Kitaplarda, filmlerde gördüğümüz süper kahramanlar gerçek olsaydı… Süperman, Spiderman, Batman ve diğerleri aramızda yaşasalar, ihtiyacımız olduğunda yardımımıza koşsalardı… Hayali bile güzel değil mi? Dünya onlarla kim bilir ne güzel olurdu… Yoksulluk, yoksunluk, şiddet, afetler bizi şimdi olduğu gibi üzemez, canımızı acıtamazdı… Kahramanlar gerçek olsaydı, dünyanın bugün içinde bulunduğu birçok sorun çoktan çözülmüş olurdu… İşte onlar bu işe soyundular... Yanı başlarındaki sorunlara gözlerini kapamadan, üç maymunu oynamadan, çocuklar, engelliler, hayvanlar, yoksullar, kazazedeler ve doğa için harekete geçtiler… Onlar kahramanlığı filmlerdeki, kitaplardaki karakterlere bırakmayan Türkiye'nin gerçek kahramanları…
ZORRO
(Alternatif Yaşam Derneği Kurucusu)
Ercan Tutal
Aslında istediği şehit olan pilot babasının mesleğini yapmak ve uzak ülkelere gidebilmekti. Ercan Tutal Afrika'ya yardım için giden doktorları götüren pilot olma hayali ile büyüdü. Hatta bunun için askeri okula da girdi. Ama hayat yolunu değiştirdi. Okulu bırakıp Avrupa'ya gitti. Orada gördüklerinden çok etkilendi ve bir kez daha dümeni kırdı. Avrupa'da engelliler aktif bir şekilde sosyal yaşamın derecede içindeydiler. Spor salonlaında, restoranlarda, sokaklarda yani Türkiye'dekinin tam tersi her yerdeydiler Aynı zamanda bir dalış hocası olan Ercan Tutal bildiği kulvardan yola çıktı. "Dalmak özgürlüktür" sloganı ile engellilere ücretsiz dalış yaptırmakla işe başladı. Yalvara yakara ikna ettiği birkaç engelliyle çalışmaya başladı. Ve bugüne kadar 3000'e yakın değişik engel grubundan insanı su altının güzellikleri ile buluşturdu. Ardından Alternatif Kamp Projesi geldi. Durmadı yoluna devam etti, BM Kalkınma Programı, Devlet Planlama Teşkilatı gibi yerlerden aldığı destekle bu kez Düşler Akademisi'ni kurdu. Akademide yüzlerce engelli genç vokal, ritim, dans, film, fotoğraf, resim ve tasarım atölyelerinde öğrenim görüyor.
"Savaşa giderken sonu ne olacak diye düşünmedim"
"Sosyal girişimciler kahraman olmak için bir şey yapmazlar. Ben de bunun için yapmadım ama öyle anlar oldu ki kendimi gizli bir kahraman gibi hissettiğim oldu. Zaten hiçbir kişisel kaygıya düşmeden, bir kahraman gibi yola çıkmak ve öyle hareket etmek lazım. Tarihten biliriz, 'Dağıstan Kartalı' olarak bilinen Şeyh Şamil der ki, 'Ben savaşa giderken hiç düşünmedim sonu ne olacak diye'. Çok etkilenmiştim bu sözden, biraz öyle aslında… Kişisel kaderinizle ilgili plan yapmadan, başkalarının hayatını değiştirmek için aracı olmak, insanı çok mutlu eden bir şey…"
ÖRÜMCEK ADAM
(Umut Çocukları Derneği Kurucusu)
Yusuf Kulca
