İşte Cem Küçük'ün bugün yayınlanan 'Silivri'den yönetilen cemaat medyası'na değindiği köşe yazısı:
16 Aralık 2013 tarihinde Nedim Şener, CNNTürk kanalında katıldığı bir programda önemli konulara değinmişti. Özellikle cemaatin en önemli ve en zeki polis şefi Ali Fuat Yılmazer'in kendisine haber gönderdiğini belirten Şener aynen şunları söylemişti: "Ali Fuat Yılmazer bana bir gazeteci arkadaşımla haber gönderdi. 'Nedim salağına söyleyin, ayağını denk alsın. Yakında hükümetle büyük bir kavga başlayacak, arada harcanmasın' demiş."
ERGENEKON VE BALYOZ DAVALARINI PERDE ARKASINDAN YÖNETİYORDU
Aslında bu sözler cemaatin bir operasyona başlayacağının habercisiydi. Çünkü Aralık 2013 itibariyle cemaat ifşa olmuş, kabak gibi ortaya çıkmıştı. 17-25 Aralık dahil olmak üzere kritik her operasyonun arkasında Ali Fuat Yılmazer vardı. Olayları perde gerisinden yöneten oydu. Nedim Şener'i tutuklatan, Ergenekon, Balyoz vb. gibi kritik davalar onun kontrolündeydi.
YAZILAN KİTAPLARIN BAŞINDA BİR KOMİSER VARDI
Tabii Ali Fuat Yılmazer'in başka yaptığı işler de vardı. Bunlardan biri de operasyonlar sonrası kamuoyunu buna ikna etmek için yapılan PR çalışmalarıydı. Gazetede yapılacak haberler, piyasaya çıkacak haberlerde onun tezgahından geçiyordu. Dikkat edin bazı cemaat gazetecilerinin kullandığı dil ve üslup Yılmazer'e aittir. Birçok yazarın kitabı Ali Fuat Yılmazer'in özel ekibi tarafından yazıldı. Ve yazarlar buna sadece ve sadece isimlerini koydular.
Hatta 2011-2013 arası dönemde birçok etkili gazeteciye bu tür teklifler gitti. Bir kısmı kabul etti bir kısmı etmedi. Bir davaya yönelik operasyon başladığı anda polisler özenle hazırladıkları haberleri hemen medyaya geçiyordu. O yüzden Hanefi Avcı'nın tutuklandığı 2010 Eylülü'nden 2013'teki 17-25 Aralık darbe girişimlerine kadar her haberi bu ekip hazırlıyordu. Yazılan kitapların başında bir komiser vardı. Komiserin altında belli sayıda polis oturup bu kitapları yazıyordu.
'HER TAŞIN ALTINDA CEMAAT Mİ VAR?' KİTABINI ALİ FUAT YILMAZER HAZIRLADI
Bakın Ali Fuat Yılmazer'in nasıl medyayı orkestra şefi gibi kullandığının iki çarpıcı örneği var. Mesela suç örgütü üyesi Nazlı Ilıcak'ın 11 Ocak 2015 Pazar günü Bugün'de yazdığı "Sabri Uzun da 'cadı avı'na katıldı" başlıklı makalesi buram buram Ali Fuat Yılmazer kokuyor. Nazlı Ilıcak'ın ben kitabı okumadığına eminim. Ne enteresandır, Nazlı Ilıcak kitaptaki Yaşar Büyükanıt ve Umut Kitabevi'nin bombalamasını konu edinmiş. Cemaatin burada da parmağı bilindiği için Yılmazer hemen olaya el atmış. Tetikçisi olan Ilıcak'a o kısmı yazıp göndermiş. Ilıcak da kendi yorumuymuş gibi bunu köşesine taşımış.
Geçtiğimiz aylarda Ali Fuat Yılmazer Bugün gazetesine Nazlı Ilıcak adına bir dosya gönderiyor Silivri'den. Ilıcak o esnada Kıbrıs'ta olduğu için gazete o dosyadaki yazıyı olduğu gibi Ilıcak'ın köşesine koyuyor. "Her Taşın Altında Cemaat mi Var?" kitabının da Ali Fuat Yılmazer tarafından yayına hazırlanıp Nazlı Ilıcak'ın sadece adını bastığı bilinen bir gerçek.
Sabri Uzun'un kitabıyla ilgili ikinci yazıyı dün Zaman gazetesinde bireysel zekası olmayan Bülent Korucu yazmış. "Uzun'un İn'inden çıkanlar Erdoğan'ı kızdıracak" başlıklı yazıda ne gariptir Korucu da Umut Kitabevi ve Yaşar Büyükanıt meselesine değinmiş. Korucu'nun yazdığı bu yazı da aynen Ilıcak'ın yazısı gibi Yılmazer imzasını taşıyor. Hatta iddia ediyorum, Korucu'nun yazdığı yazı Silivri'den doğrudan dikte ettirilmiş. Zavallı bir adam olan Korucu'nun zaten bunları yazacak kapasitede biri olmadığını medyadaki herkes bilir. Ilıcak'ın yazısıyla Korucu'nun yazısını okuyan herhangi biri de bu yazıların aynı elden çıktığını hemen fark eder. Korucu'nun yazısında Tuncay Güney, Hilmi Özkök'e suikast gibi meselelere de değinmiş ki, Yılmazer aklınca bir örtme yapmış ama becerememiş.
"DÜN KÜRTLER BUGÜN CEMAATLER"
Geçmişte Adem Yavuz Arslan'ın yazdığı "Bi Ermeni Var" ve "Ergenekon'un Zirvesi
Dink'ten Malatya'ya Azınlıklar Nasıl Hedef Oldu?" kitapları da Ali Fuat Yılmazer ve ekibinin işiydi. Hatta kitap çıktıktan sonra Arslan'a güya bir mermi gönderilmiş, tehdit edilmişti. Bu olay da cemaat polislerinin bir kurgusuydu. Nedense bu mermi gönderenler bir türlü bulunamadı.
Erkan Acar'ın "Karanlık Oda", Mehmet Baransu'nun "Mösyö & Hanefi Avcı'nın Yazamadıkları", Emre Uslu'nun "Dün Kürtler Bugün Cemaatler", Önder Aytaç'ın "Hanefi Avcı'nın Çenesi ve Paranoyaları" aynı ekibin tezgahından çıkmıştı. Polisler kitabı veriyor, bu yazarlar sadece adlarını koyuyorlardı.
AYNI TORNADAN ÇIKAN YAZILARIN KAYNAĞI ALİ FUAT YILMAZER
Ali Fuat Yılmazer Silivri'de ama oradan da medyayı ve yazarları yönetmeye devam ediyor. Mehmet Kamış'ın bazı yazılarında da Yılmazer'in etkisini görürsünüz. 7 Şubat olduktan sonraki bir hafta boyunca Zaman gazetesinde Abdülhamit Bilici, Bülent Korucu, Mehmet Kamış MİT hakkında birer yazı yazdılar. Aynı tornadan çıkmış bu yazıların kaynağı da "Hakan Fidan'ı feriştahı gelse kurtaramaz" diyen Ali Fuat Yılmazer'di.
Bir de Ekrem Dumanlı var. Onun yazıları Pensilvanya'dan hazır geliyor. Siz Ekrem Dumanlı diye okuyorsunuz ama aslında o yazıların gerçek sahibi Pensilvanya. Unutmayın, cemaatte bireysel zeka olmaz. Her şakirt yukarıdan ne emir gelirse onu yapmak zorundadır.
Kaynak: Yeni Şafak