KAYAHAN UYGUR AKŞAM
Gülen örgütü ve Gülenciler hiçbir zaman kendi kimliklerini tamamıyla ifade ederek ortaya çıkmamışlardır. Ne açık kimlikli bir dernekleri vardır, ne de genel kurul ve seçim yapılan kurumları. Küresel güçlere uygun bir 'İslamî' grup konumunu savunmak dışında başka hiçbir ilkesini bilmediğimiz bu siyaset, sabun kalıbı gibi kaypak ve bol köpüklüdür. Gülen medyası değişik maskeler altında ve her boyaya boyanmış yayın organlarında üç tarz propaganda yürütür: Beyaz, gri ve siyah.
Beyaz propaganda, Gülen örgütünün kamuoyunca bilinen medya organlarının yaptığı propagandadır. Hükümetin her eyleminin sistematik olarak kötülenmesi bu meyandadır. Ülkemizin 2014'te yaşadığı iki seçimden sonra Gülencilerin açık medya çizgisi evrim geçirmiştir. Türkiye'de muhafazakar kamuoyunu etkilemekten umudunu kesen bu medya artık iki kulvar üzerinden yürümektedir. İslam düşmanı bazı Batılı çevrelerin gözüne girebilmek için suçlama üretmek ve Türkiye'de muhalefete yardımcı olabilecek sentetik haber ve dosyalar yaratmak. Gülenciler bu tutumlarında o kadar ileri gitmişlerdir ki, Charlie karikatürlerini savunmaktan medet umar hale gelmişlerdir. Amaçları kendilerini dışarıdan destekleyenlerin gözünü boyamak, sadık taraftarlarını ise aşırılığa ortak etmektir.
Gri propaganda, örgütün tarafsız görünümlü elemanları aracılığıyla yaptığı propagandadır. Bu mecrada çarpıtma ve uyutma taktikleri ön plandadır. Israrla yolsuzluk suçlamalarının darbe girişimiyle ilgili olmadığı öne sürülür. Başka medya organlarına ve muhalefet partilerine sızdırılmış elemanlar birbiriyle çelişkili iki iddiayı aynı anda savunabilirler: Bir yandan paralel yapının var olmadığını söylerler, diğer yandan paralel yapıyla hükümet arasında boş bir çekişme olduğunu dolayısıyla tarafsız kalınması gerektiğini iddia ederler. Bu tarz propaganda doğrudan bir algı oluşturmaktan çok kafa karıştırmaya yöneliktir.
Siyah propaganda örgütün kılık değiştirmiş güçlerinin hükümet taraftarı görünerek yaptıkları propaganda eylemleridir. Hakkari'de polis aracından halkı eyleme teşvik etmek için bomba atılması gibi eylemler bunun basit örnekleridir. Balyoz, Ergenekon ve KCK kumpaslarında binlerce kişinin haksız yere hapse atılarak ülke kurumlarına ve barışa sabotaj yapılması ve üstelik bunun sorumluluğunun hükümete yüklenerek halkın kamplaştırılmaya çalışılması daha büyük kara propaganda eylemleridir. Bütün bunlarda genel amaç, toplumu şaşırtıp öfkelendirmek ve yanlışa sürüklemektir.
Örgütün propagandada anlam kaydırma taktiklerinden ustaca yararlandığı üç önemli çarpıtma vardır. Uluslararası bir barış projesi olan 'medeniyetler ittifakı' fikrinin, Gülen'in sapkın 'dinler arası diyalog' teziyle ilişkilendirilmesi bunlardan birincisidir. Değişik dinlere mensup olan insanlar arasında çeşitli konularda tartışmalar elbette olacaktır ama kavramsal olarak imkansız olan 'dinler arası' diyalog İslam'ı temellerinden koparma amacı taşımaktadır.
Yine, ülkemizin ekonomik açıdan ve özellikle enerji sektöründeki köprü rolü, Türkiye'nin Doğu ile Batı arasında köprü ülke olması şeklindeki neo-con projeyle karıştırılamaz. Bu da bir çarpıtmadır. Türkiye köprü değil merkezdir, lider ülkedir.
Üçüncü ve en önemli çarpıtma, cemaat ve paralel örgüt kavramları arasındaki ilişkidir. İddiaya göre bir masum cemaat vardır, bir de devlet içinde örgütlenenlerin oluşturduğu paralel yapı. 'Varlığı kabul edilemez olan' bu paralel yapı dağıtılır, cemaat de kendini 'hayır işleriyle' sınırlarsa her şey düzelecektir! Kandırılmış insanlarla örgütün tepesi arasında elbette fark vardır ama bu görüş büyük bir çarpıtmadır, çünkü iki değil tek bir örgüt vardır. Özgün bir fikrî yanı olmadığına göre aslında bir cemaatten söz edilemez bile. Bu örgüt bölünerek düzelemez, tasfiye olmalıdır. Türkiye karşıtı dış güçler tarafından yönetilen ve liderliği Pensilvanya'da olan bir suç, terör ve sabotaj örgütüyle karşı karşıyayız. Beyaz, gri ve siyah propagandaları her fırsatta kazımak ve alttaki gerçeği deşifre etmek gerek.