Bilgi parçacıklarıyla yaratılmak istenen algının ötesine aktuel.com.tr geçmenize yardım ediyor. Aktuel için Taha Dağlı, Türkiye'yi El-Kaide ile ilişkilendirme planlarının perde arkasını anlattı.
Son bir haftadır Türkiye gündeminin en önemli maddesi, yolsuzluk ve rüşvet adı altında yapılan operasyonlar. Herkes yorum yapıyor ancak mesele derinlemesine bilgiye ulaşmak olduğunda işler karışıyor. Aktuel.com.tr son operasyonlardan sonra Türkiye üzerine oynanmaya çalışılan planının haritasını gözler önüne seriyor. Dış siyaset uzmanı gazeteci Taha Dağlı, Aktuel.com.tr'ye çok özel açıklamalar yaptı.
Bu son operasyonda El Kaide vurgusu dikkat çekiyor. Amerika'nın amacı El Kaide ile Türkiye'yi ilişkilendirmek mi?
Türkiye-El Kaide ilişkisi üzerine iddialar son bir yıldır hep gündemde tutuldu. 17 Aralık'tan yaklaşık 1,5 ay önce 5 Kasım'da CNN, 16 Kasım'da ise Washington Post'ta Türkiye-El Kaide ilişkileri üzerine dosyalar yayınlandı. Her iki yayın organı da Türkiye'yi, El Kaide'ye destek vermekle itham ettiler, Amerika'nın bundan sonra Suriye politikasında Türkiye ile aynı fikirde olmayacağını vurguladılar. Ama bu yayınlarda öncelikle insanların kafasına "Türkiye, El Kaide'ye yataklık ediyor, onlara silah ve eleman tahsis ediyor" algısını yerleştirmeyi amaçladılar. Sonra da Türkiye'nin bu ilişki nedeniyle bedel ödeyeceği şeklinde tehditkar yorumlarda bulundular.
Yasin El Kadı ismi de bu komplonun içinde kullanılıyor mu?
İkinci operasyonda Yasin El Kadı'nın ismi geçti. Amaç, "Türkiye-El Kaide'ye destek veriyor" dedikten sonra Yasin El Kadı üzerinden bu ilişkiyi etiketlemekti. Ama göz ardı edilen bir durum var. Yasin El Kadı ismi geçince Türkiye'de 17 Aralık sürecine destek veren medya bu tuzağa hemen atladı. Oysa Yasin El Kadı, 7 Ekim 2012'de hakkındaki tüm El Kaide suçlamalarından BM tarafından aklanmış bir isim. BM'nin kara listesindeydi ancak Ekim 2012'de bu listeden çıkarıldı. Yani Yasin El Kadı meselesi BM tarafından kapanan bir dosya. Şimdi bu dosyanın Türkiye'de sırf hükümete yönelik kullanmak için açılmak istenmesi da zaten bu operasyonun dış bağlantılarını açıkça deşifre ediyor. Mesela BM kararından sonra Guardian gazetesine bir röportaj veren Yasin El Kadı, en çok Ladin'i tanımaktan dolayı suçlandığını söylüyor. Oysa Yasin El Kadı, Ladin gibi Suudi bir işadamı. Ve o röportajda, sadece kendisinin değil Amerika'daki neredeyse tüm üst düzey işadamlarının da Usame bin Ladin ile bir şekilde tanışıklıkları olduğunu belirtiyor.