Politikacıların, iş adamlarının, oyuncuların, mankenlerin veya sporcuların servetlerini araştırması ile ünlü Celebrity Net Worth's isimli site ilginç bir araştırmaya imza atmıştı. Bin yıl geriye gidilen araştırmada dünyanın gelmiş geçmiş en zengin 25 kişisi belirlenmişti. Enflasyondan arındırılmış listedeki milyarderlerin toplam servetleri 4 katrilyon 317 trilyon dolar olarak hesaplandı. Listenin birinci sırasında günümüzde yaşasaydı serveti 400 milyar dolara ulaşacak olan Batı Afrika Kralı Mansa Musa vardı. Listedeki isimlerden şimdi sadece üçü hayatta. 25 kişi içinden akıllarda en çok Muammer Kaddafi kaldı. 20 Ekim 2011'de doğum yeri olan Libya'nın Sirte kentinde linç edilerek öldürülen Kaddafi, 200 milyar dolarlık kişisel serveti ile listenin yedinci sırasındaydı.
MİLYARLAR SIĞINAKLARDA
Devrileli üç yılı geçen Kaddafi'nin dudak uçuklatan servetinin nerede olduğu hâlâ bilinmiyor. Hatta bazı komplo teorisyenlerine göre Kaddafi aslında milyarları, elmasları ve altınları yüzünden Batı tarafından öldürülmüştü. Güney Afrika basınında ise gelmiş geçmiş en zenginler listesinde yer alan Kaddafi'nin mal varlıkları hakkında ilginç bir iddia dile getiriliyor. Sunday Independent gazetesindeki haberde Çöl Tilkisi lakaplı Kaddafi'nin 200 milyar dolarının Güney Afrika'da saklandığı ileri sürüldü.
Gazeteye göre dünyanın en büyük mirası olan bu paralar Johannesburg ile Pretoria kentleri arasında tutuluyor. Aynı zamanda dünyanın en büyük nakit para stoğu olan milyarlar, yedi farklı gizli sığınak ve depoda saklanıyor. Paraların başında ağır silahlarla donatılmış güvenlik ekipleri bekliyor. Paraların Libya'dan Güney Afrika'ya 62 farklı uçakla taşındığı ileri sürüldü. Para transferini de Güney Afrika'daki ırkçı dönem olan Apartheid'de görev yapan eski özel kuvvet askerlerinin yerine getirdiği kaydedildi.
HAZİNE AVCILARI
200 milyarın dışında Kaddafi'ye ait yüzlerce ton altın ve 6 milyon karat elmasın da Güney Afrika'da olduğu belirtildi. Bir de Cape Town ve Johannesburg'da Kaddafi ailesine ait oteller ve diğer gayrimenkullerden söz ediliyor. Haberde Güney Afrika lideri Jacob Zuma'nın Nisan 2011'de Libya'ya yaptığı ziyaret hatırlatıldı. Zuma ile birlikte beş kişilik ekip, Kaddafi ile görüşmeler gerçekleştirmişti. Müzakereler için NATO, Zuma'ya özel olarak Libya'daki uçuşa yasak bölge uygulamasını kaldırdı. 10 Nisan 2011'de Zuma, Kaddafi'nin muhaliflerle arasında patlak veren krizi bitirecek yol haritasını kabul ettiğini açıkladı. Ancak ilerleyen günlerde Zuma'nın heyeti tekrar Libya'ya gidemedi. NATO, bir daha Güney Afrika uçaklarının Libya'ya gitmesine izin vermedi çünkü. Zuma da daha sonra birçok kez NATO'yu, görüşmeleri kasıtlı şekilde sabote etmekle suçladı. Sunday Independent'ın iddialarının ardından yayımlanan diğer haberlere göre milyarların peşinde sadece Afrikalılar yok. ABD ve bazı Avrupa ülkeleri, bu milyarlara ulaşmak istiyor. İşin içinde bir de 'modern hazine avcıları' var. Devrilen siyasi liderlerin kayıp paralarının izini sürenlere 'modern hazine avcıları' deniliyor. Günümüzde bu işi, başında eski istihbarat ajanlarının, suçlularla ilgili finans uzmanlarının, büyük şirket avukatlarının ve hatta eski gazetecilerin bulunduğu şirketler yapıyor. Bunların birçoğu ABD merkezli. Bu avcılar, diktatörlerin ülkelerinden kaçırdıkları servetleri ortaya çıkarıp yeni kurulan hükümetlere teslim ediyor. Karşılığında ya yüzdelik pay ya da çok yüklü miktarda başarı ödülü alıyorlar. Modern hazine avcılarının tüm oluşumları yasal. Yani hükümetlerin onlarla işbirliği yapmasında hiçbir engel bulunmuyor.
LİBYA'DA DURUM KARIŞIK
Libyalı yetkililerin de çoktan Kaddafi'nin milyarlarını bulmaları için modern hazine avcıları ile anlaştığı biliniyor. Sunday Independent gazetesi, ABD merkezli Washington African Consulting Group (WACG) isimli bir şirketin kendilerini Libya hükümetin resmi temsilcisi olarak gösterdiğini duyurdu. Malta merkezli Sam Serj isimli bir diğer firmanın da, Kaddafi dönemine ait mal varlıklarının Libya'ya iadesi için Güney Afrika hükümeti ile temaslara başladığı söyleniyor. Ancak Libya'da durum çok karışık. Kaddafi'nin devrilmesinden bu yana istikrarlı bir hükümet kurulamadı. Hatta şu an ülkede iki başbakan, iki hükümet ve iki ayrı parlamento bulunuyor. Arkalarına NATO desteğini alarak Kaddafi'yi devirenler şimdilerde 'düşman' oldu yani. Kendilerine Libya'nın Şafağı diyen silahlı bir grup, başkent Trablus ile Bingazi'nin doğusunu kontrol ediyor. Kendi hükümetlerini kurdular. Uluslararası arenada tanınan Başbakan Abdullah es-Sinni hükümeti bu bölgelerde kontrolü yeniden sağlamak için uğraşıyor. Libya'nın Şafağı grubundan ayrı hareket eden başka militan gruplar da var. Dolayısıyla, Kaddafi'nin servetine ulaşmak isteyen şirketlerin Libya'da hangi gruplarla işbirliği yaptıkları net olarak bilinmiyor. Bazı haber kaynaklarında da Libya'da Fransa destekli grupların ABD merkezli diğer şirketlerle kendi başlarına işbirliği yaptığı belirtiliyor. Libya'nın Şafağı grubundan bağımsız hareket eden silahlı oluşumlara yakın olan ve Kaddafi'nin devrilmesinde aktif rol oynayan Abdülhekim Belhac ile İbrahim Cadran'ın da Güney Afrikalı yetkililerle görüşmeler yaptığı biliniyor. Ancak profesyonel modern hazine avcılarına göre Kaddafi'nin servetine ulaşmak hiç de kolay olmayacak. Kaddafi'nin eski Petrol Bakanı Şükrü Ganem, iki yıl önce Tuna Nehri'nde ölü bulunmuştu. Kaddafi'nin servetinin tamamının yerini bilen eski danışmanı Beşir Salih'ten de uzun süredir haber alınamıyor...