Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bugün bir bayram günüdür. Sadece Musul'dan gelen ve onların aileleri için değil, Hakkari'den Edirne'ye, Artvin'den Muğla'ya bugün bütün bir milletimiz için bayram günüdür" dedi.
Terör örgütü IŞİD tarafından rehin alınan Musul Başkonsolosu ile beraberindeki 45 Türk vatandaşı, 101 gün sonra bu sabah serbest kaldı. Bunun üzerine Başbakan Ahmet Davutoğlu, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'deki programını yarıda keserek Şanlıurfa'ya geldi. Rehinelerle birlikte Ankara'ya gelen Davutoğlu, Esenboğa Havalimanı'nda uçaktan MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile birlikte indi. Serbest kalan Türkler uçağın kapısında göründüğünde ise yakınları sevinç çığlıkları içerisinde sevdiklerine koştu.
Esenboğa Havalimanı'nda Başbakanlık otobüsünün üzerine kurulan kürsüden gazetecilere açıklama yapan Başbakan Davutoğlu, "Değerli vatandaşlarımız hepinizi saygıyla, muhabbetle, şükür ile selamlıyorum. Allah'a hamd olsun. Hepinizi şükür ile selamlıyorum. Bugün bir bayram günüdür. Sadece Musul'dan gelen ve onların aileleri için değil, Hakkari'den Edirne'ye, Artvin'den Muğla'ya bugün bütün bir milletimiz için bayram günüdür. Üç ayı aşkın bir zamandır, gece ve gündüz onları hayal ettik. Rüyalarımıza girdiler. Gözümüzün önünden hiç gitmediler, hep onlarla düşündük, onlarla uyuduk, onlarla kalktık. Çocuklarımızı okşadığımızda, Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte onları düşündük. Torunlarımızı okşadığımızı buradaki Deniz'i, Ela'yı düşündük. Hep bir aile ile tek yürek ile dualar ettik. Şimdi bayram zamanı, şimdi şükür zamanı. Ben her şeyden önce Sayın Başkonsolosumuza ve bütün ekibine teşekkür ediyorum. Öztürk kardeşim ve bütün ekibi vakur ve metin bir şekilde beklediler, baş eğmediler, dimdik durdular. Neyi temsil ettiklerinin bilinciyle hep devletlerine ve her an arkalarında olan milletlerine inandılar. Bugün aramızdalar, bugün o onurlu, o sabırla bekleyişin hasretle buluşmayla noktalandığı gün. Hepsine teşekkür ediyorum, hepsini bağrıma basıyorum, alınlarından öpüyorum, kucaklıyorum" şeklinde konuştu.
"GÜVENİN DEDİK BİZE GÜVENDİLER"
Davutoğlu, "Ümitlerini yitirmedikleri için onların ailelerine, eşlerine, çocuklarına, babalarına, amcalarına, teyzelerine teşekkür ediyorum. O aileler ki bu kadar zor zamanda hiç karamsarlığa kapılmadılar. Bazılarını bizzat ben aradım, bazılarını arkadaşlarımız aradı. Söylediğimiz tek şey şuydu, 'Ne olur sabredin, provokasyonlara gelmeyin. Yapacağınız açıklamaların her birinin bir sonucu olduğunu görün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne güvenin dedik', güvendiler. Onlar biliyorlardır ki yurt dışında bu al bayrağı dalgalandıranların bir bedeli olur. Bundan hoşlanmayanlar, Türkiye'ye dönük olarak hesabı olanlar bazen bazı çalışmaların içine girerler. Ama onlar biliyorlardı ki, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve o devletin sahibi aziz milletimiz onları hiçbir zaman yalnız bırakmayacaklardı. Bu zaman zarfında ailelerimizi provoke etmek için çok çalışan oldu. Yüreğimize taş bastık aziz kardeşlerim" dedi.
