RÖPORTAJ: CANDAN DURUSÖZ
Birol, daha önce 'Cevapsız Sorular'a remiks yapmış ve yaptığın düzenleme herkes tarafından çok sevilmişti. Bu sefer Ferman ile 'Bensiz Sen' için bir araya geldiniz. Merak ettik, nasıl doğdu bu single projesi?
Birol Giray: İçinde 'Cevapsız Sorular'ın da yer aldığı üç şarkıyı yazın İstanbul'da yapılan büyük bir organizasyonda çaldık. Daha sonra Ferman benim performanslarımın bir parçası haline geldi. Çünkü 'Cevapsız Sorular'ı ben yurt içi ve yurt dışında sürekli çalmaya başladım. Çok iyi tepkiler aldım. Yazın yurt içinde bir turneye çıktım. Bu turnede video çekmesi için bir arkadaşımı davet ettim. Videoyu çektik; sonra arkadaşımla "Bu videoya hangi şarkıyı koyacağız." diye düşünürken onun aklına 'Cevapsız Sorular' geldi. Zaten çaldığım tek Türkçe şarkı oydu. Şarkı ilgiyle karşılandı. Her şey çok doğal gelişti. Sonra playlist'imde Ferman'ın bu şarkısını çaldıkça, onun sesiyle yaşamaya başladım. Sonra yaptığım şarkıyı yani 'Bensiz Seni' ona yolladım.
Daha önce hiç tanışmıyordunuz yani…
B.G.: Hiç tanışmamıştık. İşin enteresan tarafı da bu zaten! Ama maNga'yı tabii ki takip ediyordum. Hatta Eurovision Şarkı Yarışması'nda onları çok başarılı bulmuştum. Tüylerimin diken diken olduğunu hatırlıyorum. Hem şarkıları hem de sahne performansları müthişti.
Bu teklife sen nasıl baktın Ferman?
Ferman Akgül: Denemek istediğim bir şeydi. Bizim ilk hatta ikinci albümde de böyle şarkılarımız mevcuttu. Araya böyle elektronik şarkılar atarız bazen ama onları performe etmez, albümde bırakırız. Çok sevdiğim bir tarzdı ve aslında bir gün içine girip, denemek istediğim bir şeydi. Birol'un teklifi tam da onun üstüne geldi. Zaten sahnede çaldığımız için enerjimiz de çok tuttu. Açıkçası bu proje güzel bir birlikteliğin başlangıcı olabilecekmiş gibi geldi bana…
Daha önce Ayşe Hatun Önal'la 'Sen ve Ben'i yorumlamıştınız. Açıkçası kadın vokalden sonra erkek vokalle çalışmak bilinçli bir tercih miydi?
B.G.: Çok bilinçli bir tercihti aslında. O projede vokal benim için o kadar da ön planda değildi. Benim için önemli olan Ayşe'nin duruşuydu. O bana sadece el verdi ve müziğimi Türkçeleştirdi. Ayşe beni Ferman'a daha da yaklaştırdı. Açıkçası asıl hedefim bu ülkedeki gençliğe bir müziği tanıtmak. Ben tamamen ileriye dönük bir şeyler yapmak istedim. Şarkıda Ferman'ın konuşarak rap yapma özelliği ve ses tonunun uyumu müthişti. Açıkçası günümüzde elektronik müzikte en hit olan şarkılarda erkek vokallerin çok fazla öne çıktığını görüyoruz. Swedish House Mafia'nın 'Don't You Worry Child' şarkısını örnek olarak verebilirim mesela... Fakat bir de müziğin duygusallaştığı kırılma noktalarında Ferman'ın araya rap'i koyabilme becerisi de işin içine girince daha da keyifli bir hale geldi. Aslında yapmak istediğim tam da buydu. Şarkılarla insanları önce duygusal bir şeylerin içine düşürmek ve sonra tekrar yükseltmek... Bu proje için aklıma başka bir isim ya da alternatif gelmedi.
