Başbakan Davutoğlu yaptığı konuşmada ' Bu kurul 19 yılda 9 defa toplandı. Bu kurul 2002'den bu yana 19 defa toplandı. İnsanların kıyafetleri ile inançları ile uğraşırken bilim ve teknoloji gözardı edilmişti. Ama bizim dönemimizde 12 yılda 19 kez toplandı. Salı günü aldığımız kararla 6 ayda bir toplanacak, raporlama yapılıp bana arz edilecek. İşte aradaki zihniyet farkı bu. Eskiden bilim ideoloji için kullanılıyordu. Üniversitelerde ikna odaları için kullanılıyordu. Biz bütün tabuları yıktık. Bunlardan biri de YÖK ile başörtülü insanlar arasındaki gerilimdi. Geçen hafta Sayın Zeliha Tufan'ı YÖK üyeliğine Bakanlar Kurulu kontenjanından atadık. Bu atama yeni Türkiye'nin sembolük anlamını da ortaya koydu. Biz insanların kıyafeti ile, inançları ile değil beyinlerdeki anlayışı ile bilim anlayışı ile değerlendiriyoruz. Zeliha Hanım dünyanın çeşitli değişik ülkelerinde yaptığı çalışma kapsamında YÖK'de yerini almıştır. Şimdi o da diğer arkadaşları ile yan yana Yeni Türkiye için çalışma yapacaklar.
ARTIK SAVUNMA SANAYİ MİLLİDİR
Savunma Sanayi İcra Komitesi çok önemli kurullardan biri. Türkiye'nin savunma sanayinde yeni bir anlayışla çok önemli kararlar aldık. Milli Uçak ile ilgili ön çalışmaya geçme kararı aldık. Şuandan itibaren Türk Markalı Savaş Uçağımızın tasarım aşamasına geçmiş bulunuyoruz. Uydu fırlatma sistemi ki uzay teknolojisi açısından son derece önemli bir adımdı bununla ilgili de adım attık. Milli Piyade tüfeğinde de seri üretime geçiyoruz. Artık Savunma sanayi millidir, milli bekamızın alt yapısını oluşturacaktır.
Vatanperverlik nutuk atarak olmaz. Ancak kendi sivil savunma sanayini kurmakla olur. Türkiye bırakın kendi ülkesinin tankını yapmayı başka ülkenin envanterinden çıkanlara talip oluyordu. Şimdi ise yeni teknolojileri yapıyor. Yeni Türkiye budur. Her zaman söylüyorum devlet olmak iki şey demektir. Şefkat ve kudret.
ARTIK SAVUNMA SANAYİ MİLLİDİR
Savunma Sanayi İcra Komitesi çok önemli kurullardan biri. Türkiye'nin savunma sanayinde yeni bir anlayışla çok önemli kararlar aldık. Milli Uçak ile ilgili ön çalışmaya geçme kararı aldık. Şuandan itibaren Türk Markalı Savaş Uçağımızın tasarım aşamasına geçmiş bulunuyoruz. Uydu fırlatma sistemi ki uzay teknolojisi açısından son derece önemli bir adımdı bununla ilgili de adım attık. Milli Piyade tüfeğinde de seri üretime geçiyoruz. Artık Savunma sanayi millidir, milli bekamızın alt yapısını oluşturacaktır.
Vatanperverlik nutuk atarak olmaz. Ancak kendi sivil savunma sanayini kurmakla olur. Türkiye bırakın kendi ülkesinin tankını yapmayı başka ülkenin envanterinden çıkanlara talip oluyordu. Şimdi ise yeni teknolojileri yapıyor. Yeni Türkiye budur. Her zaman söylüyorum devlet olmak iki şey demektir. Şefkat ve kudret.
KOBANİ'DEN GELEN ÇOCUKLARA EN FAZLA VERDİĞİ İSİM AFAD
Yeni doğan bebeklere verilen en fazla isimlerden biri AFAD ismidir. Türkiye Cumhuriyeti orada AFAD yazısını gördüler ve ilk 3 çocuğa o ismi verdiler. Ben bu vesile ile AFAD'a tekrar teşekkür ediyorum. Van'da olduğu gibi Sakarya'nın körfez depreminin aksine devlet her zaman vatandaşının yanında olacak. Dünyada nerede bize yardım eden diyen biri varsa Türkiye onların yanında olacak. Dış temsilciliklerimiz arttı. Her bir başkonsolosluğumuzun büyükelçiliğimizi yeniden tanzim ettik, yeni binalar aldık. 228 dış temsilcilikle dünyada en fazla temsil edilen 6. büyük ülkeyiz. Bu anlamda dünyanın her yerinde bayrak dalgalandıran ülke açısından 2023 hedeflerini çok önceden gerçekleştirmiş olduk. Oradaki büyükelçilere verdiğim talimat açıktı. Orada görev yaparken arkanızda çok köklü bir millet ve devlet olduğunu unutmayın. Nerede olursa olsun hangi ko5nuda olursa olsun mutlaka aktif olacaksınız, önde olacaksınız kim ne diyecek diye beklemeden Türkiye ne diyor diye dünyaya haykıracaksınız. Biz takip eden başkalarının peşine takılan bir ülke değiliz. Bu anlamda büyükelçilerimize ve dışişleri bakanlığımızın kadrolarına başarılar diliyorum.
