İnternet, tartışmasız hayatımızı "süper" kolaylaştıran bir araç. Hatta internetsiz bir hayat bazen karanlık çağda yaşamakla eşdeğer gibi geliyor. Ama internetin yaygınlaşmasıyla birlikte oldukça fazla sayıda insan, internet yüzünden iş, sosyal ve özel alandaki işlevselliklerinde önemli sorunlar yaşıyor. Hatta bu sorunlar için tedavi merkezleri bile açılıyor. İki ay önce, internet bağımlılığından muzdarip asosyal bünyeleri topluma kazandırmak amacıyla açılan Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bünyesindeki İnternet Bağımlılığı Polikliniği'nin bugüne kadar tam 42 hastası olmuş. Daha fazlası da olurmuş ama diğer hastalara da zaman ayırabilmek için randevuları sınırlamak zorunda kalmışlar. Türkiye'de böyle bir kliniğin açılmasını gerektirecek kadar önemli bir durum var mı? Ya da "hepimizin sonu bir gün bu klinik olabilir mi?" gibi soruları yönelttiğimiz İnternet Bağımlılığı Polikliniği'nin Psikiyatrı Ömer Şenormancı, "Gereksiz evham yapmayalım ama internetle olan ilişkimizde ufak ufak kuşatılıyoruz" uyarısında bulunuyor. Misal, planladığınızdan daha uzun süre internette kalıyorsanız, bilgisayar başında çok zaman geçirdiğiniz için ev işlerini ve ev halkını ihmal ediyorsanız, internette olmadığımız zaman keyifsiz, hırçın, sinirli biri haline dönüyorsanız ve "çevrimiçi" oyunlar zamanınızın büyük bir kısmını işgal ediyorsa, Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin İnternet Kliniği yetkililerine görünmenizin zamanı gelmiş demektir.
Kliniğe yapılan başvurular beklentilerin çok üzerinde Psikiyatr Uz. Dr. Ömer Şenormancı, klinik ilk açıldığında bu kadar ilgi olacağını düşünmüyormuş. Çalışmanın zamanla duyulacağını ve bağımlılarla yavaş yavaş tanışacaklarını tahmin ediyorlarmış ve fakat kliniğin açıldığı haberi duyulur duyulmaz başvuru sayısı beklentilerinin çok üzerinde olmuş. Psikiyatr Şenormancı "biz de şaşırmış durumdayız" diyerek sözlerine başlıyor: "Ankara'dan, İzmir'den arıyorlar, 'Bir gün izin alabildim çocuğumu getirebilir miyim?' diye soranlar var. Biz aslında bu projeyi, belli bir sayıda hasta kabul edelim, öğleden sonrayı onlara ayıralım diye düşünmüştük. Ama tüm randevular internet bağımlılığıyla ilgili rahatsızlıklarla doldu. Şu an önümüzdeki dört haftanın bütün randevuları tamamen dolu. Daha da doluyordu, kesmek zorunda kaldık. Eğer kesmezsek diğer hastalarımıza zaman ayıramayacağız. Biz bu kadar beklemiyorduk açıkçası. Bugün itibarıyla 24 hastamız var. Nasıl bir tedavi uygulayacağımızı tespit etme aşamasındayız." Psikiyatr Şenormancı, kliniklerine başvuran hastaların durumları hakkında daha doğrusu Türkiye'deki internet bağımlısı olarak tanımlanan kişiler hakkında da bilgiler veriyor: "Mesela biri çevrimiçi oyunlara yedi yaşında başlamış, şimdi 20 yaşında. Yani 13 sene boyunca ne sosyal ilişki kurmuş ne insanlarla konuşmuş. Karşınızdaki neredeyse konuşmayı bile bilmeyen bir insan gibi. Baktığın zaman bir şekilde kendine bir hayat kurmuş. Üniversiteyi kazanmış ama sosyal beceri hiç yok. Doğru dürüst konuşmuyor, işte o zaman iş karışıyor. Bu kişiye sosyal fobi terapisi yapmak gerekiyor, ayrıca depresif olmuş yani ortaya karmakarışık bir şey çıkmış. Sorun yeni yeni tanımlandığı için henüz onları tanıma ve araştırma aşamasındayız."