Yusuf Kulca yazsa hayatı roman olacak insanlardan biri. Yolu Keşmir'den İstanbul'a uzanan yoksul bir göçmen ailenin kendini sokakta bulan çocuğu o… Çocuk Esirgeme Kurumu'nda kalırken, inatla okuyan, liseyi bitirmeyi başaran ama üniversiteyi kazanamayınca kendini kapının önünde bulan çocuklardan biri. Osmanlı mezarlıkları, meyve-sebze halleri, sabahçı kahveleri, parklar, boş tren vagonları yıllarca evi oldu. Ama hiç yılmadı. Kaynakçılık, hamallık, gece bekçiliği dahil sayısız iş yaptı. İnat etti, üniversiteyi kazandı. Gece çalışıp gündüz okudu. Çünkü tek kurtuluş yolu buydu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Pedagoji Bölümü'nde okudu. Üniversiteyi bitirdiği gün ilk kez sokaktan gerçekten kurtulduğunu hissetti. O bir kahraman çünkü kendini kurtarır kurtarmaz diğerleri için adım attı. Türkiye'de ilk kez sokaklarda yaşayan çocuk ve gençlerle ilgili "Barınacak Yeri Olmayan Çocuk ve Gençleri Koruma Derneği"ni kurdu. Yaptıkları saymakla bitmez. Arkadaşlarıyla beraber önce Fatih'te iki göz oda tuttu. Sokakta yaşayan 8 çocuğu bu bekâr evine yerleştirdi. Sonra arkası geldi. Umut Çocukları Derneği, şiddet görmüş, madde bağımlısı, ilgisiz sevgisiz yüzlerce sokak çocuğuna iş, aş, ev vermeye devam ediyor. Yaptığı çalışmalarla sayısız ödül alan Yusuf Kulca aynı zamanda İstanbul'da Eyüp Ayvansaray Çocuk ve Gençlik Merkezi'inde öğretmen olarak çalışıyor.
Esas kahraman hayatta kalmayı başaran sokak çocukları
"İnsanlar bu çocuk ve gençlerden çok korkuyorlar. Hatta onlardan nefret eden insanlar var. Biraz da bu yüzden gönüllü bulmakta, destek almakta zorlanıyoruz. Derneğin şu an 200 bin TL borcu var. Ama ben dâhil aşağı yukarı 50 kişi, herhangi bir maddi destek almadan gece gündüz çalışıyoruz. En büyük desteği de sokaklardan kurtardığımız gençlerden alıyoruz. Eşim ve kızım ilk günlerde çok tedirgin oluyorlardı. Hayatımdan endişe ediyorlardı. Onları ikna etmek, teselli etmek öyle kolay olmadı. Çünkü ilk başlarda çok zor koşullarda mücadele ediyorduk. Çete liderleriyle uğraştık. Tabiri caizse kelle koltukta yaptık bu işleri. 16 sene her yılbaşını, bayramları onlarla geçirdim. Bence gerçek kahraman onlar. Sokakta yaşamayı, hayatta kalmayı başaran o çocuklar birer kahraman…"
BATMAN
(GEA Arama Kurtarma ve Ekoloji Üyesi)
Cem Behar
Cem Behar, 27 yaşına depremleri, selleri, patlamaları sığdırmış genç bir adam. Bir arama kurtarma ekibine katılmayı 1999 yılındaki büyük İstanbul depreminde kafasına koydu. Olan biteni bir daha çaresizce izlemek istemediği için de, Pakistan depreminin haberini alır almaz "Ben de bu kurtarma çalışmalarının bir parçası olmak istiyorum" diyerek GEA'yı aradı… Cem Behar, o gün bugündür GEA Arama Kurtarma Grubu'nun Uluslararası Ékip üyelerinden biri. Dünyanın neresinde olursa olsun deprem, sel, patlama, bina çökmesi gibi felakete hiç düşünmeden koşuyor. Cem Behar "Batman'in en önemli özelliği, ne olursa olsun insanlara yardım etmeye çalışması. Bunun bilinip bilinmemesinin de önemi yok. Bu yüzden Batman olmayı istedim" diyor.