ANNELİK DE VATANİ GÖREV GİBİ KUTSAL BİR GÖREVDİR
Bu kürsüden iki haftadır yeni reformlar açıklıyoruz. Petrol bitebilir eldeki kaynaklar tükenebilir ama tükenmeyen tek bir kaynak var o da insandır. Şimdi baktığımızda 2013 yılında 65 yaşını geçmiş oran yüzde 7. Yaş ortalamamız gittikçe 30 yaşın üzerine doğru gidiyor. Burada yapacak 2 şey vardı. Aman nüfusu dengede tutup az nüfusla orta gelişmişlikte kalalım. Okullar olmasaydı ne güzel idare ederdim Milli Eğitimi diye kemikleşen bir söz var şimdi eski Türkiye'nin zihniyeti de böyleydi. Nüfus az olsun, problem az çıksın. Biz tam tersini söylüyoruz. Genç nüfusumuz artsın, dinamik yapıya sahip olsun daha çok nüfusla kişi başına milli geliri arttıralım. Yardıma ihtiyacı olan aileleri tespit edecek bunu denetleyecek ve bunun için 7 binkadro ihsas ediyoruz ki haritayı hemen çıkartabilelim. Çalışan kadınlarımızla ilgili ciddi düzenlemeler yaptık. 16 haftalık izin dışında yarı zamanlı çalışma anlayışı ile anneler istemeleri halinde yarı zamanlı çalışacak ve aradaki fark özel sektöre yüklenmeyecek devlet tarafından karşılanacak. Hükümeti eleştirmeye hazır çevreler bu özel sektöre yük getirmezmi diyenler aslında bunu okumadan karşı çıktıklarını ortaya koydular. Kadınlarımız uzun bir süre 3 çocukta 6 aya kadar yarı zamanlı çalışıp tam maaş alacaklar. Kadınlarımız bu şekilde 16 hafta sonra kariyer mi annelik mi gibi bir seçim ile karşı karşıya kalmayacak. Nasıl erkekler askerlikte bu şekilde askerlik dönemlerini kademe ilerlemesinde kullanıyorsa anneler de bunu kullanacaklar. Annelik te vatani görev gibi kutsal bir görevdir.
YARIN YENİ REFORM AÇIKLAYACAĞIZ
Aşkın ve muhabbetin ne zaman geleceği belli olmaz. Geldi mi insanı çarpar. Önceden hazırlık çeyiz ki kız çocukları için düşünülür ama erkekler için de geçerlidir. O zamana kadar anne ve babanın yaptığı yatırıma yüzde 15 de biz ekleyeceğiz. Daha önce babalara ödenen doğum yardımı annelere verilecek artık. Doğum olduğu anda direk annelere takdim edilecek. Annelerimiz altın kıymetindedirler. Sembolik olarak verdiğimiz altın, onlara duyduğumuz büyük sevginin küçük bir yansımasıdır. Bu reform çalışmalarımız devam edecek. Her hafta kamuda şeffaflık, istihdam, sosyal boyutlu dönüşüm programları ve diğer adımlarla bundan sonra da bu açıklamalara devam edeceğiz. İnşallah bugün bakanlar kurulunda ele alacağımız yeni reformu yarın açıklayacağız.
Geçtiğimiz haftanın en önemli olayı Paris'te yaşanan terör olayyıdı. Tabi bu bir çok açılardan önemliydi. Avrupa ve dünyadan çok sayıda liderle sesimizi yükselttik. Bu katılımın Başbakanlık düzeyinde olmasının 3 açıdan önemli olduğuna inanıyorum.
