şikâyet edeceğim. Bilmeliler ki 'kadına şiddet' hususunda onların gösterdiği çabayı aşağıdaki insanlar göstermiyor! Tıpkı Paralel Örgüt'le mücadele konusunda olduğu gibi. Hep derim ya! "Bu yapıyla mücadelede Cumhurbaşkanı'nın iradesi, maalesef birçok siyasi ve birçok bürokratta yok!" Üzgünüm ama kadına şiddetle mücadelede de durum aynı! İşin özü TİKAD'ın toplantısı çok verimliydi. Katılan akademisyenlerden bilimsel bilgiler edindik ama yine biz bize konuşmuş olduk! Oraya gelip, anlatılanları Meclis'e taşıması gerekenlerse türlü türlü bahaneyle gelmemişti!
Nasıl başa çıkacağız bu sorunla bilmiyorum ama bildiğim tek şey var: Kadına şiddetle mücadele etmesini umduğumuz kadın siyasiler maalesef yetersiz! Valla kimse kusura bakmasın, TİKAD gibi saygın bir derneğin düzenlediği kritik bir toplantıyı bile 'Ayy çok yorgunum' diye savsaklayıp gelmeyen siyasilerden kadına şiddetle mücadelede medet ummak saflıktan başka bir şey değil!
Umarım yeni dönem vekilleri bu yetersizliği giderecek insanlar arasından seçilir. Keşke başörtüsü kontenjanından Ayşe Cevahir TBMM'de olabilse... Ya da Neşe Kavak Hocam... Ya da Kezban Hatemi dostum... İnanın bu üç isim bütün meclisin sorumluluğunu üzerine alıp, kadına şiddete karşı çelikten bir duvar örüp, kökünü kazıyabilirler!