Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) 2015 genel seçimlerine sayılı günler kala seçim barajının kaldırılmasına yönelik hamlesi, hukuk skandalı olarak değerlendirildi.
ANAR Araştırma Şirketi Genel Müdürü İbrahim Uslu, AYM Başkanı Haşim Kılıç'ın seçim barajının kaldırılmasıyla ilgili raportörlerin çalışmalarının bittiği ve Yüksek Mahkeme'nin kararını 2-3 hafta içinde vereceği yönündeki açıklamalarını eleştirdi.
Uslu, "AYM'nin 1995 yılında seçim barajının Anayasa'ya uygun olduğu yönünde aldığı kararı varken ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 30 Ocak 2007'de 'Seçim barajı konması insan hakları ihlali anlamına gelmez' şeklinde kararı varken, bu dosyayı bugün tekrardan kabul etmesi başlı başına bir hukuk skandalıdır" dedi.
HUKUKİ BİR SÜREÇ DEĞİLDİR
AYM' nin seçim barajıyla ilgili 20 yıl önce verdiği bir kararı bugün tekzip ettiğini belirten Uslu, "Yasa aynı yasa, mahkeme aynı mahkeme. Bu da bu hamlenin hukuki bir süreç olmadığını gösteriyor" ifadelerini kullandı.
Uslu, AYM Başkanı Haşim Kılıç'ın seçim barajıyla ilgili yaptığı açıklamanın muhalif partiler tarafından büyük bir coşkuyla karşılandığını hatırlatarak, "Birçok küçük partinin meclise gireceğini ve milletvekili çıkaracağını hesap ediyorlar. Hatta diğer partilere gidecek milletvekillerinin de AK Parti'den gideceğini düşünüyorlar. Bu varsayım yanlıştır" dedi. Uslu, "Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kullanılan D'Hondt sistemi, küçük partilerin seçim bölgelerinde milletvekili çıkarmasına izin vermiyor. Burada ancak çok sayıda milletvekilinin olduğu birkaç büyük il için küçük partiler sevinebilirler. Bir partinin yüzde 40-50 oy olduğu bir ilde küçük partilerin aldığı yüzde 1 oyla milletvekili çıkarmaları zaten olanaksız" ifadelerini kullandı.
HALK SEÇİME MÜDAHALEYE GEREKEN TEPKİYİ YİNE GÖSTERECEKTİR
"Seçim barajları iptal bile olsa bunun sonuçlara pek etki etmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü 5-10 milletvekilinin bir partiden diğer partilere kayması şu an ki dengeler içerisinde siyasal sonuç doğuracak bir şey değildir" diyen Uslu, "Seçimlere yapılmak istenen müdahalelere bugüne kadar seçmen çok sert tepki gösterdi. Bunu 2002'den beri yapılmış tüm seçimlerde gördük. AYM'nin 2015 seçimlerine seçim barajlarını kaldırmak suretiyle müdahale etmesi durumunda, seçmenin bugüne kadar olduğu gibi yine sert bir reaksiyon vereceğini ve muhalefetin umduğunu bulamayacağını düşünüyorum" dedi.
AİHM 'HAK İHLALİ YOK' DEMİŞTİ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye'de uygulanan yüzde 10'luk seçim barajına ilişkin 2006'da açılan davada, "insan hakları ihlalinde bulunulmadığı" yönünde karar almıştı.
Mahkemenin temyiz niteliğindeki Büyük Dairesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) özgür seçimlerle ilgili ek protokolünün 3. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edilmediğine hükmetmiş ve kararı 4'e karşı 13 oyla almıştı.
AİHM, 30 Ocak 2007 tarihinde aldığı kararda, söz konusu seçim barajının insan hakları ihlali olmadığı görüşüne varmıştı. Bu kararın ardından davacılar, konunun Büyük Dairede görüşülmesini talep etmişti.
Mahkemenin 21 Aralık 2007 tarihinde davayla ilgili ikinci duruşmasında Türk hükümetinin avukatı, "seçim barajının siyasi istikrar için gerekli olduğunu", davacıların avukatı ise "barajın, çoğulcu demokrasi açısından temsil ve meşruiyet sorunu yarattığını" savunmuştu.
