Yeni Akit yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu bugünkü yazısında "Tahşiyeciler" adını hayatında ilk defa duyan Tek Türkiye dizisinin senaristi, yönetmeni ve yapımcısının ifadelerindeki çelişkileri yazdı ve sordu: "Adını bilmediğiniz örgütün neden dizinizde yer veriyorsunuz? Siz bilmiyorsunuz ama Pensilvanya biliyor"
İŞTE ALİ İHSAN KARAHASANOĞLU'NUN O YAZISINDAN BAZI BAŞLIKLAR:
Tahşidat mıydı, neydi? Kahkah kah kah!
"Sanata darbe" diyorlar.
"Alime zulüm" diyorlar.
"Gazeteciye baskı" diyorlar..
Savcı da çağırıyor, sanatçıyı ifadeye..
Dizinin yönetmeni Naci Çelik Berksoy geliyor, savcı karşısına..
Aslında solcu birisi olmalı.
"141-142'den yargılanmıştım" diyor..
Savcı dizide geçen "Tahşiye"yi soruyor..
İfadeden çıktığında, Berksoy şöyle anlatıyor soruya verdiği cevabı:
"İsmini dahi söyleyemediğim, Tahşiyeler örgütünü ve Rahle'yi sordular. Ben rahleyi Kur'an okunan masa zannederdim ama öyle değilmiş, bir yayıneviymiş galiba. 'Ben bu konuları bilmem' dedim."
Zamancı saf kardeşlerimiz de, Gülen-Karaca-Dumanlı üçlüsünün suçüstü olduklarını gösteren bu ifadeyi, aynen yayınlıyorlar..
Hala farkında değiller.
TAHŞİYEYİ BİLMİYORSAN DİZİYİ DE SEN ÇEKMİYORSUN!
Yönetmen "Tahşiye nedir bilmiyorum" diyorsa..
Bu diziyi onun çevirmediği anlaşılmış olmaz mı?
Onun "sanatçılığı"nın(!), bu işte sadece emirleri yerine getirme ile sınırlı olduğunu göstermez mi?
Bu da suç örgütüne, mahkumiyet delili olmaz mı?
•
Sorguyu kahkahalarla anlatan bir de yapımcıları var.
Adı, Salih Asan imiş..
Cihan Haber Ajansı da, işin nereye gideceğinin farkında değil, aynen haberleştirmiş anlatılanları..
Yapımcı Salih Asan, şunları söylüyor, kahkahalar eşliğinde; "Bir örgüt adından bahsettiler. Savcı 'Böyle bir örgüt adı duydun mu sen?' Nedir dedim örgütün adı. Neydi Tahşidat mıydı?"
Bu sırada, yanındakilerle birlikte kahkahalar tavan yapıyor..
Devam ediyor yapımcı Asan: "Pardon Tahşiye. 'Ben ilk defa burada duyuyorum' dedim."
Adamın, yapımcılığını üstlendiği dizide geçen anlatımlardan haberi yok. Bir de bunu övülecek bir şeymiş gibi anlatıyor!..
Anlaşılan o ki; önüne konulmuş bir şeyler, onlar da çekmişler..
Nerden geldi bu eser, ne yapacağız çekimlerle? Kimdir bu eserin sahibi?.. Kimdir muhatabı, nedir içeriği, sormamışlar!..
DİZİYİ KENDİLERİ ÇEKMİYOR ÇEKTİRİLİYOR!
Konu mankeni gibi..
Aslında dizi çekiyorlar ama.
Kendileri çekmiyor.
Çektiriliyor!
Tam "dizilik" durumdalar, farkında değiller!
Kahkahalar eşliğinde, devam ediyor yapımcı Asan, ifadesini anlatmaya:"Peki 'Rahle diye bir şey duydun mu?' dedi. Rahleyi duydum dedim. Konya'da çalıştığımz dönem babama rahat Kur'an okusun diye bir rahle almıştım, dedim. Babam, halen benim aldığım o rahlede Kur'an okur. Rahleden anladığımız, bildiğimiz bu savcı bey, dedim."
Ardından yine kah kah kah!
Bilmiyor ki makara adam, "Hiç duymadım" demekle, boyunlarındaki ipin, başkalarının elinde olduğunu itiraf etmiş oluyor!
YÖNETMEN, SENARİST, YAPIMCI ANLAMINI BİLMİYOR!
Ve bu açıklamayı, Gülen medyası, kendi gruplarının masumiyetlerinin delili zannedip, haber diye yayınlıyorlar..
Hâlâ uyanmadılar..
Yönetmenin bilmediği. Yapımcının bilmediği.. Senaristin bilmediği kavramlarla bir dizi çekiliyorsa..
Bunun gülünecek bir yanı yok..
"Tahşiye nedir" yönetmen bilmiyor. Yapımcı bilmiyor, senarist bilmiyor..
O zaman kim biliyor?
YÖNETMEN BİLMİYOR PENSİLVANYA BİLİYOR!
Pensilvanya'daki zat biliyor..
Hidayet Karaca biliyor..
Ekrem Dumanlı biliyor.
Bunun neyine gülüyorsunuz siz?
"Biz ne halt yedik. Nasıl suçüstü olmuşuz, nasıl kurtulacağız şimdi" diye ağlayacağınıza..
•
Ardından, işin gazete boyutundaki ayağına geçiliyor.
Savcı, Ahmet Şahin hocaya soruyor: "Tek Türkiye dizisini izledin mi, rahle nedir?"
Zaman başlık atıyor: "Savcıdan komik sorular!"
Be saf Zamancı kardeşlerim benim.
Savcı anlamaya çalışıyor..
Ahmet Şahin hoca, bu yaşında dizikolik mi olmuş?
Dizide görmüş de mi yazmış, "tahşiye"yi?..
Şahin hoca, diziyi seyretmediğini söylüyor..
Tekrar soruyor savcı, "Fetullah Gülen ile ilgili haberleri takip eder misiniz?", "Fetullah Gülen'in İrtica Paranoyası konuşmasını dinlediniz mi?" Cevap veriyor Ahmet Şahin hoca: "Kendisinden talimat almam söz konusu değil. Bahsi geçen sohbeti dinlemedim."
Bahsi geçen sohbeti dinlemediğine göre, Ahmet Şahin hoca, "o köşe yazısı"nı nasıl yazmış?
Müneccim mi bu adam?
İşte bu noktada, şu soru akla geliyor:
Ya Ahmet Şahin imzası ile yayınlanan yazı, kendisine ait değil..
Gülen'in o sohbetini dinlemedim dediğine göre, bu ihtimal kuvvetli.
Ya da, başka başka işler var işin içinde..
Dizi seyretmeyen, sohbetleri dinlemeyen bir kişi, Pensilvanya'daki zatın işaret ettiği konuyu yazıyorsa, birisi kendisine öneride (biz öneri diyelim de, siz onu artık anlayın) bulunmuş olmalı değil mi?..
TAHŞİYECİLER KUMPASINDA PARMAK İZİ BIRAKTILAR
Gülenciler için benim teşhisim şu:
Yeri geliyor, çok profesyoneller..
Yeri geliyor, çok acemiler..
"Tahşiye" konusu da, acemiliklerine denk gelmiş olmalı..
Verdikleri haberler, tel tel dökülüyor.
Kendi suçlarını itiraf ediyorlar..
Adamları "Kah kah kah" gülüyor ama..
Eminim, aldığı cevapları okudukça, şu an savcı da aynı kahkahayı atıyordur!