Başbakan Erdoğan'ın gazeteci ve aydınlarla yaptığı toplantı yaklaşık dört saat sürdü. Dört saatin ilk yirmi dakikasında Başbakan konuştu, sonra soru cevap bölümüne geçildi. Sorulmadık soru, konuşulmadık konu kalmadı. Af konusu başta olmak üzere, iadei muhakeme, TIR olayı, cemaate operasyon, yargı meselesinde, yolsuzluklar, cemaatle uzlaşı, cumhurbaşkanlığı seçimi, çözüm süreci dahil tüm başlıklar gündeme geldi.
Her şeyden öte Başbakan Erdoğan oldukça kararlı gördüm. Salona deklare etmese de yol haritasının net olduğunu fark ettim. Soruların türüne göre sözü zaman zaman yanında oturan kurmaylara verdi. Tüm değerlendirmeleri bizzat kendisi not aldı.
Yeniden yargılama işareti!
Başbakan Erdoğan Yalçın Akdoğan'ın yazısı üzerinden başlayan tartışmada Akdoğan'dan yana tavır aldı ve yeniden yargılama sinyali verdi. Adalet Bakanlığının konuyla ilgili bir çalışma yapmasını istediğini dile getiren Erdoğan, ilerleyen günlerde konunun netleşeceğini ifade etti.
Erdoğan'ın konuşmasının satır araları ile yılın son MGK'sı birlikte değerlendirildiğinde Başbakan'ın bu konuya pozitif yaklaştığı algısı doğuyor. Bu konuda ilerleyen günlerde süpriz gelişmeler olabilir. Doğrusu Genel Kurmayın suç duyurusunun kendiliğinden olmadığı kanaatine vardım. Asker yeniden olması gereken noktaya geliyor. Asker siyaset ilişkisinde yeni bir dönemin açıldığı anlaşılıyor. Bu durum hükümetle-askerin anlaşıp, cemaatin üzerine gitmesi olarak yorumlamamak lazım. Bir anlamda sistemin dışına itilmiş ordu, olması gereken yere çekilmeye çalışıyor.
Sorulan bir soru karşısında Erdoğan, CHP Lideri Baykal ve MHP'ye de 'kasetler üzerinden operasyon yapıldığını' bunların 'paralel yapı' tarafından gerçekleştirildiğini ima etti. Japonya-Singapur dönüşü Erdoğan, Baykal buluşması gerçekleşirse süpriz olamayacaktır.
Cemaatle şartlı müzakere!
Toplantının en flaş açıklaması Başbakanın 'cemaatten gelen ıslak imzalı müzakere metni' ifadesi oldu. Erdoğan bu konuda çok açık konuştu. Islak imzalı metnin yakında geldiğini belirtti. Cemaatin 'dersaneler ve atamalar' konusu başta olmak üzere bir 'müzakere-diyalog' talebi olduğunu buna hayır demediklerini dile getirdi. Ancak bunun olabilmesi için iki şartlarının olduğunu belirtti. Öncelikle 'medya üzerinden yürütülen operasyonların sonlandırılmasını ikinci olarak ise 'paralel yapıdan geri atmayacaklarını' koşulunu söyledi.
Cemaat tabanı ile parti tabanının örtüştüğünü ifade eden Erdoğan, 'hukukun dışına çıkmayacaklarını, dershanelere veya evlere baskın yapılacağı şeklinde tezviratlar yapıldığını kendilerinin asla böyle bir yola sapmayacaklarının altını çizdi. Hukuk devletinden böyle şeylerin olmayacağını ifade etti.
Bundan sonra ne olacak?
Başbakan Erdoğan'ın cemaati yok etmek, sıfırlamak gibi bir niyetinin olmadığı anlaşılıyor. Bununla birlikte paralel yapının üzerine sonuna kadar gidileceğinin altını çizildi. Başbakan bunu 'emniyet ve yargıdaki hiyerarşi dışına çıkan yapı' olarak niteledi. Bu tanım 27 Mayıs darbesini çağrıştıran bir ifade.
Hükümetin krizden çıkış yolu olarak milleti gördüğünü Dolmabahçe toplantısında birkez daha anlaşıldı. Yaşanan operasyonun arkasında Türkiye'nin 'istikrarına-istikbaline-istiklaline' yönelik bir amacın olduğunun altı çizildi. Dört saatlik konuşmalardan uzak doğu dönüşü yeni gelişmelerin ortaya çıkacağının izlenimi edindim. Bekleyip, görmek gerekecek...