DEHAP'LILARIN BAŞVURUSU İNCELEMEYE ALINMIŞTI
Daha sonra kapatılan DEHAP'ın üyeleri Resul Sadak ve Mehmet Yumak, 2003 yılında AİHM'e yaptıkları başvuruda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) özgür seçimlerle ilgili ek protokolünün 3. maddesini gerekçe göstererek, yüzde 10'luk seçim barajının seçmenlerin kendilerini özgürce ifade edebilme haklarına engel teşkil ettiği görüşünü savunmuşlardı.
Türkiye'de 3 Kasım 2002 tarihinde düzenlenen genel seçimlerde Şırnak'tan aday olan Sadak ve Yumak, partilerinin kentte yüzde 45,95 oranında oy almasına rağmen milletvekilli seçilemediklerine işaret etmişlerdi.
AİHM, 26 Mart 2006 tarihinde, başvurunun kısmen incelenmeye alınmasını kabul etmişti.
Mahkemenin ilgili dairesi, 30 Ocak tarihinde aldığı kararda, Türkiye'de uygulanan yüzde 10'luk seçim barajına karşı açılan davada insan hakları ihlalinde bulunulmadığı görüşüne varmıştı.
AİHM'nin gerekçeli kararında, "Türkiye'de özellikle 1970'li yıllardaki istikrarsızlığın göz önünde tutulduğu" ifade edilerek, bu barajın TBMM'nin "aşırı şekilde bölünmesi ve işlevsiz hale gelmesini" önlemeye yönelik olduğu belirtilmişti.
KUZU: KİMSE VİTRİNE VE TRİBÜNLERE OYNAMASIN
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, seçim barajıyla ilgili tartışmalara ilişkin, "Bir Anayasa Mahkemesi başkanının böyle bir yolun hazır olduğunu, 'yüzde 10'luk barajı kaldıracağız, 2015 seçimlerinde uygulanacak' gibi böylesine akılları donduran, hakikaten vicdanları karartan açıklamasını yok sayıyorum" dedi. Kuzu, "Hiç kimse vitrinlere oynamasın. Hiç kimse tribünlere oynamasın, kendi konumunu güçlendirmek için bu tür yollara gitmesin. Herkes yasalara anayasaya bağlı olarak kararını versin. Bu Anayasa Mahkemesi'ni 'kalsın mı gitsin mi noktasına getirir', tartışmaya sebep olur. Bu kadar net ve bu kadar sert konuşuyorum" dedi.
"KANUNDA YER ALAN BİR KONU BİREYSEL BAŞVURUYA KONU OLAMAZ"
Kuzu, kanunda yer alan bir konunun bireysel başvuruya konu olamayacağını da ifade ederek, "Çok net yani açık. 45. maddenin 3. bendi bu söylediğim. Önlerinde var, bunu bal gibi de biliyorlar. Bu talep daha geldiği gibi ret olmalıydı. Geldiği gibi 'senin konu bakımından bu talebin kanuna, anayasaya aykırıdır bakamayız' denmesi lazım. " dedi. Kuzu, "Daha önce 1995 yılında Anayasa Mahkemesi'nin, Haşim beyin imzası olan bir karar var elimizde. 'Yüzde 10'luk barajın anayasaya aykırı olmadığını istikrar bakımından gerekli olduğunu' söylüyor" diye konuştu.
'AYM HUKUKİ KARAR ALMALI'
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) seçim barajı ile ilgili bireysel başvuruyu değerlendirirken, "AYM'nin alacağı kararın hukuk zemininde olmasını temenni ediyorum" dedi.
Bostancı, "AYM, 'hak ihlali var' derse Türkiye seçime barajsız mı gidecek?" sorusuna, olasılıklar üzerinde konuşmayacağını ifade etti. "AYM Başkanı'nın seçimlere bir yıldan az kala konuyu gündeme taşımasına nasıl bakıyorsunuz? Hukuken AYM'nin bireysel başvuru yoluyla norm denetimi hakkı var mı?" sorusuna Bostancı, "Niyetleri sorgulamak istemem. Çünkü niyetler alanı spekülasyonlar alanıdır. AYM'nin açıklaması, kendisine hukuk müracaatın olduğu, bir hak ihlali iddiasının bulunduğu ve bu çerçevede değerlendirme yapacaklarıdır. Ben, somut açıklamaya bakmak ve bunu esas almak durumundayım. AYM'nin de gerekli dikkati ve titizliği göstermesini beklerim" karşılığını verdi.
Kaynak: Yeni Akit