Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, çıkarılan İş Sağılığı Güvenliği Yasası'nın, ILO sözleşmelerini kuşatan, bu sözleşmelerin ilerisinde olan düzenlemeleri içerdiğini bildirdi.
TBMM Genel Kurulu'nda, AK Parti, CHP, MHP ve HDP gruplarının, "Manisa'nın Soma ilçesinde, başta 13 Mayıs 2014 tarihinde olmak üzere meydana gelen maden kazalarının araştırılarak bu sektörde alınması gereken iş sağılığı ve iş güvenliği tedbirlerinin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması" açılmasına ilişkin önergeler birlikte ele alınıyor.
Hükümet adına söz alan Faruk Çelik, Soma'daki maden faciasının hemen ardından, bir sağlık sorunu nedeniyle olay yerinde olamadığını anımsattı.
Daha önce planlanmış ve tetkikinin yapılması gereken bir tedavi süreci ile ilgili olarak hastanede bulunduğunu belirten Çelik, şunları söyledi:
"Bu tedavi sürecinin üçüncü şahıslarla temasını engelleyen bir tablo arz etmesinden dolayı, Perşembe günü saat 12.00'ye kadar orada kalmam dolayısıyla yaşanan bazı spekülatif değerlendirmeler oldu. Benim birinci dakikadan itibaren bir açıklama yapmam doğru olurdu ama bu açıklama yaşanan hadisenin büyüklüğü karşısında dilimin, elimin varmadığı bir olaydı. Kişisel bir durumu böyle büyük bir facianın önüne çıkarma gibi bir talihsizliğe düşmek istemediğimden dolayı, bu açıklamanın gelmeyişi bazı spekülatif değerlendirmelere neden oldu. Ama çok şükür sağlığımız yerinde. Yapılan tetkikler olumlu neticelendi. Bu ve benzeri olaylarda hepimiz, sorumlu siyasetçiler olarak, olay anında orada olmanın bir kere sorumluluğu ile hareket edeceğimiz konusunda kimsenin endişesi olmasın."
Çelik, Bakanlığına bağlı ilgili birimlerin temsilcilerinin olay yerine hemen intikal ettiklerini vurguladı.
"MAGAZİN HABERLERİ KADAR İLGİ GÖSTERİLMEDİ"
Toplumun tamamına ilgilendiren iş sağlığı güvenliği ile ilgili çalışmaları anlatan Çelik, 30 Haziran 2012 tarihinde bu konuda ilk defa müstakil bir yasa çıkarıldığını anımsattı.
Yasanın önemli olduğunu ancak yasadaki düzenlemelere ilişkin farkındalık yaratmanın daha da önemli olduğunu ifade eden Çelik, bu nedenle konuyu gündemde tutabilmek için her ilde çalışma yaptıklarını söyledi.
Magazin haberlerine gösterilen ilginin, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili faaliyetlere gösterilmediğini belirten Çelik, "Bu yasa parlamentoya geldiği zaman bir ay içinde 7-8 haber olmuş. Ama bir müessif olay meydana geldi zaman yüzlerce haber bir gün içinde işleniyor" dedi.
"ILO SÖZLEŞMELERİNİ KUŞATIYOR"
Söz konusu yasanın bütün çalışanları kuşattığını, iş yerlerinde risk değerlendirme zorunluluğu ve acil durum planları getirdiğini ve bütün çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitiminden geçmesini zorunlu kıldığını anlatan Çelik, yasanın ayrıca "tehlikeli ve çok tehlikeli" iş yerlerinde mesleki eğitimi zorunlu hale getirdiğini ifade etti. Çelik, bu dönemde iş yeri hekimliği ve iş güvenliği uygulaması ile teknik gelişmelere uyum zorunluluğu da uygulamaya koyduklarını anımsattı.
ILO'nun, özellikle 176 sayılı sözleşmesinin Türkiye tarafından halen imzalanmamasına ilişkin eleştirilere yanıt veren Çelik, ILO'nun bazı sözleşmelerinin imzalandığını, diğer sözleşmeler için de ilgili kurumlardan görüşler alındığını, parlamentoya geleceğini bildirdi.
Çelik, çıkarılan İş Sağılığı Güvenliği Yasası'nın, ILO sözleşmelerini kuşatan, bu sözleşmelerin ilerisinde olan düzenlemeleri içerdiğini söyledi.
"TABLO VAHİM"
Maden ocaklarındaki teftiş çalışmalarına değinen Çelik, 2010 yılından itibaren özellikle madenlerle ilgili yeni bir teftiş politikasını hayata geçirdiklerini hatırlattı.
Çelik, şöyle devam etti:
"Yeraltı kömür madenlerinin her yıl iki kez programlı teftişini yapıyoruz. 160 maden ocağı var. Bunlar her yıl iki kez teftiş yapılıyor. Bunun yanında ihbar ve şikayet üzerine yapılan teftişler var.
Biz müfettişlere ne tür yetkiler vermişiz: Ocakta ikinci çıkış yolu yoksa, yani nefeslik yoksa, mekanik havalandırma yoksa, yedek enerji kaynağı yoksa, yeraltı makine ve teçhizat patlamaya karşı korunaklı değilse, tehlikeli gazları izleyen merkez yoksa, yedek havalandırma sistemi yoksa, kullanılan ekipman standartlara uygun değilse o işyerinde çalışmalar durdurulur, kapatılır.
