Partisinden ayrıldıktan sonra Anadolu Partisi'ni kuran eski CHP'li Emine Ülker Tarhan önemli açıklamalar yaparak "CHP'nin bölünmesi söz konusu ise bunun sorumlusu kim herkes biliyor, hangi kararlar, hangi dışlayıcı tutumlar, hangi disiplin tehditleri, hangi çifte standartlar, hangi hesap hataları... Bir hesap uzmanı bu kadar hesap hatası yapar mı? Yaptı işte" - "MİT'in iktidarın silahı gibi kullanılıp, diğer partileri izlemesi elbette kabul edilemez. Buna çok sert ve somut bir karşılık vermek, kuşkusuz gereklidir. Ancak açıklamanın ikinci kısmını sorunlu buluyorum. Özellikle de bazı milletvekilleri üzerinden bir ayrıştırmaya girerek bir konsolidasyon sağlama çabası bana çok tanıdık geliyor" dedi.
Anadolu Partisi Kurucu Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan, "Partinin bölünmesi söz konusu ise bunun sorumlusu kim herkes biliyor, hangi kararlar, hangi dışlayıcı tutumlar, hangi disiplin tehditleri, hangi çifte standartlar, hangi hesap hataları... Bir hesap uzmanı bu kadar hesap hatası yapar mı? Yaptı işte" dedi.
Tarhan, CHP'den istifa süreci, Anadolu Partisi'ni neden kurduğu, hedefleri ve güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"CHP'yi böldüğü" yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine Tarhan, "Halk nezdinde CHP'yi bölecek kadar etkiliysem, CHP bunu yeni mi fark etti? Yok eğer hiçbir etkim yoksa, neden bu sorular bana yöneltiliyor? CHP iktidara yürüyordu da partiden ayrılmam sonucu yolu mu tıkandı?" dedi.
"CHP'nin yönetiminden bir kişi gösteremezsiniz ki 2015 seçimlerinde CHP'nin iktidar olacağına inansın" ifadesini kullanan Tarhan, şöyle devam etti:
"Partinin bölünmesi söz konusu ise bunun sorumlusu kim herkes biliyor, hangi kararlar, hangi dışlayıcı tutumlar, hangi disiplin tehditleri, hangi çifte standartlar, hangi hesap hataları... Bir hesap uzmanı bu kadar hesap hatası yapar mı? Yaptı işte. Türkiye olağanüstü bir dönemden geçerken, AKP Anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşmak için var gücüyle çalışıp, Cumhuriyet ile hesaplaşmaya kalkışırken, bunu önemsemeyen bir parti, kendi içinde bütünlüğü sağlama becerisini gösteremeyip, 'beni bölüyorlar' diye çığlık atıyorsa, bunda bir terslik var demektir. Gücünüzü iktidara göstermelisiniz. Yoksa parti içi koltuk kapma yarışları, başarısızlık bekleyip, pusuya yatan kurmaylar derken sürekli metastaz yapan kanser hücrelerine dönersiniz. CHP'nin içinde her şey, ama her şey AKP'nin isteği doğrultusunda dizayn edilecek, buna itiraz ettiğiniz zaman da 'partiyi bölme' diye suçlanacaksınız. Bu kabul edilemez."
Türkiye'nin evrildiğini, muhalefetin yine kaybedeceği belli olan bir seçim ortamına girdiğini savunan Tarhan, "Oysa yeni bir partinin Meclise girmesi halinde AKP iktidardan düşebilir. Meclis aritmetiği tamamen değişir" iddiasında bulundu.
"CHP'den başka istifalar olabilir mi?" sorusuna "Onu CHP yöneticilerine sorun, ben bilemem" yanıtını veren Tarhan, "Genel seçimlerde başarısız olunması durumunda Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlıkta kalma şansı nedir?" yönündeki soruyu ise "Şu anda genel başkanlık için sıraya girmiş çok sayıda yönetici olduğu söyleniyor, ama ben artık CHP'yi konuşmak istemiyorum" değerlendirmesinde bulundu.
-İstifasına CHP içindeki tepkiler-
İstifasına CHP içinden gelen tepkiler ile Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç'un "Ana gövdeden ayrılan başarılı olamaz" sözlerini de değerlendiren Tarhan, "Rahmetli ?Karaoğlan Ecevit nasıl üretimsizliğe, kronik muhalefet anlayışına dayanamamış, katlanamamış, sonuçta ana gövdeden ayrılmıştı, hatırlayın. Sonra bir halk hareketiyle iktidara yürümüş, Başbakan olmuştu, galiba bunu unutmuşlar. Ya da unutmak istiyorlar" dedi.
Kendilerinin kuruluşunun da benzer bir halk hareketi olduğunu yorumlayan Tarhan, CHP parti yönetiminin gücünü halktan alan her şeye parmak sallayıp, küçümsediğini savundu.
Kendisine yönelik CHP içinden "dünkü çocuk" eleştirilerine de yanıt veren Tarhan, "O sözleri söyleyenler, parti binalarında boş boş sohbet ederken, darbenin meclislerinde yer alırken, ben Anadolu'nun dört bir yanında ve tozlu yollarında binlerce insanla birlikteydim" açıklamasını yaptı.
Hem iki çocuğunu büyütüp hem de çalıştığını anlatan Tarhan, "siyasetle ilişkisinin, ceket iliklemekle başlamadığını" söyledi.