Sonuçta elektronik müzik ve manga birbiriyle fazlasıyla örtüşüyor. Bundan sonra Birol Giray ortaklığında bir maNga şarkısını albümünüzde görme olasılığımız nedir?
F.E.: Bu bir proje aslında… Sonrası için böyle bir şey hiç düşünmedik. Dünya'da böyle işler hep yapılıyor. Mesela Linkin Park'tan Mike Shinoda'nın yaptığı solo rap albümü ile Linkin Park'ın kendi albümü aynı paralelde gitti. İki iş de birbirinden farklıydı. Böyle durumlarda hep bu sorular gündeme gelir zaten. Aslında insanlara bunu söylemek lazım… Bu tamamen iki ayrı yola giden bir fikir. Ama kesişim noktaları mutlaka olacaktır. Çünkü bizim yani maNga'nın remikslediği şarkılar da oluyor. Günün birinde Birol'la "Haydi beraber yine 10 farklı şarkı çalalım ve albüm yapalım!" diyebiliriz. Bunu düşünmek şimdi pek doğru olmayabilir. Şu an farklı bir yolda gidiyoruz ve yolun çok başındayız.
B.G.: Bir gün maNga ile sahnede beraber çalabiliriz, başka şeyler de yapabiliriz. Mesela yurt dışına gidebiliriz, festivallerde çalabiliriz. Bu tip projeler olur. Ama Ferman'ın dediği gibi müzikleri iç içe sokarsan o zaman bütün sistem şarkılaşır. Biz iki kişiyiz ve altyapılar açısından sistemimiz farklı.
Grup arkadaşlarının yeni projeniz hakkındaki yorumları nasıldı?
F.A.: Onlar Birol'u zaten çok seviyorlar. Beraber sahne aldığımız için onlar da bu işe destek verdi. Bu tip projelerde zaten birbirimize her zaman destek oluyoruz. maNga elemanıysanız kendi projelerinizi hayata geçirmekte serbestsiniz... Birbirimize bu konuda hep açık davranıyoruz.
Birol senin müziklerini yaptığın, sözlerini de Ferman'ın yazdığı ve selendirdiği 'Bensiz Sen' single'ı çıktı. Peki şimdi planlarınız dahilinde neler var? Bu ortaklık nasıl devam edecek?
B.G.: Single ve konser performansları yapacağız. Ocak'tan itibaren her ay farklı şehirleri kapsayan konserler vereceğiz. Bunlar daha çok üniversite şehirleri olacak. Asıl kitlemizle buluşmak ve onlarla dans etmek istiyoruz.
Peki Birol, her şarkıya remiks yapılır mı? Şöyle sorayım, maNga şarkıları ve sözleri yapacağın düzenlemeler için biçilmiş kaftan mı?
B.G.: Açıkçası bir şarkıyı düzenlemek istediğimde söze pek bakmıyorum. Bu şu gibi… Senin bir dikme şeklin var ve bir de ortada hazır bir elbise... Şimdi onu ne hale getireceksin? Bu tamamen sana kalmış bir durum.
F.A.: Aslında biz remiks bir albümü yapmayı çok istiyorduk. Zaten maNga diğer rock gruplarından farklı olarak vokal melodisi dışında; farklı synth sesler, piyanolar kullanan bir grup. Böyle olunca şarkılar remiks yapılmaya ve DJ setine girmeye çok müsait oluyor.
Şarkıları orijinalinden bambaşka formatlara sokmak sende nasıl hisler uyandırıyor?
B.G.: İnanılmaz bir his! Bunu 'Cevapsız Sorular'da yaşadık zaten. Şarkıyı hazırlarken dinleyiciler nasıl bir şarkı ile karşı karşıya kalacaklarını bilmiyorlar. Sonuçta ben kulaklık takıyorum ve şarkıyı herkesten önce duyuyorum. İşte o zaman bir heyecan başlıyor bende! Çünkü şarkı slow… Melodi tanıdık ama hangi şarkı çalıyor, tam kestiremiyor dinleyici. Sözler geldiğinde ise insanlar zıplamaya başlıyor. Mesela, Rock'n Coke'ta bu şarkıyı çalarken elime mikrofonu alıp "Ferman'da yarın bu sahnede şarkı söyleyecek." dedim. Yani o kadar heyecanlandım ki anlatamam. Önemli olan iki saatlik sette yaratacağın hareket! Şarkı Türkçe ya da İngilizce olmuş çok da önemli değil. O nedenle nerede olursan ol, lisanın pek bir önemi kalmıyor.