"ŞİMDİ KONUŞMA VAKTİ"
Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Dediler ki bunlar seçim malzemesi olarak kullanılacak, dediler ki bunlar cumhurbaşkanlığı seçimi ve sonrasındaki bazı süreçleri için değerlendirecek. Gizli bir işbirliği var dediler. Ama şu manzara ve bugün bu kardeşlerimizin aileleriyle kavuşması esnasındaki manzara, sizlerin oluşturduğu bu güzel manzara, dünyaya ve provokatörlere gösterdi ki, bu devlet kendi vatandaşının bir tek saç telini bile dünyaya ve aleme değişmez. Onların bir tek saç teline zarar gelmesinden ise bütün makamları terk ederiz, bütün mevkilerden fedakarlık ederiz. Canımızdan dahi fedakarlık ederiz ki tek bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kılı bir incinmesin. Onlar bu bilince sahip değillerdi, onlar ailelerin acısını paylaşmaya hazır değillerdi. Onlar bu ailelerin acıları üzerinden siyasi operasyon yapmaya kalktılar. Şimdi konuşma vakti. Bu aziz millet acıyı da, kederi de, mutluluğu da paylaşmayı bilir. Ama acı ve keder üzerinden siyasi operasyon yapmaya kalkanların maskelerini indirir. Bugün maskeler inmiştir. Aziz milletimize teşekkür ediyorum. Öylesine aziz bir millet ki bu millet, emin olun ki bütün bu süre içinde hiçbir zaman mesajlarımız durmadı, tweetlerle değişik mesajlarla. Türkiye'nin her bir köşesinden, her bir kesiminden 'Merak etmeyin Sayın Başbakanımız' diye, hep şunu dediler 'Gece ve gündüz dua ediyoruz, inşallah sağ salim gelecek' dediler. Gece yarısı kalkıp bu kardeşlerimiz için secdeye kapananları biliyorum, onların alınlarından öpüyorum. Allah onlardan razı olsun."
"GECE GÜNDÜZ YÜREĞİMİZ AĞLADI"
Provokasyon yapanlara seslenen Davutoğlu, "Muhalefet yapmak adına, bu kardeşlerimizin canlarını tehlikeye atmak pahasına bizleri bazı açıklamalar yapmaya zorlayanları biliyorum. Onlara sesleniyorum. Gelin bari bugün bu sevinci paylaşın. Artık spekülasyonları bırakın. Bir kere de bu millet ne hissediyorsa onu hissedin. Bu milletle sevinin, bu milletle üzülün, bu milletle ağlayın. Onlara bu çağrıyı yapıyoruz. Çünkü biz 3 ayı aşkın sürede yaklaşık 100 gün, gece gündüz yüreğimiz ağladı. Bir an bile gözlerimizin önünden bu kardeşlerimizin görüntüleri gitmedi" ifadelerini kullandı.
"ÖZTÜRK BEY'İ BAŞBAKAN OLARAK BİR KEZ DAHA ALNINDAN ÖPÜYORUM"
"Ben Öztürk Bey'i alnından öperek Musul'a gönderen Dışişleri Bakanı olarak, şimdi de Başbakan olarak bir kez daha alnından öpüyorum" diyen Davutoğlu, "Bu milletin evlatları fedakarlık yapmak gerekirse kimseye sormazlar, emeklerini, terlerini ortaya koyarlar ve ne yapmak gerekiyorsa yaparlar. Bu aziz milletimizin desteğiyle gece gündüz bize bugünü yaşatmak için çalışanlara teşekkür ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum. Öztürk Bey'in hanımıyla görüştük. Onların çocuklarını kendi çocuklarımız gibi öptük. Onların kokusunda emin olunuz ki Musul'daki kardeşlerimizin kokusunu duyduk. İşte millet olmak budur" dedi.
Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Yine bütün güvenlik birimlerimize teşekkür ediyorum. Gece gündüz çalıştılar. Dışişleri camiasına teşekkür ediyorum. Bir yürek oldular. Ben o camiayı 5 sene idare etmek vesilesiyle burada bir kez daha onların vatan aşkına saygı duyuyor, selamlıyorum. Öztürk Bey hem Türkiye Cumhuriyeti'nin hem de Dışişleri camiasının onurunu temsil etti orada. Bütün Dışişleri camiasına teşekkür ediyorum. Yine özel hareket mensubu kardeşlerimizin üzerinden bütün emniyet mensuplarımıza teşekkür ediyorum. Onlar da kardeşlerinin, meslektaşlarının ailelerine öylesine yakından sahip çıktılar ki, bir aile olduğumuzu gösterdiler ve bugün gece saat, günlerdir süren çalışmalar sonrasında, 11.30 civarında bu kurtarma çalışması nihai aşamasına gelmişti. Emin olunuz ki aylardır bugünler için çalıştık. Son derece fedakar şekilde gayret sarf eden, MİT mensuplarına da teşekkür ediyorum ki onlar hakkında, başta Müsteşarımız olmak üzere, ne tür karanlık komplolar tertip edildiğini hepiniz biliyorsunuz."
"GÜVENLİK BİRİMLERİ, SİLAHLI KUVVETLER VE EMNİYET BİRLİKTE ÇALIŞTI"
"Güvenlik birimlerimiz, TSK'mız, emniyet teşkilatımız hep beraber çalıştılar" diye konuşan Davutoğlu, "Şimdi bu mutluluğu paylaşıyoruz. Öyle isimsiz kahramanlar var ki, bu yolda dün gece vatandaşlarımızı alıp getiren belki de yüzünü hiçbir zaman görmeyeceğiniz, tanımayacağınız öyle isimsiz kahramanlar var ki, o isimsiz kahramanları selamlıyorum. Allah onlardan razı olsun. Canlarını ortaya koyarak bu kardeşlerimizi vatanlarına kavuşturan isimsiz kahramanları selamlıyorum. Ve onlara diyorum ki sizler bu millet adına hareket ettiniz, bu millet adına hareket ettiğiniz için, her bir kardeşimin hukukunu koruyacağız. Bir gün 'Acaba buradan kara bir haber gelir mi?' diye siyasi hesap yapanların oyunlarını bozan bu kardeşlerimizin hepsini alınlarında öpüyorum, bağrıma basıyorum, alınlarından öpüyorum. Türkiye Cumhuriyeti büyük bir millettir, büyüklüğünü her zaman göstermiştir, şimdi de göstermektedir."
"VATAN TOPRAKLARINA 'HOŞ GELDİNİZ' DİYORUM'
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bugün Musul'daki 49 kardeşimiz, 3'ü yerel sözleşmeli memur, orada kaldılar. Buraya gelen 46 kardeşimiz de 75 milyonun her bir ferdinin gönlündeydi. Onlara vatan topraklarına hoş geldiniz diyorum" dedi.
Esenboğa Havalimanı'nda Başbakanlık otobüsünün üzerine kurulan kürsüden açıklama yapan Başbakan Davutoğlu, "Daha önce Lübnan'dan pilotlarımızı aldığımızda, Suriye'den gazeteci Bünyamin kardeşimizi aldığımızda ve onlar da kardeşimizi dünyanın her bir köşesinden vatanımıza sağ sağlim getirdiğimizde duyduğumuz hissi bir kez daha tekrar ediyorum. Bünyamin Türkiye sınırlarına yaklaştığında şunları demişti; 'Sayın Bakanım hep devletimize ve milletimize güvendim ama bazen acaba başka konular zihinleri meşgul ediyor mu diye sordum' dedi. Ben o zaman Bünyamin kardeşime şunu söyledim, 'Bünyamin kardeşim bizim için 1 kişi 75 milyon kişidir, 75 milyon kişi de 1 kişidir.' Bugün Musul'daki 49 kardeşimiz, 3'ü yerel sözleşmeli memur, orada kaldılar. Buraya gelen 46 kardeşimiz de 75 milyonun her bir ferdinin gönlündeydi. Onlara hoş geldiniz diyorum, vatan topraklarına hoş geldiniz diyorum. Bu süreçte sorumlu yayın yapan bütün gazetecilere teşekkür ediyorum. Sorumsuz yayın yapanları siz biliyorsunuz, onları da Allah'a havale diyorum. Ama sorumlu yayıncılık yapan, basiretle gelişmeleri takip eden basın mensuplarımıza teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