Bende enkaz hastalığı var
"Enkaz hastalığı diye bir şey var. Bir kez enkaza giren kişi, bir daha kolay kolay bunu bırakamaz. Enkaz altında sizi çağıran birinin olması, bir hayat kurtarabileceğinizi bilmek çok şeyi değiştiriyor. Aslında yapabildiklerimiz çok sınırlı. Ama olsun… Deniz yıldızı hikâyesinde olduğu gibi, bir hayatı bile kurtarabilmek çok önemli. İnsan her ne kadar gönüllü faaliyetleri diğerleri için yapıyor olsa da, aslında en büyük değişim kendisinde oluyor. Daha iyi bir dünya yaratmaya çalışmanın ilk adımı, daha iyi bir insan olmaya çalışmak. Bu olmadan kahramanlık yapmak mümkün değil. Yaptığın şey ne kadar küçük olursa olsun, bence diğerleri için, bencil olmayan ve cömert çalışmalar yapan herkes birer kahraman…"
CATWOMAN
(HAYTAP Üyesi)
Yonca Evcimik
Çoğu insan için o "Abone" şarkısı ile hayatımıza giren, cıvıl cıvıl halleri, kıpır kıpır danslarıyla bir pop şarkıcısı. Ama uzun yıllardır öne çıkan bir kimliği daha var. Hayvanlar için yapılan tüm eylemlerde görüyoruz artık onu. "Muazzam bir iletişimim var" dediği hayvanları insanlardan daha çok sevdiğini söylemekten çekinmeyen Yonca Evcimik, yıllarca sokakta yaşayan hayvanlar için ne yapabilirim diye düşündükten sonra harekete geçti. HAYTAP yani Hayvan Hakları Federasyonu çatısı altındaki bütün eylemlere katılmaya başladı. Oturma eylemleri, yürüyüşler, imza kampanyaları… Hatta, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın özel kalemini aradı. Ajda Pekkan, Orhan Gencebay gibi sanatçıları da yanına alarak Başbakan'la görüştü. İstediği şey çok basitti aslında. Hayvan haklarının korunmasının anayasa ile güvence altına alınması… Hayvanlara işkencenin dünyada olduğu gibi ciddi bir suç sayılması… Şimdi ise büyük bir heyecanla Eylül ayını bekliyor. Çünkü "Türler Arası Dayanışma Projesi" için Eylül ayında yollara çıkacak. HAYTAP ile beraber hazırladığı, İstanbul'daki 39 belediyeyi kapsayacak bir proje bu.
"İşe yarayacaksa Obama'yı da arayabilirim"
"Gözüm karardı her şeyi yapabilirim. İşe yarayacaksa Obama'yı da ararım. Hayatım boyunca bu konuda çalışmaya devam edeceğim. Ve bir gün Türkiye'de hayvanlar da eşya muamelesi görmekten kurtulduğunda kendimi gerçekten kahraman gibi hissedebileceğim. Şimdi kendimi bir savaşçı gibi hissediyorum."
ROBİN HOOD
(Acil İhtiyaç Projesi Vakfı Kurucusu)
Ebru Nurluoğlu
Ebru Nurluoğlu yardıma ihtiyacı olanlarla yardım edebilecekleri bir araya getiren bir vakfın, Acil İhtiyaç Projesi Vakfı'nın (AİP) kurucusu. Genç bir üniversite öğrencisiyken "Sizin ihtiyacınız olmayabilir ama onların var" sloganıyla yola çıktı. Önce kendi çevresinden başladı, sonra halkayı adım adım genişletti. İnsanlardan fazla eşyalarını alıp ihtiyaç sahiplerine ulaştırmayı başardı. İstanbul sokaklarında arabasıyla eşya toplarken onu tanıyanlar arkasından Robin Hood diye sesleniyordu. Ebru Nurluoğlu bugün 3 bin üzerinde ihtiyaç sahibinin eksiklerini karşılıyor. 100 civarında çocuğa da okuması için destek veriyor. Dahası, benzer sivil toplum hareketlerine öncülük ediyor.
Herkes bana soruyor: Neden yapıyorsun?
