AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik açıklamalarda bulundu...
İşte Çelik'in konuşması:
Dün malumunuz yine siyasi partilerin grup toplantıları vardı. Özellikle CHP Genel Başkanı dün yine malum tavrıyla, malum üslubuyla bazı açıklamalarda bulundu. Israrla şunun üzerine durdu; on maddede kimin Cumhurbaşkanı adayı olamayacağını açıkladı kendince.
KILIÇDAROĞLU CHP'LİLERE DE HAKSIZLIK VE HAKARET ETTİ
Ben bunların hepsini huzurlarınızda sıralayacak değilim. Mesela diyor ki; "hırsızdan Cumhurbaşkanı olmaz. Yalancıdan Cumhurbaşkanı adayı olmaz. Şaibeliden Cumhurbaşkanı adayı olmaz" ve bu devam ediyor. Tabi ilk yola çıktıklarında "siyasetçiden Cumhurbaşkanı adayı olmaz" diye başladılar. Çünkü siyasetçi olmamalı, siyaset o kadar kötü bir şey ki bu arkadaşların gözünde eğer siyaset bu kadar kötü bir şey ise, bu kadar kirli bir alansa doğrusunu isterseniz ben hayretler içerisindeyim. Kendisini, kendi yaptığı işi bu kadar küçük gören, bu kadar tezyif eden bir anlayışı ben anlamakta güçlük çekiyorum. O zaman sorarlar insanlara, ben açıkçası Sayın Kılıçdaroğlu'nun bir önceki hafta yaptığı, dün sürdürdüğü bu konuşlarını, bu beyanlarını bütün CHP'lilere bir haksızlık ve hakaret olarak değerlendiriyorum.
EN BÜYÜK SİYASİ MAKAM CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMIDIR
En büyük siyasi makam Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı makamıdır. Siyaset eğer toplumu ve devleti idare etme sanatı ise, eğer siyaset halkın mutluluğunu, refahını en üst düzeye çıkarmak için yapılması gereken her şey ise siz siyaseti nasıl bu kadar tezyif edebilirsiniz. En öncellikle CHP'li milletvekillerinin buna tepki göstermeleri gerekiyor.
Ve diyor ki; "Türkiye'de ve dünyada saygınlığı olmayan birinin Cumhurbaşkanı adayı olmaması lazım." Olamaz diyor. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bütün Türkiye'de ve bütün dünyada saygınlığı zaten tavan yapmış. Buna kim güler arkadaşlar.
KILIÇDAROĞLU'NUN CHP İÇİNDEKİ OY ORANI YÜZDE 20
CHP'lilerle röportaj yapılıyor,Sayın Kemal Kılıçdaroğlu CHP'ye oy veren kitleye yapılan anketlerde "Sayın Kılıçdaroğlu eğer Cumhurbaşkanı adayı olursa oy verir misiniz" sorusu sorulduğu zaman yüzde yirmi oy veriyor.
Kendi partiniz içinde bile eğer sizin saygınlığınız bu düzeyde ise siz Başbakan'ın yurt içindeki ve yurt dışındaki saygınlığından söz ediyorsunuz. Başbakan bugün dünyada artık bir dünya lideri olarak bilinmektedir.
MERKEL BİZZAT AYDIN DOĞAN'A DEMİŞTİR Kİ...
Bizzat Doğan Grubu'nun sahibi Aydın Doğan'a Sayın Merkel'in söylediği bir söz vardır. "Avrupa'da iki lider vardır; Tony Blair ve Recep Tayyip Erdoğan" demiştir. Böyleyken siz dünyada ve Türkiye'de saygınlığı olmayan insanlardan söz ediyorsunuz. Ortadoğu'nun sokaklarına gittiğiniz zaman, Avrupa'ya gittiğiniz zaman, Karayip'lere de gittiğiniz zaman sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu bir Allah'ın kulu tanımaz.
"BÜYÜK UZLAŞMA" DEMİŞLER
Bugün ilginç bir gelişme var. Beş siyasi partinin Genel Başkanı yan yana gelmiş, Çatı adayına destek adına bir bildiri yayınlamışlar ve bunun adına da 'büyük uzlaşma' demişler. Arkadaşlar, önce kendiniz büyük olmanız ki bir büyük uzlaşma yapmalısınız.
3+1+0+0=4 EDER
Buradaki arkadaşları yan yana sıraladığınız zaman şöyle belki değerlendirebilirsiniz; 3+1+0+0+0=4. Hepsi o kadar. İngilizce'de "next to nothing" diye bir kavram var. Hemen hemen hiçbir şey. Türkiye'de 70 küsur parti var biliyorsunuz. Bunları getirip yan yana koyun, bir bildiri yayınlayın, 60 parti uzlaştı da diyebilirsiniz.
