Altınlı, 2001'deki krizden haberdar edildiklerini ve birikimlerini dolara çevirmelerinin tavsiye edildiğini anlattı. 12 yıl Emniyet İstihbarat'ta çalışan, 1998-2003 arasında aralarına sızdığı paralel yapının bir mensubu gibi hareket eden istihbaratçı Hulusi Cemil Altınlı, 2005'te bir soruşturma ile meslekten atıldı ve cezaevine girdi. Altınlı, 2010'da Hanefi Avcı'nın paralel yapıyla ilgili suç duyurusunda 'gizli tanık' olarak gösterildi. Kimliği açık şekilde ifadesi alınan ve deşifre olan Altınlı, buna rağmen 2010'da paralel yapıyla ilgili tüm bildiklerini yer, tarih ve isim vererek anlattı. Ancak Avcı'nın dilekçesi takipsizlikle sonuçlandı. 17 Aralık'tan sonra Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatıyla Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi, Altınlı'nın bir kez daha ifadesini aldı. Altınlı, 4 yıl arayla verdiği her iki ifadesinde de paralel yapının nasıl kumpas kurduğunu ayrıntılarıyla açıkladı.
GİZLİ TANIK OLDU DEŞİRE EDİLDİ
Avcı, 2010'da verdiği dilekçesinde devlete ait tüm arşiv ve bilgilerin dışarı çıkarılarak cemaat menfaatleri için kullanıldığını açıklamış, cemaat içerisindeki bir grubun kendisine gönderdiği 9 sayfa belge ve 5 eki savcıya vermişti. Avcı, Emniyet İstihbrat Dairesi'nde görevli polis memuru Hulusi Cemil Altınlı'nun "gizli tanık" sıfatıyla ifadesinin alınması istedi. Ancak söz konusu polisin ifadesi Altınlı, 2010'da ifadesinde İstihbarat Şube'de "cemate yakın" profil sergileyerek cemaat içine nasıl sızdığını savcıya anlattı.
ARKADAŞIMIZI ŞUBEDEN ATTIK
Namazlarını açıktan kıldığını söyleyen Altınlı, şunları anlattı: "Ancak cemaatteki polisler gizli kılmam yönünde uyardı. Ev sohbetlerinde talimatlar bize iletiliyordu. Genelde uyanık olmamız, kendimizi deşifre etmememiz yönündeydi. 2001'de gelen talimatta ekonomik kriz olacağını ve tüm birikimimizi dolara çevirmemiz istendi. İstihbarat Şube'de görevli diğer polis memurlarını ve amirlerini 'bu solcu, bu ülkücü, bu laik' gibi değerlendirip takip ediyorduk. İstihbarat içinde istihbarat yapıyorduk. Aynı şubede çalıştığımız başkomiser M.T. cemaate karşı olduğu için, komiser E.A. ülkücü ve cemaat karşıtı olduğu için şube müdürü C.C.'nın talimatıyla haklarında isimsiz şikayet dilekçesi yazdık ve şubeden atılmalarını sağladık."
PARALEL YAPININ SIRLARINI TEK TEK ANLATTI
Polis memuru Altınlı, 2003'te Edirne'deki bir soruşturmada evinde bir şüpheliye ait tabanca bulunduğu için tutuklandı ve 8 ay cezaevinde kaldı, ardından meslekten atıldı. Altınlı, kendisine komplo kurulduğunu iddia etti.
ÖĞRETMEN İSTİHBARATÇI
"Bazı cemaat mensubu polis arkadaşlar İslami yönden benden daha liyakatli olmasına rağmen düzenli para vermedikleri için, ben düzenli ödeme yaptığım için ders imamlığı seviyesine getirdiler. Batman'daki cemaat imamı o dönemde E. Meslek Lisesi'nde öğretmen olan Muhsin kod ismini kullanan gerçek ismi M.'dir. 2000'li yılların başında Emniyet İstihbarat'ta cemaatçi ve ülkücü ayrımı fazla oldu. 2003'te Trakya'da güçlü olmadığımız için Edirne'yi yazmamama rağmen tayinim gerçekleşti. Personelden sorumlu müdür M.E. İstihbarat'ta çalışan amir ve memurların tayinlerini paralel yapının isteği doğrultusunda gerçekleştirirdi. Tayinim bu şekilde gerçekleşti. Edirne T. Meslek Lisesi'nde din dersi öğretmeni Murat adlı şahıs benimle irtibata geçerek cemaat adına benden sorumlu olduğunu istihbarat şube müdürlüğü içerisindeki imamlık görevinin kendisine verildiğini söyledi."
ADINI ZARFTA VERDİM
Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, 2010'da yaptığı suç duyurusuyla ilgili Yeni Şafak'a konuşan Avcı, "Malesef bu açık ifadeye, şahitliğe rağmen savcılar takipsizlik kararı verdiler, bu ifadede adı geçen cemaat mensubu olduğu belirtilen kişilerin ifadesi bile alınmadı, müfettişler soruşturmadı çoğu terfi ederek yüksek rütbelere atandılar. Altınlı'nın ismini de kapalı zarfta ve gizli tanık olarak dinlenilmesi gereken kişi olarak vermiştim, ancak ifadesi açık şekilde alınarak deşifre edildi" dedi.