Brooking Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve eski Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, Türk ekonomisindeki büyümeden memnuniyet duyduğunu ve CHP içinde sosyal demokratlarla ulusalcıların arasında ortak bir strateji kurulabileceğini açıkladı.
Derviş'in seçim öncesinde tekrar gündeme gelmesi kafalarda soru işareti oluşmasına neden oldu. Neden mi? Hatırlayalım…
Kemal Derviş, Kasım 2000 ve Şubat 2001'de yaşanan iki mali krizin ardından dönemin iktidarı Bülent Ecevit tarafından Türkiye'ye davet edildi, 22 yıllık hizmeti olan Dünya Bankası'ndaki görevinden ayrılarak 3 Mart 2001'de Bülent Ecevit Hükümeti'nin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevini üstlendi.
Ancak umulan olmadı, ekonomik krizin 'Superman'i olarak görülen Derviş, IMF'den yüklü miktarda borç alarak Türkiye'nin borcunu katladı.
2002 Ağustos ayında başbakan yardımcısı Devlet Bahçeli ile görüş ayrılığına düşerek görevinden istifa etti. İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan ile birlikte Yeni Türkiye Partisi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı. Ancak İsmail Cem ile de anlaşamayarak 3 Kasım 2002 seçimlerinde CHP 'den milletvekili seçildi. Derviş, CHP 'de Genel Başkan Yardımcılığına kadar yükseldi.
Kendisinden Türk ekonomi ve politikasını kurtarması beklenen Kemal Derviş, Deniz Baykal'ı da partinin zor dönemlerinde yalnız bıraktığı gerekçesi ile eleştiri oklarına maruz kaldı. O dönemde CHP Genel Sekreter Yardımcısı olan Mehmet Sevigen ``Partinin iyi günlerinde kahramanlar gibi ortalarda dolaşıp zor günlerinde ortadan kaybolanlar bu partinin gerçek sahipleri asla olamazlar`` diyerek Derviş`e göndermede bulundu.
Bülent Ecevit kendisi ile yapılan bir röportajda Kemal Derviş için şu sözleri kullandı: "Tam seçime gireceğimiz sırada grubumuzun yarısını ayırdı. Bizden ayrılanlarla da ayrı bir parti kurdu. Ama o partiyi de bırakarak Cumhuriyet Halk Partisi'ne gitti. O günlerde dedim ki bizim başımıza getirdiklerini CHP'nin de başına getirecek."
Şimdi seçim dönemi öncesinde Derviş yine sahnede ve Türkiye politikası ve ekonomisi ile ilginç açıklamalar ve fikirler ortaya atıyor. Aslında açıklamalarının geçmiş aktiviteleri ile çelişkili olduğunu söylemek de pek yersiz olmaz.
Yurtdışından ithal edilen Derviş'in Dünya Siyaset Konferansı'ndaki yeni açıklamaları 'yaklaşan tehlikenin' boyutunu gözler önüne seriyor.
"Cari açık ile büyüme hızı dengelenmeli"
Türkiye'nin üçüncü çeyrekteki yüzde 4,4'lük büyümesini "beklenenden fazla ve hızlı" olarak tanımlayarak son çeyrekte de yüzde 3-4 arası bir büyüme beklediğini dile getirerek devam etti: "Ancak tabii ki hedefimiz yüzde altı olmalı. Ve büyüme sağlanırken bir yandan da mutlaka cari açık kapanmalı. Hedefimiz artı yüzde altı büyüme ile eksi yüzde altı cari açık olmalı."
"Cari açık Türkiye politikasını kırılgan yapıyor!"
Türkiye'de sektör politikaları, real ekonomi politikaları ve üretim politikalarına önem verilmeli diyen Derviş, Türkiye'nin ihracatta da katma değerinin düşük olduğunun da altını çizerek ihracattaki yerli mal üretiminin düşüklüğüne de dikkat çekti.
"Teknolojinin geliştiği dünyada her yıl yeni bir stratejiye ihtiyaç var."
Globalleşen dünyada her ülke ekonomisinin, genel bir stratejinin yanında her yıl da bazı güncellemelere ihtiyaç duyduğunu açıkladı. Ekonomik gelişmelerin yeni stratejiler doğurduğunu belirten Derviş, kriz dönemlerinde ve kriz sonrasındaki büyüme döneminde farklı eylem planlarının var olduğunu vurguladı.
"Ben sosyal demokrat bir insanım. Birlikte kalmak gerek diye düşünüyorum"
Türkiye'de demokrasinin iyileşmesi için iktidarın da muhalefetin de güçlü olması gerekli olduğunu söyleyen Derviş, sözlerine şu şekilde devam etti: "Kim iktidarda olursa olsun muhalefete ihtiyaç var. Ben sosyal demokrat bir insanım. Birlikte kalmak gerek diye düşünüyorum. Bu sağda da öyle. Sağda da farklı duyarlılıklar, nüanslar olabilir. Ama büyük bir sağ partisinin demokrasiyi benimseyen sağın varlığı çok önemli. Sol içinde aynı şey geçerli. Tüm dünyada sol için farklı duyarlılıklar var. Kendi içinde bölünmek değil bu duyarlılıkları barıştırmak, ileriye dönük, geçmiş kavgaları kenara bırakarak yeni çalışmalar yapmak gerekiyor. Benim inancım Türkiye'yle, Cumhuriyetle, CHP'yle gurur duyan özellikle bağlı olan insanlarla, sosyal dayanışmayı ve küresel dayanışmayı ön planda tutanlar arasında ortak bir strateji oluşabilir."
Soru şu, Derviş bu söyledikleriyle samimi bir görüntü çiziyor mu? Geçmişte rüzgâr nereden eserse o tarafa yüzünü dönen, birçok lider ve partiyi yarı yolda bırakarak, yaşanılan ekonomik ve politik başarısızlıklar sonucunda Türkiye'den ayrılan Derviş, şimdi yeniden neyin peşinde olabilir? Ya da onunla çalışan bir parti seçmene ne kadar güven verebilir? Bu soruları biz düşüneduralım, daha önce tek çatı altında birleşmiş bir partiyi bölerek, ortadan kaybolan Derviş'in yeni stratejisi ve tek çatı altında birleşme arzusunun gerçekte neyi işaret ettiğini hep birlikte göreceğiz.
Selin Aksel / Aktuel.com.tr