Hikmet Genç / Yeni Şafak
"Ben Charlie'yim..." diye tanıtıyorsun kendini,
İyi de, Myanmar'da, Afganistan'da, Pakistan'da, Doğu Türkistan'da, Tayland'da milyonlarca insan öldürülürken neredeydin?!...
Başka bir gezegende mi yaşıyordun, yoksa sana çok uzak olduğu için haberin mi olmadı Charlie?!...
Irak'ta, Filistin'de, Suriye'de, Mısır'da yüzbinlerce kadın, erkek, çoluk çocuk katledilirken niye ortaya çıkmadın Charlie?!...
Suriye'de kimyasallarla yüzlerce bebek öldürüldü... Sıcaktan bozulmasın diye o minicik bedenleri üzerine buz parçaları serpiştirildi... Fotoğraflarını tüm dünya gördü, sen görmedin mi Charlie?!...
Çok vicdanlısın da, Somali'de yüzbinlerce insan açlıktan ölürken, yeterli gıda alamadığı ve sütü yetmediği için 2 bebeği arasında (en azından 1 tanesini kurtarmak amacıyla) tercih yapmak zorunda kalan Somalili anneleri görmedin mi Charlie?!...
Neden o zaman; 'Ben Charlie.., medeniyetin beşiği.., yemekten içmekten patlıyorum, al sen de ye...' demedin?!...
Bütün dünyayı ayağa kaldırıp 1 milyar dolara 1 milyon insanın hayatını neden kurtarmadın vicdanına tükürdüğümün Charlie'si?!...
Hem sen neden şimdi ortaya çıktın Charlie?!...
Çakma medeniyetler coğrafyasından 12 kişinin hayatı, milyonlarca insanın hayatından daha mı değerli?!...
Değil Charlie!...
Bizim için, yüzünde gülücükler açan bir bebeğin hayatı, tek bir mazlumun ahı dünyaya bedeldir Charlie...
Hadi sen Charlie'sin... Zulmün, terörün ucu sana dokununca çağdaş medeniyetler seviyesizliğinin tek dişi kalmış Charlie'si olarak ortaya çıkıyorsun, anlıyoruz...
Lakin senin sayende içimizde de senin gibi nice 'Charlie'ler olduğunu öğrendik Charlie...
İnsanların kutsallarına, dinine, değerlerine hakaret etmenin düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunan ne de çok yerli Charlie varmış aramızda?!...
Bizim Charlie'lerin derdi de ifade özgürlüğü, özgür basın falan değildir... Onlar da (sizin gibi) İslam'dan hazzetmezler...
Mesela, düşünce özgürlüğü kapsamında Atatürk'ü koruma kanununu kaldıralım desen, sokağa çıkıp 'diren zart, diren zurt..' diyerek eylem yapar bizim Charlie'ler...
Bir de fazladan 'Paralel Charlie'lerimiz var... Bu ülkede o karikatürleri yayınlayan gazeteye sahip çıktı bazı 'Paralel Charlie'ler... Gerçi onlar için sorun yok... Sonuçta paraleller.., ve her şeyin paraleli olmaya meyyaller... Müzikli danslı gösteride (haşa sümme haşa) Peygamberimiz'i tecessüm ettirip film icabı kamyonete bindirenler bir karikatürden mi rahatsız olacaklar?!... Dün 'Ariel'diler, bugün 'Charlie'ler!...
Ha bir de Kılıçdaroğlu var... O da o sefil karikatürleri yayınlayan gazeteyi arayıp destek verdi... (Kılıçdaroğlu bundan kelli; 'Benim adım Kemal' yerine, 'Benim adım Charlie, ben yaparım!...' der mi acaba?...)'
Bak Charlie, beni iyi dinle...
Koskoca orman yanarken sen kendi ağacının her bir yaprağın üzerindeki tozu silip parlatmakla meşgulsün... Orman yansın kül olsun umurunda değil... Bak tek bir kor, yaprağına sıçradı, ortalığı ayağa kaldırdın...
'Ulu çınarım' diye övünme...
Bir gün gelir senin oraya 'çam ağacı' dikerler, gölgesinde yapraklarını dökerler!...
Kızma lan Charlie,
Buna da ifade özgürlüğü, ironi, mizah falan derler!...