"Etrafım 'neden yapıyorsun', 'Üç insan kurtarmakla olmaz, geride üç milyon var' diyenlerle doluydu. Ayrıca başlangıçta hiçbir maddi birikim, yer, çevrede bana inanan insan yoktu. Bu bir yaşam biçimi. AİP'in yapısı gereği her gün onlarca dramla iç içeyiz. Tespite gittiğimizde sefalet, yalnızlık, çaresizlikle karşılaşıyoruz. Geceleri yastığa başımı koyduğumda, vakfın kapısında 'benim çocuğumu da kurtar' deyip önüme iteledikleri dünya güzeli, kir pas içinde o çelimsiz çocukların, bebeklerin pırıl pırıl gözlerini hatırlarım. Uyumak zordur ama neyse ki oğlum Ata var… Kahramanım o benim. Her sabah bana yeniden iyi ve güzel bir şey yapma isteği veren o…"
CAPTAIN PLANET
(Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü)
Uygar Özesmi
Uygar Özesmi'nin hayatını doğaya adadığını söylersek abartmak bir yana az bile söylemiş oluruz. "Benim kahramanım hep doğa oldu" diyen Uygar Özesmi tıpkı Captain Planet gibi ekibiyle beraber gezegeni kurtarmak için mücadele veriyor. Henüz 10 yaşındayken, "Sultan Sazlığı'ndaki Planktonlar ve Onların Mevsimlere Göre Değişimi" konulu tezi ile TÜBİTAK Türkiye birinciliği aldı. Böcekler üzerine çalışmasının sonucunda da beş yeni böcek türünü keşfetti. Ve bir ödül daha geldi. Master ve doktora çalışmalarını da "benim derdim" dediği gezegenle ilgili yaptı. Doğal Hayatı Koruma Derneği'nin Çukurova deltasındaki göç araştırmalarına, Finlandiya'da WWF'nin doğa kampına katıldı. Doğal Hayatı Koruma Derneği'ni kapatma girişiminin ardından Doğa Derneği'nin kurucu başkanlığını yaptı. TÜRÇEK (Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu) ile Karadeniz Doğa Koruma Federasyonu'nu kurdu. Yetinmedi, Avrupa Birliği desteği ile Sivil Toplum Geliştirme Merkezi'ni kurdu. Bu çalışmaların sonucunda çok önemli bir küresel kuruluş olan CIVICUS'un yönetim kuruluna seçildi. Uygar Özesmi tüm bu çalışmaları ile Türkiye'de sulak alanların korunması konusunda önemli adımlar atılmasını sağladı. Kızılırmak ve Göksu deltalarının, Çukurova'nın korunması için harekete geçen gruplarında öncülüğünü yaptı. Kopenhag'daki iklim zirvesinde, dünyada iklim nedenli açlığa dikkat çekmek için iki hafta açlık grevi yapan Uygar Özesmi, bugün Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü.
"Beni vur öyleyse…"
"Dünyadaki güzelliklerin yok olmasına karşı bir şeyler yapma isteği olduktan sonra gerisi zaten var oluş biçimi olarak kendini gösteriyor. Ben yalnız değilim, tıpkı captain planet'in ekibi gibi benim de güçlü bir takımım var. Yaptığım şey sonuç olarak dikkat çekmek. Dünyada hep kötü şeyler olduğu için kendimi kahraman gibi hissedemiyorum. Ama şimdi bile şaşırarak hatırladığım küçük kahramanlıklarım olmadı değil. Örneğin 17 yaşındayken kayseri'deki tuz gölü'nde kuş gözlemlemek için iki ay çadır kurmuştum. Bir adam, koruma altında olan kılıç gaga'yı vurmuştu. Adama hayli sert çıktım. O gün adam beni de vurabilirdi."
Özgül APAÇE
(Bu yazı AKTÜEL Dergisi 18.06.2011 sayı 246'da yer almıştır.)