Ben size daha ilginç bir örnek vereyim, bunu da sayın Kılıçdaroğlu grup konuşmasında "büyük uzlaşma ortaya koyduk" diyor. Türkiye'de bir uzlaşma kültürü olması gerektiğini söylüyor, bunu uzun boylu anlatıyor. Demokrasilerde uzlaşma kültürünün esas olduğunu söylüyor ve MHP ile yaptıkları uzlaşmadan söz ediyor.
AHMET NECDET SEZER'İ DE BÜYÜK UZLAŞMAYLA SEÇTİLER
Değerli arkadaşlar hatırlayın, sayın Ahmet Necdet Sezer seçildiği zaman ben de TBMM'de 21. Dönem Milletvekili idim. Mecliste grubu bulunan beş siyasi parti yan yana dizildi ve uzlaştılar. O zamanki büyüklük sırasına göre söyleyeyim size; DSP (merhum Ecevit), MHP (Bahçeli), ANAP (Mesut Yılmaz), DYP (Tansu Çiller) ve Fazilet Partisi (Recai Kutan) beşi bir araya geldi AYM'nin o zamanki başkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'i Cumhurbaşkanlığı'na aday gösterdi ve destekleyeceğini söylediler.
AHMET NECDET SEZER MOĞOL İSTİLASI KADAR ZARAR VERMİŞTİR TÜRKİYE'YE
Nitekim Sayın Ahmet Necdet Sezer birkaç tur sonucunda seçildi. Peki bu uzlaşmadan Türkiye için büyük bir talih mi çıktı, büyük bir baht mı çıktı? Türkiye'nin yurtiçinde ve yurtdışında itibarı mı büyüdü? Sayın Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanlığı Türkiye'ye en azından Moğol istilası kadar zarar vermiştir. Bu kadar net bir şey söylüyorum.
Sayın Kılıçdaroğlu'na buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum. Yine efendim "hırsız, yalancı vs." gibi laflarla bakın siz bir seçim atlattınız. 30 Mart'ta boyunuzun ölçüsünü aldınız ve sizin yaptığınız bu dezenformasyonun, bu karaçalmanın, bu kara propogandanın, bu küfretmenin, bu hakaret ifadelerinin halkta bir karşılığı olmadı. Siyasetçi nezih bir kullanacak. Siyasetçi karşıdakine hakaret etmeyecek. Siyasetçi saygı görmek istiyorsa, karşıdakine saygı gösterecek. İşin özü budur.
Sayın Başbakan'ın istifa etmesi grektiği ile ilgili olarak dün Sayın Kılıçdaroğlu'nun beyanları var. Yardımcılarının beyanları var. Bugün MHP ve HDP'nin açıklamaları var. Daha önce ben, belki üç ay önce sizinle yaptığım bir basın toplantısında dedim ki; Sayın Başbakan Cumhurbaşkanı adayı olursa, Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı sıfatlarıyla aday olacak. Şimdi şu Cumhurbaşkanılığı adayını bir tarafa bırakalım. Her genel seçim bir Başbakanlık seçimi midir değerli arkadaşlar? Erdoğan diyelim ki 2007 seçimlerinde başarılı olmasaydı, partisi mecliste gerekli çoğunluğu sağlamasaydı Başbakan olarak devam edebilir miydi? Her genel seçim bir Başbakanlık seçimidir. Başbakan, Başbakanlık seçimine, genel seçime gittiği zaman istifa ediyor mu? Bugüne kadar bunun bir örneği var mı? peki dünyada bunun bir örneği var mı? Hayır, o da yok.
Sayın Kılıçdaroğlu İstanbul'a Büyükşehir Belediye adayı oldu. "Ya ben milletvekiliyim, benim de dokunulmazlığım var, ben Kadir Topbaş'la eşit şartarda mücadele etmem için benim de dokunulmazlığımın olmaması lazım. Ben de milletvekililiğinden istifa edeyim" dedi mi? İstifa etti mi? Etmedi. Sayın Aziz Kocaoğlu İzmir'de "Binali Yıldırım buraya geldi aday oldu, ben de Belediye Başkanıyım. Dolayısıyla ben buradaki yürütme erkinin, icracı erkin başında olan birisiyim. Belediyenin bütün imkanları benim elimde. Dolayısıyla ben Belediye Başkanlığından istifa edeyim, ikimiz de vatandaş olarak girelim" dedi mi?
Bırakalım işte bunları. Kendi kendimizi kandırmayalım. Bugüne kadar dünyada da bunun bir örneği yoktur, Türkiye'de de bunun bir örneği yoktur. Sayın Başbakan'ın Başbakanlıktan istifa etmesi gerektiğine dair ne bir anayasa hükmü var, ne bir yasa hükmü var, ne de bir YSK kararı var.