Bağımlılığın ana nedeni, çevrimiçi oyunlar ve sosyal paylaşım siteleri
Peki, böyle bir sorunla karşı karşıya olduğumuzun ya da bu duruma yakalandığımızın belirtileri nelerdir? Bu soruyu ilk önce kendimize hemen akabinde Psikiyatr Şenormancı'ya soruyoruz. Aldığımız cevapların içinde öyle bir şey var ki insanı ürkütüyor. Zira internet bağımlılığı ile madde bağımlılığı birbirine çok benziyor: "Kullanmaya başlıyorlar, ihtiyaç duyuyorlar, daha fazlasına ihtiyaç duyuyor ve arttırıyorlar. Yoksunluk saldırgan olmalarını getiriyor." Halit Refiğ'in bir gençlik travması diyebileceğimiz "Beyaz Ölüm" filmindeki "bana mal bulun" diye annesinin yakasına yapışan Meral karakteri gibi bir durumla karşı karşıyayız.
İnternet başında altına yapanlar bile var Duy da inanma. Ama gittik, gördük ve ürktük. Bütün ihtiyaçlarını bilgisayarın başında gideren insanlar… Yeme, içme, dinlenme, cinsel ihtiyaçlar derken tuvalet ihtiyaçlarını bilgisayarın başından kalkmadan gideren insanlardan bahsediyoruz. Psikiyatr Şenormancı, Türkiye'deki internet kullanımının 10 yıl içinde yüzde 2 bin arttığını söylüyor. Bu oranın Avrupa'da yüzde 300 olduğunu belirtiyor. Rakamlar Türkiye'deki artışın çok hızlı olduğunu gösteriyor. Psikiyatr Şenormancı'ya göre Facebook, Twitter gibi sosyal medya mecraları zararlı değil. Ama bu kadar hızlı gelişen hangi teknolojiyi insanın önüne koyarsanız aynı sorunu yaşar ve ortaya birçok sorun çıkar: "En sık karşılaştığımız rahatsızlıklar, başta obezite, göz kuruması, sırt ve bel ağrısı, düzenli olarak kullanması gereken ilaçları alınmaması... En çok görülen sendromlardan biri de 'Karpal Tunel Sendromu'. Bilgisayar 'mouse'u" kullanmaktan dolayı el kemiklerinde rahatsızlıklar meydana geliyor. El kemiği kaynamıyor, doktor tedavisine olumlu yanıt vermiyor. Aralarında şeker ve tansiyon gibi kronik hastalıkları olanlar da var. Bunlar sürekli ilaç alması gereken hastalar. Ama almıyorlar ve dengeleri bozuluyor." Peki, bu bağımlılığın bir tedavisi var mı? Klinik yetkilileri nasıl bir yol izliyor? Şenormancı, bir erişkinin tedavisinin ergen birine göre daha kolay olduğunu söylüyor. Çünkü yetişkinlerin bir geçmişi var, daha önceleri kurduğu sosyal ilişkileri var: "Bir yetişkin gerçek hayattan daha sonra koptuğu için tedaviye yanıt verebiliyor. Daha doğrusu internetin yerine koyabileceği referans noktaları bulmak daha kolay. Ama ergen dediğimiz 20'li yaşlardaki nesil mağdur gibi duruyor. Bütün gelişimleri internet üzerinden olduğu için birçok şey eksik kalmış durumda. O yüzden bu iki gruba klinikte farklı tedaviler uygulanıyor. 'Bilgisayar Davranışı Terapisi' dediğimiz bir teknik uyguluyoruz. İnterneti birden hayatlarından alamayız. Onları yoksunluğa sokmayacak şekilde bir düzene sokmak gerekiyor.
İyi bir tedavi teorik olarak üç-dört ay sürüyor. Ama şunu da unutmamak lazım internet bağımlılığı da madde bağımlılığına benziyor. Ama internet hayatın içinde, o yüzden hasta olan kişi tedaviden sonra iyi olup, altı ay sonra kontrolünü yeniden kaybedebilir."
Başarılı bir tedavinin ertesinde bakın neler değişecek?
Aile ilişkileri ve sosyal ilişkilerde yaşanan bozukluklar. Öğrencilerin devamsızlığı, okul ve işte giderek artan verimsizlik. Yeme ve içme gibi günlük yaşam aktivitelerinin ihmali. Obezite, aşırı yorgunluk ve şiddetli beden ağrıları gibi tehlikeli hastalıklara tutulma riski.
İnternet Bağımlılığı Kliniği'nin temel hedef kitlesi kimler?
Sosyal ağ bağımlıları Çevrimiçi alışveriş tutkunları Cinsel içerikli site müdavimleri Saatlerce çevrimiçi bilgisayar oyunu oynayanlar
Emre ÜNSALLI/ Bu yazı 05.01.2012 AKTÜEL 260'ncı sayıda yer almıştır.