Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan, kendisine telefonla arayan kişinin "Ayağını denk almazsan, o büyük dilini koparmasını biliriz" diye tehdit ettiğini yazdı.
Hükümet cemaat kavgasının medya ayağı çok sert geçiyor. Karşılıklı ağır ithamlar birbirini izliyor. İşte o yazılardan birini kaleme alanlardan birisi de Yusuf Kaplan...
"Müslümanların yüz karası küresel şebekelerin maskarası" diye nitelediği cemaatin üç katmanlı yapısını anlattığı yazısı çok konuşuldu. Gözlerin çevrildiği isim, o yazıdan sonra kendisine yapılan şok tehdidi bugün okurlarıyla paylaştı.
Kaplan, "küçük dilinizi yutacaksınız" dediği yazıyı neden yazmaktan vazgeçtiğini ve tehdidin ayrıntılarını böyle açıkladı:
"Karşıdaki ses: 'Ayağını denk almazsan, o büyük dilini koparmasını biliriz' dedi ve kapattı telefonu. Şok oldum. Allah'tan, eşim evde değildi. Hastanedeydi. Akşam eve geldiğinde, bendeki vaziyeti görünce, 'ne var?' diye sordu hâliyle...
BİR DE EŞİM EVDE OLSAYDI
Geçiştirdim. Geçiştirmek zorundaydım; çünkü eşim kalbinden rahatsız; iki haftadır muayene oluyor. Tehdit telefonu aldığım sırada, bir de eşim evde olsaydı... Düşünmek bile çıldırtıyor insanı...
Biraz kendimi toparladıktan sonra internet servisinden sevgili Murat Palavar'ı aradım ve yazıdan bazı bölümleri çıkarttım, o hâlet-i ruhiyeyle.
Pazar yazısında yazacağım ve 'küçük dilinizi yutacaksınız' dediğim yazıyı, 'mevlid kandili'ne denk geldiği için kimseyi rencide etmemek amacıyla yazmamıştım; bunu, yazının sonuna 'not' olarak ekledim. Telefondan sonra e-maillere baktım: Hakaretlerin bini bin paraydı!"
CEMAATTEN BİRİ OLDUĞUNA İNANMIYORUM
Tehdidi savuran adamın Cemaat'le alakasının olduğuna inanmadığını yazan Kaplan, o kişinin ya "sapık", ya da "hipnotize olmuş tipler"den biri olduğuğunu düşünüyor. Cemaate İslam'a yönelik tehlikeli projelere alet olmaması yönünde imada bulunan yazar, neden susmayacağını yazısında böyle anlattı:
SUSMAYACAĞIM ÇÜNKÜ...
"Susamam; çünkü maruz kaldığımız tehlike, sadece Türkiye'yi büyük bir kaosun eşiğine sürükleme potansiyeli taşımıyor. Daha da önemlisi, İslâm'ı dönüştürme, protestanlaştırma ve paçavraya çevirme potansiyeli taşıyor.
Cemaat, bunun ne kadar farkında, net olarak bilmiyorum bunu. Ama hem İslâm'ı dönüştürmeyi hem de İslâm dünyasını silbaştan yeniden dizayn etmeyi amaçlayan 'İslâm'a Karşı İslâm' stratejisinin bir ayağını oluşturan 'Ilımlı İslâm' projesinin fiilen uygulanması sözkonusu.
Küresel sistem, tıpkı Hıristiyanlık gibi, İslâm'ın ruhunu ve bütünlüğünü yok edecek, hadım edilmiş, hormonlanmış, hayattan uzaklaştırılmış, protestanize edilmiş, kendisine hizmet edecek seküler bir İslâm anlayışı icat etmek istiyor. Önümüzdeki yüzyılın yegâne projesi bu.
Sonuçta, İslâm'dan eser kalmayacak ve sisteme boyun eğecek, dolayısıyla sistemin zorba hegemonyasını 'ılımlı İslâm' üzerinden meşrulaştırmaya ve uzatmaya yarayacak çok tehlikeli bir projeyi hayata geçirme mücadelesi veriyor küresel sistem..."