Hiç kuşku yok ki siyasetin temel taşlarından biri de ekonomi. Bir ülkenin ekonomisinin düzgün şekilde ilerlemesi siyasi istikrarı da beraberinde getiriyor. Aksi durumda siyasi otorite zarar görüyor, demokrasinin çarkları bozuluyor ve nihayetinde kaos ortamı peydah oluyor.
Bu anlattıklarımız normal piyasa koşullarında gerçekleşebilecek olağan durumlar. Ancak 17 Aralık operasyonuyla başlayan süreç sonucunda ekonominin baş aşağı gitmesinin nedenleri bunlar değil. Ekonominin bozulması, siyaseti dizayn etmeye çalışanların nihai planlarının en tepesinde yer alıyor. Şimdi soru şu; siyaseti dizayn etmeye çalışanlar kim? Ekonominin kötü gitmesi kimin işine geliyor?
2001 krizini çıkaranlar iş başında
İç işleri Bakanı Efkan Ala, geçtiğimiz günlerde bu soruların cevabını net bir şekilde vermişti oysa ki. Ala 2001'deki krizi örnek göstererek 17 Aralık operasyonuyla paralellik taşıdığını ve o dönem perdenin arkasındakilerin bugün de gün yüzüne çıktığını ifade etmişti. 2001 krizini hatırlamakta fayda var. O dönem de 17 Aralık operasyonu gibi ülkede yapay bir siyasi kriz yaratıldı. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Çankaya Köşkü'nde Başbakan Bülent Ecevit'e anayasa kitapçığını fırlattı. Ecevit "Bu bir devlet krizidir" dese de gerçek kısa bir süre sonra ortaya çıktı. Faiz lobileri piyasadan yüklü miktarda döviz toplamış ve Türkiye tarihinin en büyük soygunlarından birine imza atmışlardı. Ve olayın kırılma noktasıysa toplanan dövizin hangi kurdan ve ne kadar toplandığının bilinmemesiydi. Aslında benzer ifadeleri Gezi olayları için de kullanabiliriz. Aynı çark orada da kendini gösterdi, ama siyasi oterinin kararlı duruşu karşısında başarılı olamadı.
Şimdi, "faiz lobisi"ni işaret ettik, onun da içini dolduralım. Kimdir bu faiz lobisi? Öncelikle bazılarının söylediği gibi "hayali bir düşman" değil. Geniş perspektifle bakacak olursak uluslararası bankacılık sistemidir faiz lobisi. Bu durumda Amerika, İsrail ve İngiltere'den oluşan bir saç ayağıyla karşı karşıya olduğumuzu söylebiliriz. Şu zamana kadar iplerin kendi ellerinde olduğunu düşünüyorlardı ancak öyle olmadığını gördüler ve başka bir planı devreye soktular. 17 Aralık işte o planın en önemli ayağıydı. 17 Aralık operasyonu sonunda ekonominin zarar görmesinden sadece yurtdışının fayda sağladığını söylemek doğru olmaz. Planın veya oyunun yurt içinden de destekçileri ve çıkar sağlayanları vardı. Neticede ortaya böyle bir tablo çıktı.
Turgay Güler
"Kapalıçarşı'ya arabalarını gönderen iş adamı kim?"
17 Aralık operasyonunun öncesinde Kapalıçarşı'ya arabalarını gönderen iş adamı kim? Bol miktarda döviz alan iş adamı kim? Kapalıçarşı dövizcisine sorsunlar. Mali polis bir şekilde araştırsın. Bir operasyonda 104 milyar TL gidiyorsa… Daha 42 operasyonun olduğu ortaya çıktı. Bu direkt Türk ekonomisine saldırıdır.
Türkiye'de son dönemde Anadolu sermayesi karşısında ihaleleri kaybeden dahası bankalarında, şirketlerindeki usulsüzlükle nedeniyle ağır vergi cezalarına çarptırılan distribütör sermaye bu krizler yoluyla da kayıplarını telafi etme yoluna girmiştir.
Hürriyet Gazetesi 6 Aralık 2013… Financial Times'den çok önemli açıklama… Bu haberi dikkatle okuyun. Bu haber bir belgedir. Operasyonların arkasında kim var sorusunun direkt yanıtıdır.