Bir cemaatin ölümüne karar verildi bir yerlerde ve cepheye sürüldü. Belki aynı odaklar, Tayyip Erdoğan'ın ve Ak Parti'nin ölümüne de karar verdiler ve "içerden bir vuruş" için Cemaati, o işle görevlendirdiler.
Tayyip Erdoğan ve Ak Parti, uluslararası bazı odaklar için, İslam dünyasının diriliği anlamına geliyordu, onun kalemi kırılmıştı, -öyle demiyorlar mıydı Cemaat adına konuşanlar özel kulislerde- o zaman ipi çekmeyi, yani cellatlığı üstlenmek kalıyordu, hayret ona ikna edildiler. Hayret, diyorum, bin kere hayret. Azıcık basiret devreye girseydi, "biz nasıl bir misyona soyunduruluyoruz?" derler, üç adım geri dururlardı.
Yapmadılar, bodoslama girdiler devreye.
Ama üstlendikleri misyon, kendi tabanlarıyla, kendilerinin topluma sundukları misyonla iç içe bir yapı ve kadroyla savaşmaktı.
İçerde-dışarda bu yapı ve kadro ile savaşanlar belli idi.
Bunu görmemek için gerçekten kör olmak ya da basireti bağlanmak gerekiyordu.
Ama soyundular o misyona.
Bu şekilde de siyasetin içine boylu boyunca girdiler.
Bu da, bir anlamda kendi sosyal tabanlarıyla çarpışmaya soyunmak anlamına geliyordu. Düşünmeli bir, Tayyip Erdoğan'a oy veren babanın çocuğu kendileriyle beraberdi ve onu babasından koparmak gerekiyordu. Önce Tayyip Erdoğan düşmanlığına çekmek, sonra da siyasi mücadeleler seyri içinde, Tayyip Erdoğan'ı yıkmaya soyunanlarla el ele tutuşmak gerekiyordu.
Böyle bir tavır, o cemaati, tabii olarak yürüdüğü ana mecranın dışında başka ittifaklar içine sürüklemekten başka sonuç doğurmazdı.
Türkiye'nin iç siyaseti de sancılıydı, Türkiye'nin İslam dünyasındaki rolü sebebiyle, dış ilişkilerde de şimşekleri üzerine çekme potansiyeli bulunan bir durum vardı.
Cemaat demek, islami hassasiyet ekseninde oluşan bir yapı demekti.
Böyle bir yapının hizmet üretebilmesi için, sistemden alan kazanmak, bunun için de çetin siyasi mücadeleler içinden geçmek gerekti. Bunu Türkiye'deki her islami hizmet yapısı bilirdi, söz konusu Cemaatin kendisi de bilirdi. Bunun için, eşlere baş açtırmak, gerektiğinde alkol kullanmak, eşin dansa kaldırılmasına razı olmak gibi Müslümanlık çerçevesini zorlayan ne çetin bedeller ödenmişti.
Şimdi kalkıp, yanı başınızda aynı mücadelelerin içinden geçmiş yapılarla savaşa tutuşuyordunuz, bunun basiretle ilgisi olabilir miydi?
Bir kere, karşı safa geçtiğinizde nerelere savrulacağınızı tahmin etmek ise neredeyse imkansızdı.
Adeta tarihinizi tersinden yazmaya başlamış olmaktaydınız.
Bu ülkede ve dünyada, İslam'ın ayağa kalkma mücadelesini gözleyen ve her ayağa kalkış denemesinde başına vurmaya hazır odaklarla el ele tutuştunuz.
Şu Charlie Hebdo hadisesinde aldığınız tavra bakınca insan "Allah Allaaah" demekten kendini alamıyor, bu ne savruluş Ya Rabbim!
"Charlie değilim" diyemediniz, "Ben Charlie'yim" diyenlerin sözümona özgürlük mücadelesine yan çıktınız.
Sizin basın özgürlüğü mücadeleniz ne zamandan beri Hazreti Peygamber'e hakaret edenlerin sövme özgürlüğü ile iç içe geçiyor Allah aşkına? Sorayım: Hocanıza sövülmüş olsaydı yine de sövme özgürlüğünden yana mı olurdunuz?
Tayyip'e vurma adına şeytanla işbirliği yapar mısınız, diye sormaktan kendimi alamıyorum?
Hikmet Çetinkaya ki, yıllar yılı Hocanıza demediğini bırakmamış bir insandır, bugün onun Peygamberimize hakaret karikatürünü yayınlamasının arkasında duruyorsunuz.
Ne, diyeyim, bravo mu?
Cumhuriyet'le, Sözcü ile yan yana bir camia medyası.
En ağır hakaretleri yapabilme yarışında Camia aktörleri... Dünyaya Türkiye kötülemesi taşıyan bir Camia misyonu.
Evet, CHP ile, yer yer BDP ile el ele oldunuz, Amerika ile, Avrupa ile, İsrail ile el ele oldunuz, daha gideceğiniz epeyce yol var. Bir kere ana limandan, yani milletin ana mecrasından koptunuz, arkanıza taktığınız samimi insanlar adına üzülüyorum.
Bir Tayyip Erdoğan'ın sırtını dayadığı dünyaya bakın, bir de sizin.
Ömrü billah CHP'ye oy vermeyecek olan insanlara CHP'ye oy attırdınız.
Yüreği Gazze için yanacak olanların yüreğine İsrail'e sempati kurdu düşürdünüz.
Evet, bir yerlerde Cemaatin ölümüne karar verildi ise onun mezar kazıcıları bizzat Cemaatin bünyesinde bulundu. Ben islami birikim adına hayıflanıyorum, bizim bünyemizden koptu bir uzuv. Hala İslam'ın insan kaynağı çürüyor bu zeminde. Yazık, binlerce kere yazık
KAYNAK: Ahmet Taşgetiren / STAR