Bu çerçevede 160 ocaktaki denetimlerde 2011 yılında 53, 2012 yılında 58, 2013 yıllında 54, 2014 yılında 7 maden işyeri kapatıldı. Ayrıca idari para cezasını gerektiren 1308 teftiş neticesi var elimizde.
Soma'daki ocakla ilgili 8 kez programlı teftiş yapmışız. Sekiz de şikayet olmuş. O şikayetler üzerine de teftişler gerçekleşmiş. Bulunan noksanlıklar giderilmiş. Teftişin bir amacı da bu. Yani yaptırım ocak başında gerçekleştirilmiş.
Tablo aslında vahim. Cezalardan, müeyyidelerden bahsediyoruz. Aslında bizim bu mevcut kömür çıkarma sistemimizin nasıl bir tablo arz ettiğini ortaya koyması açısından son derece önemli.
Teftiş anlık bir hadise. Olması gerekenler değerlendiriliyor ve rapor haline getiriliyor. Ama ocak canlı bir organizma. Burada bir saat sonra, bir gün sonra, bir ay sonra ne olacağını bilemiyorsunuz. Bunun için yasa, iş yerinde iş güvenliği uzmanı ve iş hekimini bulundurma zorunluluğunu getiriyor. Ayrıca bir maden mühendisi de teknik nezaretçi olarak orada bulunmak zorunda. Yani madende 24 saat boyunca gelişen olayları takip edip orada iş verene bildirecek uzman var, teknik nezaretçi var. Rapor defterleri var. Bunların hepsine savcılık el koymuş durumda. Kimin nereden ne ihmali var kimin ihmali yok, bunlar net bir şekilde ortaya çıkacak."
Çelik, madenlerde hayati tehlike arz eden konularda programlı teftişler yapıldığını, anlık gelişmelerin ya şikayetle tespit edildiğini ya da iş yerindeki uzman tarafından bildirildiğini söyledi.
"DENETİMLER DE DENETLENECEK"
Madenlerin geniş bir alana sahip olduğunu, bu nedenle yapısal sorunların bulunduğunun altını çizen Çelik, "Bizim maden alanlarının jeolojik yapısında sorunlar var. Biz üç kıtanın arasındayız. Bunun getirdiği maden açısından, rezervlerin kalitesi ve çalışma koşulları açısından bizim ciddi sıkıntılarımız var" dedi.
Çelik, 80 milyon ton kömür çıkarıldığını, 106 milyon ton kömüre ihtiyaç olduğunu, 990 megavatlık santrallerin kömürle beslendiğini, bütün bu süreçte can güvenliğinin sağlanması gerektiğini, bu nedenle kurulacak araştırma komisyonunun büyük önem arz ettiğini söyledi.
Araştırma komisyonundan önemli tespitler çıkacağını kaydeden Çelik, "Özellikle de bu konuyla ilgili. Teftiş kurulları, bu olayın nereden kaynaklandığının araştırmasını yapıyorlar. Ayrıca yapılan denetimlerin de denetlenmesi ile ilgili düğmeye bastık. O da ortaya çıkacak" dedi. Çelik, kimsenin haksız yere itibarsızlaştırılmaması gerektiğini işaret etti.
"TAŞERON, EMEĞİN SÖMÜRÜSÜ..."
Konuşmasında taşeron sistemi de eleştiren Çelik, "Tabii ki madencilik sisteminde rödovans uygulaması, sürenin kısa olması ve burada teknolojik yatırımların olmaması, taşeron denilen -açıkça ifade ediyorum- emeğin sömürüsü ve defalarca burada dile getirdiğimiz…Hükümet nezdinde de son aşamaya getirdiğimiz uygulamalar maalesef bu sistem içerisinde var" dedi.
Enerji ve madencilikle ilgili politikaların mutlaka masaya yatırılması gerektiğine işaret eden Çelik, kurulacak araştırma komisyonunun buna katkı sağlayacağını ifade etti.
Burada amacın, birlikte beklenen çözümleri üretebilmek olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Onun için 'Şu doğruyu söylüyor, şu eksik söylüyor' meselesi değil bu mesele. Bu mesele, birlikte çözülmesi gereken, enerji politikalarımız ile madenlerimizin mevcut fiziki durumları ve bu fiziki durumların neler, ne gibi sorunlar ortaya çıkardığı konusudur. Ben inanıyorum ki araştırma komisyonu neticesinde, bazılarının oraya varmadan, bazılarının ise o tespitlerin içerisinde yol gösterici olacağı inancı içerisindeyim. Hükümet bünyesinde Enerji Bakanlığımızın Maden Yasası'yla ilgili yeni bir çalışması var. Bizler de bu çerçevede, özellikle çalışma hayatıyla ilgili yaşanan sorunların ortadan kaldırılması konusunda, birlikte, üzerimize düşeni yapacağız diyorum. Gerçekten de bu konuda söylenmesi gereken çok husus var. Şunu söylüyorum: Çok üretim maalesef, güvenliği riske ediyor. Bunu da ifade ediyorum. Onun için, bu konuları, inşallah önümüzdeki dönem içerisinde sağlıklı bir noktaya taşıyacağız"