Küçük bir çocukken, babasının çalışmaktan şişmiş, yara olmuş ellerini iyileştirmeye çalışırken siyasetle tanıştığını belirten Tarhan, "Boş konuşmakta onlarla yarışamam, ancak çok çalışmaya ve halkını tanımaya gelince onlara öğreteceğim çok şey var. Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadele'yi başlattığında bu sözü söyleyenlere göre 38 yaşında bir 'dünkü çocuktu' öyle mi? Peki, ben böyle 'dünkü çocuk' olmayı tercih ederim" diye konuştu.
-Kılıçdaroğlu'nun MİT'le ilgili açıklaması-
Tarhan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun MİT'e yönelik iddiaları ve parti içindeki "ulusalcı" diye tabir edilenlere yönelik uyarısını da değerlendirdi.
"Geçen yıl MİT'in beni de izlediği ve hedef aldığına ilişkin belgeler bizzat kendisi tarafından basına duyurulmuştu" diyen Tarhan, şu görüşleri savundu:
"MİT'in iktidarın silahı gibi kullanılıp, diğer partileri izlemesi elbette kabul edilemez. Buna çok sert ve somut bir karşılık vermek, kuşkusuz gereklidir. Ancak açıklamanın ikinci kısmını sorunlu buluyorum. Özellikle de bazı milletvekilleri üzerinden bir ayrıştırmaya girerek bir konsolidasyon sağlama çabası bana çok tanıdık geliyor. Örneklerini sıkça gördüğümüz tipik AKP algı yönetimi… Bir taşla iki kuş vurma çabası, bulanık, kirli siyaset anlayışı, oysa yeni bir Erdoğan'a ihtiyaç yok ki... Rıza Türmen 'bizi karıştırmak için MİT'e ne hacet?' mealinde de bir cevap verdi zaten. bir cumhuriyet karşıtına cumhurbaşkanlığını hediye edenler yine yanlış yapıyorlar. Böyle muhalefeti hangi iktidar istemez ki? CHP'den niye ayrıldığımı hala soran olur mu dersiniz?"
-Batum'un YDK'ya sevki-
Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum'un kesin ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu'na (YDK) sevkine de değinen Tarhan, siyasette iki tür yönetici olduğunu anlattı.
Tarhan, "Kimileri parti içi sorunları olgunlukla ve lider kimliğiyle çözer, her bir farklı düşüncenin değerli olduğunu hissettirip, barışı egemen kılmayı ve hedefe odaklanmayı tercih eder. Kimileri de kendi öz çocuklarını 'hastalıklı' olmakla suçlar, masalara yumruklar savurup, 'acımayacağım' tehditleriyle tasfiye de tasfiye diye tutturur. Sanki yüzde 50 oy alıyormuş, sanki birlik beraberliğe ihtiyacı yokmuş gibi" dedi.
Tarhan, partisinin siyasetteki hedeflerini de anlattı. Bu ülkenin yıpratılan tüm değerlerini onarmak için yola çıktıklarının altını çizen Tarhan, şunları söyledi:
"Özellikle de iktidarın hedefine koyduğu Cumhuriyet değerlerini, çağdaş ulus devleti, kadın erkek eşitliğini, emeğin kutsallığını ve doğayı yeniden hatırlatmak için. Bakın biz diyoruz ki adaleti, özgürlüğünü yitirmiş, ulusal hassasiyetleri çiğnenmiş, ekmeği elinden alınmış, madenlerde ölüme mahkum edilmiş, gözü gibi baktığı canım zeytin ağaçları kesilmiş, 12 yılın sonunda bir karanlığa mahkum bırakılmış milyonlara yakın hissediyoruz biz kendimizi. İktidar tarafından yaşamları, muhalefet tarafından umutları elinden alınmış herkestir Anadolu…Türkiye'nin kutuplarından sadece bir tarafı ile anılmak istemiyoruz. Ayrışarak küçülen bir Türkiye'de değil, birleşerek büyüyen bir Türkiye'de iktidar olmak temel hedefimiz."
-"Çözüm sürecine bakışları"-
Çözüm süreciyle ilgili açıklamalarda bulunan Emine Ülker Tarhan, silah bırakılmadan yürütülen bir sürecin sadece terör örgütünü güçlendireceğini söyledi.
İktidar partisinin muhatabını yanlış seçtiğini iddia eden Tarhan, "Sorunun terör örgütüyle değil, özgür iradeli siyasetçiler, STK'lar yani 'bizim sorunlarımız var' diyenlerin meşru temsilcileriyle birlikte çözülmesinin yolları zorlanmalıdır" dedi.
-Alevilerin talepleri ve kadınlara yönelik projeleri-
Alevilerin taleplerine de vurgu yapan Tarhan, "Aleviler 'cemevleri ibadethane olsun', 'zorunlu din dersi olmasın' diyorsa, aksine zorlayamazsınız. İnancın kaynağı rızadır. Devlet bu taleplere ihtiyaca göre kulak vermeli bir an önce çözüm bulmalıdır. Bu sorun, çoğulcu demokratik anlayışla çok basit birkaç adım atılarak çözülebilir" değerlendirmesini yaptı.
Parti yönetiminde ve her kurulda kadınların erkekler kadar ağırlığının olacağını bildiren Tarhan, kadının bürokrasi, sivil toplum, yargı ve üretime aktif katılmasını istediklerini söyledi.
Kurucu genel başkanlığını yaptığı partilerinin 30 Kasım'da kongreye gideceğini bildiren Tarhan, yüzde 10'luk seçim barajı sorunlarının olmadığını da ileri sürdü.