Fethullah Gülen'in BBC televizyonuna söyledikleri önemli. Çünkü 16 yıl sonra ilk kez çıktığı ekranda irticalen konuşmuştu.
Gülen'in temel fikirlerini az-çok biliyoruz. Beni asıl ilgilendiren, Başbakan Erdoğan ile yaptığı kavganın bugünkü aşamasında, bir uzlaşma arayışına girip girmeyeceğiydi.
Kavgaya son verecek türde bir geri adım atması şart değildi. Hiç olmazsa ateşkes manasına gelecek bir mesaj verecek miydi?
Hayır, vermedi...
Sadece bir ara... "Bu fırtınanın dineceğine inancımı hiç kaybetmedim. Allah'ın izni ve inayetiyle... İcabında sükût dururuz" diyor ama o kadar...
"Sükût dururuz" derken, ateşkes yapmayı veya Başbakan'ın otoritesine tabi olmayı değil; sabretmeyi kastediyor. Zaten lafı kurduğu okullara devletin el koymasına getiriyor ki... Bence "yapacakları en fazla budur, biz de buna tahammül ederiz" diyor.
Neden böyle? Bence kavgayı kazanacağını hesaplıyor. Neye dayanarak? Gülen'in fikrini (kendi sözlerinden hareketle) şöyle özetleyebilirim:
1) Emniyet ve Yargı'daki görevden almalar, kurunun yanında yaşı da yaktığı için, diğer kesimlerde de hoşnutsuzluk yaratacak.
2) Yolsuzluklar konusunda Başbakan halkı ve elitleri ikna edemeyecek.
3) ABD ve Avrupa, demokrasi ve hukuk alanındaki sorunlar nedeniyle, Başbakan'ı desteklemeyecek.
4) Başbakan, Barış Süreci'yle amaçladığı noktaya varamayacak.
Gerçekleşmeleri halinde, bu dört temel nokta, Başbakan Erdoğan karşısında Cemaat'i galip getirebilir mi? Sanmıyorum.
Çünkü kavga süreci Cemaat'i fena halde örselerken, halkın Başbakan'a olan güçlü desteği hâlâ devam ediyor.
Tepeden konuşma
BBC'nin röportajındaki bir başka ilginç nokta ise Gülen'in kendisini Başbakan Erdoğan'ın üstünde konumlamasıydı.
Başbakan'ın yakın çevresinin onu yanlış bilgiler verdiğini iddia ettikten sonra, aynen şöyle diyor: "... böyle rahatsız edici şeylere sevk ediyorlar sanıyorum arkadaşı..."
Bu noktada Cemaat medyası ile Gülen arasında bir fark var. Gülenciler, Başbakan Erdoğan'a itiraz ederken çoğunlukla alttan alıyorlar: "Eskiden öyle demiyordunuz", "Vicdanları yaralıyorsunuz"... Arada sırada da doğrudan eleştiriyorlar: "Hodri meydan; ne şifresiymiş, çık ispat et"...
Gülen ise Erdoğan'a tepeden bakmaya çalışıyor. Aralarındaki yaş farkıyla ilgili bir durum değil bu... Taktiği, "çevresi tarafından yanıltılan" bir Başbakan portresi çizmek ve "arkadaş" kelimesiyle sıradan vatandaşa indirgemek şeklinde...
Öte yandan Başbakan Erdoğan'ın genel seçimleri kazanarak, hem de üç kere kazanarak o pozisyona gelmiş bir lider oluşunu göz ardı ediyor.
Bir ara tartışmıştık: Tamam, elbette demokrasi seçimlerden ibaret değildir. Bunun daha insan hakları var, kuvvetler ayrımı var, hukukun üstünlüğü var... Var ama seçimsiz de demokrasi olmaz ki.
O konuda Başbakan Erdoğan ile baş edemeyeceğini bildiği için "sükût duruyor" Gülen...