Küresel Mesaj; Terör nerede olursa olsun bizim için bir insanlık suçudur ve her zaman sesimizi yükseltmeye dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz. Terörün her hangi bir şekilde islam ile veya herhangi bir din ile yan yana anılmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Dün Sayın Merkel ile yaptığımız açıklamada da söylediğimiz gibi yapılan saldırılara NEO Nazi'lere Katolik veya Alman terörü demedikse böyle bir terör eyleminin de İslam Terörü olarak adlandırılmasına hiç bir yerde müsade etmeyeceğiz. Biz teröre her yerde karşı çıktık ve karşı çıkmaya devam edeceğiz. Kim olursa olsun nerede yapılmış olursa olusn kimi hedef almışsa alsın her türlü barbarlığa zulme karşı çıkmaya devam edeceğiz. Devlet terörü uygulayanlara da sesimizi yükselteceğiz. Gazze'de yapılanlardan dolayı İsrail'in yaptıklarına devlet terörü diyeceğiz. Beşar Esad'ın yaptığına da devlet terörü demeye devam edeceğiz. Böylesine ilkesel tutumu takınan tek ülke Türkiye'dir.
TÜRKİYE TEK ÜLKE OLDU
Bazıları İsrail yapıyorsa sessiz kalıyor, bazıları Suriye'deki rejime destek veriyor 300 bin kişinin ölümüne sessiz kalıyor, bazıları ise DEAŞ'a sessiz kalıyor. Ama hepsine susmayan tek devlet Türkiye, susmayan tek hareket AK Parti hareketi oldu. Dün yabancı basına söylediğim gibi dünyaya barış ne zaman gelir? Nasıl Fransa'daki terör saldırısında dünya liderleri yan yana yürüdüyse Gazze'dekiler için de omuz omuza yürürlerse işte o zaman dünyaya barış gelir. Eğer bir gün Pakistan'da öldürülen çocuklar için İslamabad'da liderler omuz omuza yürürse işte o zaman dünyaya barış gelir. Biz her yerde adaletin sesi olmaya Paris'te de Şam'da da tek yürekle konuşmaya devam edeceğiz. Bizim yüreğimiz insanlık vicdanının yüreğidir. Bugün Mahmud Abbas ile yemekte buluşacağım. Bir gün Özgür Filistin'de dünya liderleri yürüdüğünde dünyaya barış işte o zaman gelecek. Başkenti Kudüs olan Özgür Filistin kurulduğunda Mescidi Aksa'ya doğru dünya liderleri yürüdüğünde işte dünyaya o zaman barış gelecek. Bazıları neden İsrail Başbakanı ile aynı yerde olduğumuzu soruyor. Biz meydanları onlara bırakmayız.
İkincisi Avrupa'ya mesaj; Bizim coğrafyamız çok büyüktür. Biz asyalı olduğumuz kadar avrupalıyız. Balkanlı olduğumuz kadar evladı resul olarak ortadoğuluyuz kafkasyalıyız. Bu kimliklerimiz bir bütündür birbirinden ayrılamaz. Biz Asyalı olduğumuz kadar Afrikalıyız, balkanlıyız, ortadoğuluyuz, akdenizliyiz, karadenizliyiz, hazarlıyız. Onun için Paris'te Avrupalı olarak konuşuruz Semerkand'da Buhara'da Hoca Ahmet Yesevi'nin torunları olarak konuşuruz. Saraybosna'da Üsküp'te evladı Fatihan olarak konuşuruz. Onun için biz büyük bir mirasın sahipleriyiz. Avrupaya mesajımız şuydu. Biz Avrupalıyız, avrupalı olmaya devam edeceğiz. Avrupa'nın meselesi bizim meselemizdir. İslam Avrupa'ya dışardan gelmiş bir din değildir. Avrupa'nın asli dinidir. Biz de böyle bir dinin temsilcileriyiz. Burada Hollande'a ve Merkel'e teşekkür ediyorum. Hollande, terörün islam ile bütünleşmeyeceği vurgusunu yaptı, Merkel de İslam Almanya'nın dinidir dedi. İşte görmek istediğimiz bu duymak istediğimiz söz bu sözdür. Avrupa tarihi endülüs tarihi anlaşılmadan aydınlık yüzler bilinmeden okunumaz anlaşılamaz.
Avrupa'nın kültürünün felsefesinin uyanmasında İslam'ın doğrudan katkısı vardır. Şuanda Avrupa'da 45 milyon müslüman yaşıyor. İşte biz onun için haykırıyoruz. Biz Avrupa'yız, Avrupa biziz. Her türlü yabancı düşmanlığına karşı aynı teröre karşı sesimizi yükselttiğmiz gibi sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Paris'te teröre karşı da aynı resim içinde yer almak bir zaruretti ve Paris'te oluşumuz Avrupalı kimliğimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Daha sonra da Avrupa'da bu gerçeği haykırmaya devam edeceğiz. Biz, Avrupa'nın her yerinde görüşlerimizi ifade etmeye devam edeceğiz.
