Akit gazetesi yazarlarından Abdurrahman Dilipak, "Fiş!" adlı bugünkü yazısında, şöyle yazdı:
"Elektrik fişi, kasa fişi, mektep fişi. Bizde fiş çoktur. Son olarak buna bir de fişleme eklendi. Ama son zamanda bu işi sanki fazla abarttık gibi. Tamam birileri birilerini fişleyip, onun aleyhine bu bilgileri kullanmamalı. Ama bu fişleme olmaması anlamına gelmiyor. Zaten modern dünyada bir şekilde fişleniyor, izleniyor ve dinleniyorsunuz. Bundan kaçmanız, kurtulmanız, kendinizi gizlemeniz de mümkün değil.
…
Asıl sorun devletin bilgi toplaması değil, bu bilgileri adalet duygusu dışında, devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyet temellerinin dışında bireye ya da toplumun belli bir kesimine karşı düşmanca bir niyetle kullanması.
Eğer iş bu noktaya gelmişse, zaten o devlet yöneticilerine hukuktan, ahlaktan bahsetmenin bir anlamı yok. Eğer böyle bir endişe yoksa, o zaman devletin bireyi ve toplumu suç örgütleri ve başka ülkelerinin istihbarat faaliyetlerine karşı koruma refleksi ile bilgi toplamasına karşı çıkmamak gerekebilir.
…
Eğer izleme, dinleme, takip yapmayacaksanız, MİT niye var, Emniyet istihbarat niye var. Kaldı ki, Jandarma, hava, kara, deniz, elektronik istihbarat birimleri de var. Önemli olan bunların denetlenebilir olması, yani kötü kullanımın önlenmesi ve cezalandırılması.
…
Bu fişleme olayının bu kadar çok tartışılması, bana dershane olayından sonra MİT ve Emniyet üzerinde yeni bir operasyon ihtimalini hatırlatıyor..
Herkes izlenmekten, dinlenmekten, fişlenmekten korkuyor da, haber vereyim, kiramen katibin size fişliyor, izliyor, dinliyor ve kayda alıyor. Ve bir gün bu kayıtlar hepimizin önüne konacak. Hatta aklımızdan geçenler de kayıt altında.
…"