Türkiye genelinde 15 binin üzerinde İstanbul'da ise bin 600 civarında bilirkişi bulunuyor. Peki, bilirkişiler hukuk sürecinin neresinde duruyor, ne yapıyor, neyi ne kadar biliyor? Tüm bu sorular birçoklarımız için muamma… Bilirkişi; hâkimlerin uzman bilgisine ihtiyaç duyduğu konularda başvurduğu kişi. Mesleğinde en üç yıl deneyimi olup, yüz kızartıcı suçlardan sabıkası bulunmayan, 25 yaşın üzerindeki herkes bilirkişi olabiliyor. Her yıl Adli Yargı Adalet Komisyonu'na bilirkişi müracaatları yapılıyor. İlçe Cumhuriyet Başsavcılıklarının bildirdikleri ihtiyaç konusunda listeler belirleniyor.
Bilirkişilik 1927'den bu yana uygulanmasına rağmen konuyla ilgili ilk yönetmelik 2005 yılında çıkarılmış. Sadece ceza davalarını kapsayan bu yönetmeliğin hukuk mahkemeleriyle ilgili kısmı 2011'de yapılan yeni bir düzenlemeyle hayata geçirilmiş. Önceki uygulamalarda bir bilirkişi aynı yıl içerisinde 1500'ün üzerinde davada inceleme yapıp rapor yazabiliyordu. Yeni düzenleme ile bir kişiye bir yılda 300'den fazla dosya verilemeyeceği karara bağlanmış.
İstanbul Bilirkişiler Derneği başkanı Yaşar Aslan, bilirkişinin CMUK'da yer alan yasal tanımını şöyle açıklıyor: "Çözümü; uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına, Cumhuriyet savcısının, katılanın, vekilin veya kanuni temsilcinin istemi üzerine karar verilebilir." Mahkemeler 60'a yakın alanda bilirkişi görüşüne başvuruyor. Yaşar Aslan sağır ve dilsizlerin ifadesinin alınmasından marka hukukuna, edebiyattan elektronik hırsızlığına kadar geniş alanı bulunan bilirkişilerin üçte birinin mali müşavir olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Komisyon sizi listesine alıyor ama bilirkişi daha önce böyle bir şey yapmamışsa işinin içeriğini bilmiyor. Elindeki dosyayı nasıl inceleyeceğini, nasıl rapor yazacağını bilmeyenler var elbette. O yüzden de hâkimler genellikle daha önce çalıştıkları bildikleri bilirkişilerle çalışmak istiyorlar." Aslan son yıllarda bilişim suçları konusunda talep artışı sebebiyle bilgisayar mühendisi bilirkişilere ihtiyacın arttığını da sözlerine ekliyor.
Kazanç kapısı
Hukuk ve Hayat Derneği Genel Başkanı Av. Mehmet Kasap ise ülkemizdeki bilirkişi uygulamalarının sorunlu olduğu görüşünde. "Bilirkişilerin tayin edilme yöntemi objektif değil. Yargıtay'dan bozulup dönen her dava hâkimin puanını düşürüyor. Dolayısıyla da iyi niyetli hâkimler güvendikleri bilirkişilerle çalışmak istiyorlar. Elbette kötü niyetle bilirkişiyi hâkimin haberi bile olmadan kalemdeki memurların seçmesi de söz konusu. Kısacası sistem sağlıklı değil" diyor. Bilirkişilik faaliyetlerinin hızlı ve kolay kazanç kapısı gibi algılandığı bir sistem içerisinde yeterli donanıma sahip olmayan kişilerin bilirkişilik görevini icra etmesi nedeniyle yetersiz ve hatalı raporlar düzenlendiğini belirten Kasap, bu raporlara dayanarak verilen kararların ciddi mağduriyetlere sebep olduğunu söylüyor.
(Aktüel sayı 263)