DAVUTOĞLU'NDAN ULUSLARARASI TOPLUMA MESAJ
Son mesajını uluslararası topluma gönderen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Biz ayrılığın ne olduğunu son 3 ay içerisinde derinden hissettik. Biz acaba yarın ya da bir saat sonra ne olacak diye kaygıyla beklemenin nasıl ızdıraplı süreç olduğunu 49 kardeşimizle derinden hissettik. 4 senedir Suriye, Irak ve Filistin'de yaşananlara sessiz kalanlara sesleniyorum. Biz güçlü bir devlet olarak bu kardeşlerimizi buraya getirdik ama ya vatanlarına, evlerine kavuşamayanlar, 1.5 milyona yakın Suriyeli mülteci kardeşimiz, dün Kobani'den giren kardeşlerimiz, daha önce Irak'tan, Suriye'den gelen Arap, Türk, Türkmen, Kürt, Yezidi, Hristiyan bütün bu dost ve kardeşlerimiz, onlara kim sahip çıkacak. Onlara sahip çıkmanın vaktidir, o yetimlere sahip çıkmanın vaktidir. Bizi bu kardeşlerimize sınırlarımızı açtığımız için tenkit edenlere sesleniyorum, nasıl bu 49 kardeşimizin canı bizim için azizse bilsinler ki Suriye'de ve Irak'ta yaşayan her bir kardeşimiz, hangi etnik, hangi mezhebi kökenden olursa olsun her birinin canı azizdir, her biri insandır. Anadolu topraklarına doğru sığınmaya gelen kim olursa 'Sen kimsin' diye sormayız, 'Dinin nedir' diye sormayız, 'Mezhebin nedir, etnik geçmişin nedir' diye sormayız, demeyiz. Bu Anadolu toprakları, ana kucağıdır, gelin deriz. Çünkü biz 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' diyen bir felsefeden geliyoruz. Şimdi uluslararası toplumun harekete geçme vaktidir. Yetimlere, eşini kaybeden o masun hanımlara, babasını kaybeden yetimlere, çocuklarını kaybeden anne babaya sahip çıkma vaktidir. Nasıl biz sahip çıkıyorsak dünyanın her bir yerinde onlara sahip çıkılması için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü biz biliriz ki mazlumlara sahip çıkanın duası kabul olur. Mazlumlara sahip çıkanın kendisi zor duruma düştüğünde ilahi bir tecelli ona yardım eder. Bundan sonra da her bir vatandaşımızı dünyanın neresinde olursa olsun koruma kudretini göstermeye devam edeceğiz, hem de dünyanın neresinde olursa olsun tek bir mazlumun gözyaşını silmek bize nasipse o gözyaşını silmek için bir an bile beklemeyeceğiz. Allah bu millete ve devlete öylesine bir merhamet ve şefkat versin ki bütün mazlumlara ve vatandaşlarımıza sahip çıkabilelim. Allah devletimize zeval vermesin, milletimizi aziz eylesin, bir daha bu aziz kardeşlerimize böyle ayrılıklar yaşatmasın. Allah'a emanet olun. Bayramınız kutlu olsun. Gelecek Kurban Bayramınız da hep beraber Türkiye'ye, tüm insanlığa, bütün İslam alemine hayırlı olsun."
Başbakan Davutoğlu'nun konuşması sırasında duygulu anlar yaşandı. 46 Türk vatandaşının yakınları sevinç çığlıkları içerisinde apronda "Türkiye seninle gurur duyuyor", "Ya Allah Bismillah Allah'u ekber" sloganları attı. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıklamaları sırasında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, AK Parti Genel Sekreteri Haluk İpek Avcı, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de yanında yer aldı.