BURADA EN BÜYÜK ZARARI İSLAM GÖRMÜŞTÜ
3. Mesajımız Avrupa ve tüm müslümanlara idi. Garip değilsiniz, yalnız değilsiniz, arkanızda şefkatli ve kudretli Türkiye Cumhuriyeti var. Fransa İslam Konseyi liderleri ile törenden sonra büyükelçiliğimizde buluştum. Bir yetkili şunu söyledi. Sizin geleceğinizi duyana kadar katılma konusunda tereddütlerim vardı. Siz geliyorsanız bizim de o resimde olmamız gerekir diye düşünüp geldik. Sizin olduğunuz yerde bizim kimliğimizin korunmakta olduğunu hep bildik hep gördük Türkiye'ye selamlarımızı götürün dedi bende onların selamını getiriyorum sizlere. Vatandaşlarımızla Berlin'de görüştüm. Bu saldırıyı yapanlar kimlerin piyonları ise en büyük zararı İslam'a vermişlerdir. İslam karşıtlığını körüklemek isteyenler de öyle bir resim olsun ki Paris'te hiç bir Müslümanlar orada olmasın. İşte adını anmaya bile tenezzül etmediğim bir medya patronu bütün müslümanlar suçludur diye bir twit attı biz bu oyunu bozduk işte. Bu Nazi anlayışının çıkmasına neden olan anlayıştır. Biz çocukların doğuştan itibaren masum olduğuna inanırız. Kim hangi dine mensup anne babadan doğmuş olursa olsun masumdurlar. Geçmişte öylesine ideolojiler söylemiştir ki 11 Eylül sonrasında dünyada öylesine hava estirildi ki adı Muhammed, Ahmed, Ali, Hüseyin olan suçlu gibi muamele gördü. Şimdi Paris saldırısı sonrasında adı Muhammed olan herkese suç isnadı peşinde olan bir karanlık zihniyet var. Biz orada bulunmakla vatandaşlarımızın ve 45 milyon Müslüman'ın böyle bir itham altında tutulmasına müsade etmedik. Müslümanlar başlarını dik tutsun diye Paris'teydik.
ALMANYA VE TÜRKİYE İKİ ÖNEMLİ ÜLKEDİR
Pazar günü akşam Almanya'ya geçtik orada da son derece önemli oraya ilk resmi ziyaretimi gerçekleştirdiğim bir uluslararası temasta bulunma imkanı buldum. Dün Merkel ile bir çok önemli kararlar aldık. En önemlisi Almanya ile de Yüksek Düzeyli İşbirliği Kurma kararı aldık. Sadece devlet devlet ilişkisi değil bizim ilişkilerimiz. Bugün Avrupa'da ekonomik istikrarı temsil eden ülke varsa Almanya'dır. Ekonomik kalkınmayı temsil eden bir ülke varsa o da Türkiye'dir. Almanya ile Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'ni hayata geçireceğiz. İki Başbakan'ın eşbaşkanlığında gerçekleşecek. Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkiler ticari açıdan ilk sıradadır. Merkeli ile yaptığımzı görüşmede aradaki ticaret hacminin 50 milyara çıkarılması konusunda mutabık kaldık. Benzer bir akademik yapılanmanın gerçekleşmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Türkiye Almanya ilişkileri komşu bölgelerde ve balkanlarda son derece önemli ilişkilerdir. Aynı zamanda benim yaptığım ziyaretler dışında Başbakan olarak yaptığım ilk ziyaretti. Bu da son derece anlamlı bir mesajdı. İnşallah Perşembe günü Brüksel'de görüşmeler yapacağım. Bölgesel sorunlar, vize serbestliği olmak üzere AB Türkiye ilişkilerine yeni ivme katma görüşmeleri olacak. Pazartesi günü İngiltereye gidecek, Kamerun'un ülkemizi ziyaretine iadei ziyarette bulunup iş dünyası ile görüşeceğim. Gerek Türkiye içinde gerek uluslararası alanda son derece yoğun bir gündemin parçasıyız. Türkiye yanlızlaşıyor diyenlerin kulağına bunlar küpe olsun. Bizim yolumuz hakikat yoludur, onur yoludur gurur yoludur milleti temsil yoludur. Allah hepimize güç ve kuvvet versin, saygılarımı sunuyorum.