Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan MGK'da, kıtalararasında asgari bir tabur büyüklüğündeki bir kuvveti ana üs desteği gerektirmeksizin, kendi lojistik desteği ile kriz bölgesine intikal ettirebilecek Milli Uçak Gemimiz ile ilgili stratejik kararlar alındı.
Milli Uçak Gemimiz TSK envanterine 2019 yılında girecek. Ege, Karadeniz ve Akdeniz harekât alanlarında ve gerektiğinde Hint Okyanusu ile Atlantik Okyanusu'nda kullanılabilecek.
"Havuzlu Çıkarma Gemisi - LPD" projesine uçak gemisi ayarı verildi. Türkiye'de inşa edilecek LPD gemisine 12 derece eğime sahip kalkış rampası (Ski jump) konulması kararlaştırıldı. Ski Jump isimli rampa, savaş uçakların kalkış mesafesini yarı yarıya kısaltacak. Türkiye'nin satın alacağı yeni nesil savaş uçakları F-35'lerden bir bölümü Milli Uçak gemimizde konuşlanacak.
Havuzlu çıkarma gemisi, gerektiğinde bünyesindeki tam teşekküllü hastane ile doğal afet bölgelerinde de kullanılabilecek.
AKDENİZ ISINIYOR: Milli uça gemimiz bağlamında, Deniz kuvvetlerinin yapacağı sıçramayı düşünelim... Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostancıoğlu, "Doğu Akdeniz'de Yunan veya İsrail savaş gemilerinin karşı karşıya gelmesi durumunda hangi bağlantı kurallarının uygulanacağı" sorusu üzerine şöylekonuştu:
"Angajman kuralları Genelkurmay Başkanlığı'na, Genelkurmay da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na devredilmiş durumda. Biz bu konuda herhangi bir durumla karşılaştığımız takdirde verilen angajman kuralları çerçevesinde hareket edeceğiz. Deniz Kuvvetleri unsurlarımız, AKDENİZ'de durumsal farkındalık faaliyetlerini sürdürmeye devam edecek."
15-16-17 inci yüzyıllarda Akdeniz'i Türk gölüne çeviren bir milletin torunlarıyız. Bugünlerde Türk Donanması'nın, Afrika'yı dolaşmasından, Ümit Burnu'ndan 100 yıl sonra yeniden geçmesinden gurur duyuyoruz.
Önümüzdeki yıllarda ilk uçak gemimizi denizlere indirme hazırlıkları yapıyoruz. Üç tarafımız deniz, bir kruvazör gemimiz yok. Paramız mı yok? Hayır. Gücümüz mü yok? Hayır. Teknik imkânımız mı yok? Hayır. Nerede bir eksikliğimiz var? Koordinasyon konusunda. Yani kurumlararası işbirliği eksikliğimiz...
Peki, 21'inci yüzyılın turizm potansiyeliyle dünyanın önde gelen ülkelerinden birisi olan, üç tarafı denizlerle çevrili Anadolu topraklarının sahibi olarak, denizlerde neden cirit atmaya çok yakın duruyoruz...
İtalyan ve Yunan dev yolcu gemileri arka arkaya limanlarımızda girip çıkarken, Yeni Türkiye gelişmelere elbette sesiz kalamaz. Yılbaşına yaklaşırken gazetelerimizi kaplayan turizm paketleri dikkatinizi çekmiştir. Programlarının büyük bölümünün dev gemilerle yapılan Akdeniz turları olduğu gözden kaçmıyordu.
Önceki haftalarda Akdeniz'i son derece profesyonelce kullanan 40 bin yolcu taşıyabilen 12 lüks gemi sahibi İtalyan MSC şirketinin ilginç bir yatırımı vardı.
MSC, Rönesans Programı çerçevesinde gemilerini tek tek tam ortasından keserek büyütmeye başladı. İlk olarak dev bir Cruise (Tatil gemisi) gemisine 24 metrelik yeni bir parça ekledi. Gemiye 262 kabin kazandırdı.
Firmanın CEO'su 2020 yılına kadar da filolarına 7 yeni CRUISE gemi ve parça ekleyerek gemi hacmini büyütmeyi planlarken "Hedefmiz, Türkiye limanlarını daha çok kullanmak, daha çok Türkiye vatandaşını Akdeniz, Amerika ve Hint Okyanusuna sokmaktır" dedi.
Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın bir fitili ateşlemesiyle, Başbakan Davutoğlu'nun stratejik tavrıyla, CRUISE GEMİLERİMİZİ devreye sokmamız mümkün olacaktır. SONUÇ: YIL 2015. Deniz stratejisine çok önem veren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Stratejik Derinlik düşüncesinin mimarı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin jeopolitik bir kaderini etkileyecek kararlara imza atmaya kararlı... Hedef 2023, büyük Türkiye...
Takvim