Bu aralar en çok sevdiğiniz ve birlikteliklerinden hoşnut olduğunuz isimler kimler?
B.G.: Linkin Park ve Steve Aoki… Olayları bize çok benziyor. Tabii ki Steve Aoki gibi bir enerjiye keşke sahip olabilsem! Başarı çok çalışarak geliyor. Steve Aoki'nin müziği iyi, şovu iyi. Dedim ya onda inanılmaz bir enerji var.
F.A.: Benim içinde aynı isim geçerli.
Sosyal medya ile aranız nasıl? Hangisinde daha aktif rol oynuyorsunuz?
B.G.: Instagram ile bu aralar aşk içindeyim. Çok fazla yer geziyorum. Gezdiğim yerleri fotoğrafladıkça, fotoğraf çekmeyi sevdiğimi de öğrendim. Bir de fotoğrafları edit'lemek hoşuma gidiyor. Sonra Twitter geliyor.
F.E.: Instagram benim de çok ilgimi çekti ama hala koyduğum fotoğraf sayısı 30'u geçmedi. (Gülüyoruz) Çok üşengecim bu konuda. Facebook'u kullanmak istedim ama onu da başaramadım. Hayran kitlesi kızıyor bu duruma haklı olarak. Bir şeye başlıyorsunuz sonra yarıda kesiyorsunuz. "Niye devam etmiyorsun?, Bizi alıştırdın, fotoğraflar nerede?" diye soruyorlar. Ama ben hala haşır neşir olamadım bu mecralarla. Akıllı telefona bile daha bu sene geçtim.
En son hangi ülkeleri ziyaret ettiniz? Gece hayatı ve müzik konusunda en çok hangi şehirler daha çok ilginizi çekti?
F.A.: Ben Macaristan'da takıldım kaldım. Budapeşte harika bir şehir…
B.G.: Amsterdam, Londra ve Paris'e gittim üst üste. Amsterdam'da 300 parti yapıldı ve orada tam 1.200 DJ çaldı. Bu yıl müthişti. Paris'te Daft Punk ekolünün yeni gelen bir kadrosu, underground bir tayfası var. Çok ciddi partiler yapılıyor. Londra zaten Londra… Üç şehirde çok çok iyiydi. Gece hayatı çok iyi gidiyor. İnsanlar eğlenmeyi çok seviyor. Bu gidişle ne olacak bilmiyorum. Her şeyin kısıtlandığı bir dünyada üstümüzdeki kurtları eğlenerek atıyoruz.
F.A.: Münih'te çok iyi bu konularda… Arkadaşım beni orada bir İtalyan restoranına götürdü. Dünyada böyle bir trend varmış. Restoranda yemek yiyorsun ve yemek boyunca müziğin sesi giderek yükselmeye başlıyor. Daha sonra ses iyice yükselince herkes masasından kalkıyor ve dans etmeye başlıyor.
Peki, biz nasıl eğleniyoruz?
B.G: Türkler çok iyi eğleniyorlar. Çılgınlar gibi dans ediyorlar. Dehşet! Artık hiçbir fark göremiyorum. Türkiye'yi bu konularda çok iyi görüyorum. Turneye gittiğimizde zaten yine göreceğiz. İnsanlar eğlenmeyi seviyor ve eğlenmenin modası da bu dönemde bu! DJ'ler ve festivaller.
F.A.: Dünyanın başka hiçbir şehrinde aynı anda bu kadar canlı müzik yapılan bir ülke daha görmedim. İstiklal Caddesi'nin her adımında başka başka canlı müzik yapılıyor.