Bir televizyon programına konuk olarak katılan AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı Hüseyin Çelik, Kobani olayları bahane edilerek çıkartılan 6-7 ekim olaylarını değerlendirdi.
İşte Hüseyin Çelik'in dün akşam katıldığı televizyon programındaki açıklamalarından bazı satırbaşları:
"AK PARTİ BENİM EVİM"
"Ben böyle bir şey söylemediğime göre başkası nasıl böyle bir şey söyler ben anlamıyorum. Bazı gazetelerde bu tür haberler çıktı. Bunlar temennilerini yazdılar. AK Parti içinde bir çatlak fitne oluşturur muyuz amacındalar, bu tür söylentiler tamamen asılsız. Burası benim evim. Partinin iskelesini kuran isimlerden biriyim. Bir insan bir partide kıyamete kadar aynı görevi yapacak diye bir kural yoktur. Neresi icap ederse orada olacağız. Böyle bir dedikodu için savunma yapmayı da abes buluyorum."
"ÇÖZÜM SÜRECİ MEMLEKETİN OLMAZSA OLMAZIDIR"
Sunucunun AK Parti'de çözüm sürecine itiraz edenler var mı? sorusu üzerine Bakan Çelik, "Ben de dahil olmak üzere bazı arkadaşların çözüm sürecinin uygulanması esnasındaki bazı hassasiyetlerle ilgili bazı kaygıları olabilir. Bunlar Afyon'da dile getirdi. Eğer PKK yol kesip kimlik araması yapıyorsa, şantiye basıyorsa, küçük çocukları dağa götürüyorsa, kendi çapında mahkeme kuruyorsa seçimler yönlendirecek tehditler varsa bunu AK Partili vekilin de sorgulama hakkı var benimde var sizin de var. Madem ki çözüm süreci var bu süreç PKK'nın güçleneceği bir enstürman haline getirilemez. Çözüm süreci hakkındaki Demokratik Açılım kitabı ben yazım. Bu sürece ben yada başka bir arkadaşım buna karşı olabilir mi? Çözüm süreci bu memleketin olmazsa olmaz bir şeyidir. Kan akmaması lazım, çocuklarımızın ölmemesi lazım, analarının gözyaşlarının dinmesi lazım. Doksanlı yıllarda derin devletin yaptığını şimdi PKK yapıyor. Çözüm sürecinde birinci madde parmaklar tetikten çekilecekti. İkincisi silahlı militanların ülkeyi terk etmesi gerekiyordu. Ama terk etmediler. Etmedilerse burada bir yanlış var. Bunu sorgulamak herkesin hakkıdır."
"BİR KÜRT OLARAK BU GÖRÜNTÜLERDEN UTANDIM"
Hüseyin Çelik çözüm sürecinin devam ettiği sırada 6-7Ekim tarihlerinde çıkan olayı değerlendirerek HDP'nin biz şiddet olmasını istemedik yönünde bir açıklamlarına tepki göstererek şu açıklamayı yaptı; "Çözüm süreci var Bingöl'de emniyet müdürüne suikast düzenlendi, Yüksekova'da üç asker sokak ortasında şehit edildi, Diyarbakır'da asker bir astsubay şehit edildi. Eğer siz bu konuda samimiyseniz bunlar olmaz. Yapılanlar kabul edilemez. 6-7 Ekim tarihlerinde 13 -14 ilde HDP halkı sokağa döktü. Baraj kapaklarını kontrolsüz şekilde açarsanız bu su niye tahribat yapıyor deme hakkına sahip değilsiniz. Bunu derseniz size gülerler, samimi olmadığınız ortaya çıkar. Kobani söylemleriyle insanlara gaz verip sokağa çekiyorsunuz. Hükümet Kobani'de Kürtlerin ölmesini istiyor diye bir izlenim vereceksiniz ondan sonra da diyeceksiniz ki bunlar şiddete yöneldi bankları yağmalayacaklar, bankaları yağmalayacak diyeceksiniz. Şimdi şunu söyleyeyim bir Kürt olarak bu görüntülerden utandım. Bütün dünyaya Kürtleri yakan, yıkan tahrip eden, öldüren bir kitle olarak göstermeye kimin ne hakkı var? HDP'nin böyle bir hakkı var mı? Böyle bir hakkı yok. İnsanları öldüreceksiniz üstünden araba ile geçeceksiniz bu vahşeti yeryüzünde kime izah edeceksiniz."