Hüseyin Çelik, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'yla ilgili sert açıklamalarda bulundu. Çelik, Feyzioğlu'nu şov yapmakla suçladı.
ABONE OL
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'na sert eleştirilerde bulunan Çelik, Feyzioğlu'nun 'Profesyonel siyasetçilere güvenmiyorum' cümlesini 'Feyzioğlu'nun siyasete sıcak bakmamasının nedeni rahmetli babası Turhan Feyzioğlu'nun siyaseten hüsrana uğramış olmasından olabilir' sözleriyle yorumladı.
Çelik'in açıklamasından satır başları:
Yeniden yargılama Ergenekon terör örgütünü yok saymak değil. Keşke her zaman barolar birliği yapıcı katkı sunmak istese biz bundan büyük memnuniyet duyarız.
Ancak henüz Adalet Bakanlığı'ndan bununla ilgili bir çalışma yapılmadı. Bununla ilgili nihai hüküm verilmeden barolar başkanı büyük bir beklenti oluşturdu. Başkan şov yapmaya devam ediyor. 'Ben hiçbir profesyonel siyasetçiye güvenmem' diyor. Başbakanla görüşüyorsunuz ve 'Ben Başbakan'a güvenmiyorum' diyorsunuz. Feyzioğlu'nun siyasete sıcak bakmamasının nedeni rahmetli babası Turhan Feyzioğlu'nun siyaseten hüsrana uğramış olmasından olabilir.
Sayın Feyzioğlu siz bu usülle fayda sağlayamazsınız.
Sayın Feyzioğlu'nun istediği iade-i muhakeme değil, sıfırdan muhakeme. Hızını alamayıp Silivri'ye gitti, 'Her şekilde sizi buradan çıkaracağız, fakat hangi yolla çıkmak istersiniz' diyor. Kendini hem yasama ve yürütmenin yerine koyuyor, hem başbakana güvenmediğini söylüyor. Ben hayret ediyorum. Medya da buna teşne oluyor. Televizyon kanalları hangi kanala Feyzioğlu'nu çıkaracağını şaşırmış durumda.
Biz tüm vesayetlere kapalıyız.
Ulusalcı çevrelerin fetva emini Sabih Kanadoğlu hemen ne olması gerektiğine kara veriyor. Ne olması gerektiğine TBMM karar verecek. Barolar ancak katkı sağlayabilir. Bu yol çıkmaz yoldur, beni bağışlasın Sayın Feyzioğlu.
ULUDERE KARARI Uludere'deki olayı hatırlamaya çalışalım. Olayın hemen ardından MKYK toplantısı vardı. Toplantı sonrası yaptığım açıklamada bunun operasyon kazası olduğunu söylemiştim. Ama 'Burada bir hata, eksik, ihmal, kasıt varsa bunun gereği yapılmalıdır' dedim. Kasıt meselesini düşünmek bile istemiyorum. Neticede sivil mahkemeler görevsizlik kararı verdi. Askeri mahkeme de kararını açıkladı. 'Bir hata var' diyorlar, 'kaçınılmaz bir hata var' diyorlar. Hadisenin ardından biz meseleye legal veya illegal yollardan rızkını kazanmaya çalışan insanların buna hedef olduğunu, ama ailelerinin acısını bir nebze de olsa hafifletmek için onlara maddi yardım yapılması adına hükümet bütün imkanlarını seferber etti. Normalde 20 bin lira gibi bir tazminat konuşuluyorken, Sayın Başbakanımız her bir aileye 120 bin lira ödenmesine karar verildi.
Bu karar nihai karar değildir. Burada hukuki süreç tamamlanmış değil. Bugün çıkan karar benim vicdanımı tatmin etmedi. Hrant Dink davasında da aynı şeyi söylemiştim.
