Çok hızlı ve yoğun yüz ifadelerinden insanların yalan söylediklerini anlamak mümkün mü? Amerikalı Psikiyatrist Paul Ekman'a göre bu mümkün. Televizyonlarda gösterilen "Lie to Me" dizisinin bilimsel danışmanı da olan "yalan avcısı" Dr. Ekman, "Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?" isimli kitabında yalanı anlayabilmenin ipuçlarına uzanıyor ve tüyolar veriyor. Sonra ağır çekimde tekrar tekrar seyreder. Filmi kare kare incelemeye alınca sonunda sadece iki kare kadar süren bir zaman diliminde hastasının normalden çok kuvvetli ve yoğun bir ızdırap ifadesi gösterdiğini fark eder. Filmi normal halde seyrederken bunu fark etmemiş olması doğaldır çünkü tüm bu ifadeler sadece saniyenin onda birinden daha az bir zamanda belirip kaybolmaktadır. Bu anlık yüz ifadesini dikkate alan Dr. Ekman görüşme boyunca aynı ifadenin üç defa daha tekrarlandığını fark eder. Sonunda hastasının yalan söylediği anı tespit eder ve bunu anlamasını sağlayan mikro ifadeleri yani heyecanla karışık çok hızlı ve yoğun ifadeleri keşfeder.
Mikro-ifadeler yalanı ele veriyor
Ekman çalıştığı Columbia Üniversitesi'nde 40 yıl boyunca sürdürdüğü araştırmalarının sonunda bulgularını bir kitapta toplar ve özet olarak "mikro ifadeler" olarak nitelendirdiği çok hızlı ve yoğun yüz ifadelerinden insanların yalan söylediklerinin anlaşılabildiği gibi diğer duygularının da anlaşılabildiğini ileri sürer. Paul Ekman'ın bu kitabı şu günlerde Okuyanus Kitabevi tarafından "Yalan Söylediğimi Nereden Anladın?" adıyla ülkemizde de yayımlandı. Kişiler arası iletişimde yalan, duyguların ifadesi ve psikolojisi konuları üzerine çalışmalar yürüten Kaliforniya Üniversitesi Psikiyatri Bölümü öğretim üyeliği yapan Paul Ekman kitabında çok kısa süren yüz ifadelerinden karşımızdaki insanın duygularını okumanın yollarını öğretiyor. Ekman'a göre duygular, ne yapmamız gerektiği konusunda düşünmemize gerek olmadan bizleri önemli olaylara karşı hazırlıklı kılıyor. Nelerden korkacağımız, keyif alacağımız ya da nelere kızacağımız genellikle bizlere öğretilmiş oluyor. Bir duygu başladığında duygu sinyalleri neredeyse anında devreye giriyor. Duygusallaştığımızda görünüşümüz, ses tonumuz ya da nasıl bir eyleme geçeceğimizi seçemiyoruz. Ancak sonrasında pişmanlık duyabileceğimiz duygusal davranışlarımızı yumuşatmak, ifadelerimizi dizginleyerek zapt etmek, eylemlerimiz veya sözlerimize ket vurmak ya da bunları ıslah etmek mümkün. Ancak Ekman'ın yıllar süren gözlem ve araştırmalarının en önemli meyvesini insanların yalan söylerlerken farkına bile varmadan takındıkları ve göz açıp kapayıncaya kadar geçen kısa bir sürede yüzlerine akseden kısa ifadeler oluşturuyor.
