Dün Berkin Elvan'ın cenazesi vardı. On binlerce insan komaya girdikten 269 gün sonra ölen Berkin için gözyaşı dökerek yürüdü. Türkiye'nin birçok kentinde gösteriler yapıldı.
Berkin Elvan Olayı gerçekten vahim: Gezi Parkı için gösteriler yapılıyor...
Bir polis elindeki tüfekle gaz fişeği atıyor... Fişek doğrudan Berkin'in başına gelerek çocuğu komaya sokuyor.
Bazılarının şöyle dediğini duyar gibiyim: "Ne yapalım, o da gösterilere katılmasaydı..."
Böyle konuşmak için hem vicdansız, hem de cahil olmak gerekir. Çünkü:
1) Berkin, Okmeydanı'ndaki gösterilere katıldığı için orada değildi. Ailesinin ifadesine göre sadece ekmek almak üzere evden sokağa çıkmıştı.
2) Sadece 15 yaşındaydı Berkin. Yani reşit değildi. Toplumsal ve siyasal olayları tartma yetisine henüz sahip bulunmuyordu. Velev ki gösterilere katılmış olsun; bu yüzden suçlanamazdı.
3) Polis memuru gaz fişeği fırlatan tüfeği kullanırken iyi niyetli değildi. Çünkü göstericileri, "caydırmak, kaçırmak, dağıtmak" amacıyla kendisine teslim edilen gaz fişeğini, bir "mermi" gibi kullanmış... Yakın mesafeden, hedef gözeterek ve tehlike oluşturacak bir açıyla fırlatmıştı.
Nitekim Berkin'in kafatasında kırık oluşması ve beyin kanaması geçirmesi bunun işaretiydi.
4) Daha sonra olay Berkin'in üzerine yıkılmaya çalışıldı. Terörist gibi gösterildi.
Ancak bu çaba boşa çıktı.
VİCDANLAR KALDIRMAZ
Bu olaydan birçok ders çıkarılabilir. Ben sadece ikisinden söz edeceğim.
Bir polis memurunun yol açtığı fevkalade olumsuz bir olayın, nihayetinde Hükümet'in hanesine yazıldığını hep birlikte gördük.
Sadece Türkiye içinde değil, yurtdışında da protesto edildi Hükümet...
Belki mesleki eğitimi yetersiz, belki psikolojik sıkıntıları olan, belki de amirinden o şekilde emir almış bir memur, bakın nelere yol açıyor.
Kimse, "Berkin için yürüyenler azınlık" filan demesin. Devlet Bahçeli'nin de açıklamasından sonra, devasa bir kitleden söz ediyoruz. Bu kadar çok insanı üzmeye ve kızdırmaya kimin hakkı var?
Bundan dört-beş yıl önce nasıl da umutlanmıştım...
Emniyette üniversite mezunları, hatta mastır-doktora yapmış memur ve yöneticilerin sayısı artıyordu. Polisin üstüne yapışmış "kaba ve acımasız" sıfatı silinmeye yüz tutmuştu.
Ama sonra... İşler biraz kötüye gidince... Bir de baktık "eski polis" tüm olumsuz sıfatlarıyla geri dönmüş. Yazık, çok yazık!
Bu vesileyle hatırlatayım... Gezi Olayları'nın en çok kullanılan simgesi neydi?
Küçük çantasından başka bir şey taşımayan, kırmızı elbiseli kıza... Bir polisin, adeta böcek ilacı sıkarcasına, bir buçuk metreden gaz püskürtmesiydi.
O görüntü de sadece yurt içinde değil, yurt dışında da kullanıldı.
Önce "kırmızılı kız" olur...
Sonra Berkin ölür... Üç, dört, beş derken bir de bakmışsınız altından kalkması çok zor olan bir yığın oluşmuş.
Bu işte bir yanlışlık var.