'HSYK İLE İLGİLİ TARTIŞMALAR NORMAL' Dün akşam TBMM'ye bir kanun teklifi verildi HSYK ile ilgili. HSYK'nın yapısı referandumla değişti. Fakat 159. maddenin son fırkasındaki bazı detaylar kanuna bırakılmıştır. Bunun üzerinden tartışmalar yapılması hukuk devletinin demokrasinin gereğidir, olabilir. 159. madde gereği HSYK'nın aldığı kararlar yargı denetiminin dışındadır. Adalet Bakanlığı'na devrettiğiniz zaman tüm Meclis denetimi var, Danıştay'ın denetimi var, halkın iradesinin denetimi var. Bütün bunlar konuşulacaktır.
KILIÇDAROĞLU'NA YANIT Kılıçdaroğlu bir süredir partimize yönelik ahlak sınırlarını aşan, toptancı üslubu var. Dün Başbakan'a çağrıda bulunuyor 11 maddelik. Bu güzel. Ama arkasından Suriye meselesinde diyor ki 'Senin iki elinde müslümanların kanı vardır' İki elinde kan olan bir lideri işbirliğine mi çağırıyorsun? 'Sayın Başbakan Bakanlar kurulunu toplasın çete orada diyor. Çetenin reisi de orada' diyor. Bu ne terbiyedir, bu ne ahlaktır. Siz çete lideri dediğiniz bir insanlara bir şey yapalım diye teklifte bulunuyorsunuz. Size gülmezler mi? Sayın Bahçeli de bütün Bakanlar Kurulu'na 'Yolsuzluk içindesiniz' diyor. Edep yahu! Senin bakanının bizzat kendisi yolsuzluktan Yüce Divan'a gönderildi. Hangi AK Parti üyesi bunu topyekün partinize mal etti?
Kılıçdaroğlu utanmadan yalan söylüyor. 247 milyarlık yolsuzluk yaptılar diyor. Hani nerede bu rakam? Bu rakam insanın dudağını uçuklatır. Bu para nereden çıktı. Bazı bakanların çocuklarıyla ilgili ortada iddia var. Bunlarla ilgili mahkeme karar verecek. Eğer çaldığı ispat edilirse hep birlikte ona hırsız diyeceğiz. Ama iddialar üzerine AK Parti'nin bütün mensuplarını siz hangi hakla bu şekilde itham edersiniz. Biz bir siyasi hata yaparsak bunun bedelini öderiz. AK Parti'li suç işlerse er ya da geç hukuka bunun hesabını verecek. Kılıçdaroğlu utanmadan diyor ki 'Yolsuzlukları müdafa ediyor' Sayın Başbakan 'Evladım bile olsa affetmem' dedi.
'Başbakan çıkıp da mal varlığını açıklayabiliyor mu' diyor. Hemen başbakanlığın sitesini tıklayın. Başbakan bunu özgeçmişinin altına koymuş ve sürekli güncelleniyor. Bunu Başbakan olduğundan beri yapıyor. Bu kadar açıkken günlerdir yapılan bu karalamalar siyasi edeple bağdaşır mı? Seçime gideceğiz. Barış içinde yarış olsun. Her gün yalan makinası gibi yalan üreten ana muhalefet partisinin başkanına ne diyelim biz? Kılıçdaroğlu'nun söylediklerini ciddiye aldığımızdan değil, halkımızı ciddiye aldığımız için cevap veriyorum. AK Partili'ler sorgulanamaz diye bir şey yok. Kim yanlış yaparsa bunun bedelini öder.
Yeniden yargılanma son nokta konulmuş davalar için geçerli. Ergenekonla ilgili karar çıktı, 5 ayda beri gerekçeli karar yayınlanmadı. Biz başından beri hep şunu söyledik. Biz tutukluluğu istisnai hale getirdik. Yeniden yargılanma bu insanların pür-u pak dışarı çıkacağı anlamına gelmez. Toplumda böyle bir beklenti oluşturmayalım. Bunun 17 Aralık'la bir ilgisi yok"
Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik "Cemaatle bizim kavgamız olamaz, cemaat derken çok geniş bir kitleden söz ediyoruz. Bizim partimizin tabanında da vardı. Onlarla çatışmak başkalarını mutlu edebilir ama bizi etmez. Başbakan Yeşilköy'deki mitingde cemaat aleyhine atılan sloganları susturdu. Kim yanlış yapıyorsa, onun üzerine gidilir" dedi.