Saniyenin beşte birinden 25'te birine kadar bir hız aralığında gözlemlenebilen hızlı yüz mimiklerini mikro ifade olarak isimlendiren Ekman, bunları aslında kişinin gerçek duyguları ile ilgili "sözsüz sızıntılar" olarak nitelendiriyor. Araştırmalarını sürdürdükçe mikro ifadelerin şayet aranan şey biliniyorsa yavaşlatılmış filmler olmadan da fark edilebileceğini öğreniyor. Zamanla kısa bir eğitimle yalanlarla beraber bastırılmış ya da baskılanmış duyguları da gösteren mikro ifadeleri tespit etmenin mümkün olduğunu gösteriyor. Kasten gizlenmiş ve bastırılmış duygular üzerinde araştırmalar yapan Ekman'a göre son 20 yılda yaptıkları araştırmalar mikro ifadelerin kasti bir gizleme durumunda olduğu gibi duygunun bastırılmış olup kişinin ne hissettiğini bilmediği durumlarda da ortaya çıkabileceğini gösteriyor. Ancak pek çok insan bir görüşme sırasında ortaya çıkan ve sözler, ses tonlamaları, el kol hareketleri ile dikkat çekme yarışında olan mikro ifadelerin farkına varamıyor. Bunların gözden kaçırılmasının nedenlerinden birini Ekman "karşımızdaki kişiyle konuşurken onun mikro ifadelerini takip etmek yerine, bir sonrasında ne diyeceğine odaklanmamız" olarak gösteriyor.
Gizlenen duygu, kılıf ve maskeler Ekman'a göre kişinin o anda nasıl hissettiği ile ilgili yalanlar genel olarak şu iki bileşenden birini içeriyor: Gizlenen duygu ve uydurma bir kılıf ya da maske. Maskelerinse iki görülme nedeni var. İlk olarak bir duyguyu gizlemek istiyorsak bunu boş ve duygusuz bir yüzle değil, başka bir ifadeyle gizlememiz çok daha kolay. Ayrıca yalan söylemeyi gerektiren durum çoğunlukla yalan söylemekten daha fazlasını yani uydurma bir duygu kılıfını (ıstırap ya da neşe gibi) gerektirir. Ekman'ın ifadesiyle en fazla görülen kılıf ya da maskeyi "gülümseme" oluşturuyor. Bu maskelerin nasıl anlaşılabileceğine dair bazı teknikleri de veriyor yalan avcısı Ekman. Örneğin yüz ifadeleri yapmacık tavırları birkaç yönden ele verebiliyor. Bunlardan biri ise asimetri. Yapma ifadeler anlık samimi ifadelere kıyasla daha asimetrik oluyorlar. Pek çok insanın kendi isteğiyle gerçekleştiremediği duygulara dayalı normalde istemsiz olarak gerçekleştirdiği kas hareketlerinin yokluğu ifadenin samimi değil yapmacık olduğunu gösteriyor. Örneğin gülümsemede, gözü yörüngede tutan dış kasın hareketinin yokluğu yapmacık gülümsemeyi samimisinden ayırt ediyor.
Ekman, insanların yalan söylediklerinde en sık rastlanan üç duygu belirtisini ise şöyle ifade ediyor: Yakalanma korkusu, suçluluk ve memnuniyet belirtileri. Ancak ekleyelim; tüm bunları ve özellikle yalanı ortaya çıkaran mikro ifadeleri gözlemlemek o kadar kolay değil. Her şeyden önce çok dikkatli bir bakış ve çoğunlukla bir eğitim gerektiriyor. Bir diğer uyarı da yalan söyleyen herkes bu duyguyla ilgili bir mikro ifade göstermeyebiliyor. Mikro ifadeler yalan ve saklanan duygular konusunda etken olan unsurların sadece bir kısmını oluşturuyor. Daha başka pek çok faktör de mevcut. Ekman ve ekibi inceledikleri kişilerin sadece yarısında mikro ifadelere rastlamışlar. Ekman'ın karşısındaki insanın yalanını yüz ifadelerine bakarak anlamaya çalışanlara çok önemli bir de uyarısı var: "Karşınızdaki insanın mahremiyetine müdahale edilmiş hissetmemesi şart."
İnsanlar neden yalan söyler?
• İnsanlar en çok yakalanma korkusu, cezalandırılma sebebiyle yalan söylüyor
• Birilerini herhangi bir zarardan kurtarma isteği de en çok başvurulan ikinci yalan sebebi.
• Seri şekilde söylenen yalanlarda etken olan diğer korkularsa özgürlüğünü, işini, parasını, ilişkisini, itibarını hatta hayatını kaybetme korkusu.
• Diğerlerinin sevgi ve sempatisini kazanmak da bir başka yalan söyleme sebebi.