Siyasi haber ve röportajlar arasında dolaştığımızda, "yeni parti" tabirinin sıkça kullanıldığını görüyoruz.
Kimi, AK Parti'den kopan Ertuğrul Günay, Hakan Şükür, İdris Bal gibi isimlerin yeni bir parti kuracağından söz ediyor...
Kimi, en geç 2015 Haziranında yapılması gereken genel seçimler öncesinde AK Parti'nin bölüneceğini, içinden yeni bir partinin çıkacağını iddia ediyor.
Böyle bir "genel ihtimal" olabilir. Tabii ki her parti bölünebilir... Türkiye tarihinde birçok parti bölünmüş, içinden yeni partiler çıkmıştır. Hatta AK Parti bile neticede Milli Görüş çizgisinin bölünmesiyle meydana gelmedi mi?
Peki ya bugünkü AK Parti? Onun bölünmesi mümkün mü? Elbette mümkün ama bence Türkiye siyasetini yeniden şekillendirmek isteyen aktörlerin böyle bir amacı yok.
Tam tersine, o aktörler... AK Parti'nin halka hitap eden, sivil siyasetin meşruiyetini garanti altına alan, sağlam bir bütün olarak kalmasını arzuluyor.
"Parti bize kalsın"
Peki, hedefleri ne? Çok basit: Onlar Başbakan Erdoğan'ı istemiyor. Yaptıkları planın ana hatlarını şöyle özetlemem mümkün:
"1) Türkiye'ye ihtiyacımız var... 2) Ancak Erdoğan çıkarlarımıza engel oluşturuyor. 3) 68 yıldan beri çok partili rejimle yönetilen, ordunun siyasete müdahale etmesini istemeyenlerin çoğunluğu oluşturduğu bu ülkede, askeri darbe yaptırmak doğru olmaz. Çünkü artık ters tepebilir. 4) O halde Erdoğan'dan kurtulalım ama AK Parti'nin sağladığı meşruiyetten de yararlanalım."
Eğer bu analiz doğruysa... Söz konusu aktörler AK Parti'nin bir miktar zayıflamasını isteyebilir ama yok olmak üzere bölünmesine izin vermeyecektir.
Çünkü: 1) Muhalefet alternatif oluşturmuyor. 2) Parçalanmış bir siyasi yapıdan ne çıkacağı belli olmaz.
Buna karşılık Erdoğan'ın yerine... AK Parti örgütünün ve seçmeninin benimseyeceği ama aynı zamanda sözünü ettiğimiz aktörlerle de iyi geçinen bir isimle devam etmek, amiyane tabirle, "tadından yenmez" bir durum oluşturacaktır onlar için.
Gizli hedef sağlığı mı?
17 Aralık operasyonunu ve ardından gelen ses kayıtlarını düşünün... Bunların pek azı AK Parti'yi parçalamaya dönük.
Büyük çoğunluğunun hedefi Erdoğan: Bazı kayıtlar Erdoğan'ı siyasetçi olarak... Bazı kayıtlar ise aile babası olarak yıpratmaya çalışıyor.
Tabii bir de bakanları ve genel olarak Hükümeti hedefe koyan kayıtlar var ki onlar da dönüp dolaşıp Erdoğan'a dokunuyor
Ara notu: Ben "aile babası" Erdoğan'a yönelik kasetlerin, sadece iradesine değil, aynı zamanda vücut sağlığına da vurmayı hedeflediğini düşünüyorum. Başbakan'ın bağırsak sorunu, birkaç yıl önce yapılan müdahaleyle kontrol altına alınmıştı. Böyle yoğun bir saldırı karşısında mucizevi bir dayanıklılık gösteriyor.
Toparlarsak: Özellikle Mayıs 2013'teki Washington görüşmelerinden sonra... Ama esas olarak 17 Aralık operasyonundan beri... Hemen her alanda Başbakan Erdoğan'ın sıkıştırıldığını görüyoruz.
Başbakan ise bu baskıya, elindeki en büyük koz olan seçmen gücüne sarılarak cevap veriyor. Olay bu.