Elektronik ortamlarda saklanan bilgilerin kolay ele geçirilmesi ve internet üzerinde yayınlanması, bazı ülkeleri önlem almaya yöneltti. Rusya çareyi, eski usul daktilolara dönmekte buldu…
Alev RİGEL / PARA
Rusya, resmi belgelerin hazırlanmasında artık bilgisayarları değil daktiloları kullanmaya başladı. Bundan böyle önemli evrakların, bilgisayar ortamında yazılıp çıktısı alınmayacak. Daktilolarda yazılarak dosyalanacak ve kilit altında tutulacak. Bu kararın alınmasındaki en önemli etken, şüphesiz ki Wikileaks olarak bilinen internet sitesinde devlet başkanlarının, başbakanların, üst düzey görevlilerin konuşma ve yazışmalarının alenen açıklanması. Bu durum pek çok ülkeyi rahatsız edince çareyi eskiye dönmekte buldular. Sovyetler Birliği parçalandıktan sonra bile, hala dünyanın ikinci büyük politik ve askeri gücü unvanını muhafaza eden Rusya, resmi yazışmaları korumaya Kremlin'den başladı. Moskova'da, yönetimin kalbi sayılan Kremlin için 486 bin ruble (15 bin dolar) harcanarak 180 elektrikli daktilo alınması uygun görüldü. Rusya'nın Federal Muhafızlar Teşkilatı (FSO), ilk aşamada Kremlin'deki "mahremiyeti" koruyacak. Bir süre önce Başbakan Dimitri Medvedev'in gizli yazışmaları, Wikileaks sayfalarında yayınlanınca böyle bir tedbir alma gereği duyan teşkilat, öncelikli olarak Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yazışmalarını korumayı amaçlıyor. Elektronik ortamda gezinen veya saklanan her kelimeyi bulmak ve kopyalamak, bilgisayar ustaları için çok basit bir iş. Ancak daktilo edilmiş, kilit altında saklanan belgelerin çalınması çok zor.
G20 bile dinlenmiş
Federal Muhafızlar Teşkilatı'na yakın bir kaynağın, ülkenin etkin gazetelerinden Izvestiya'ya yaptığı açıklamada şu görüşe yer veriliyor:
"Gizli dokümanların, Wikileaks tarafından dağıtılmasının ve Amerikalı Edward Snowden'in ülkesiyle ilgili gizli bilgileri sızdırmasının yarattığı skandallardan sonra mahremiyet konusu daha çok önem kazanmaya başladı. Londra'da sadece devlet başkanları ve başbakanların katıldığı son G20 zirvesinde kapalı kapılar ardında kalması gereken konuşmaların bile deşifre edilmiş olması, Kremlin'i fazlasıyla rahatsız etmiş, çare olarak eski teknolojilere dönme kararı alınmıştır. Bu çerçevede Alman markası Triumph Adler'den ilk aşamada Kremlin için 180 adet elektrikli daktilo alınması konusunda fikir birliğine varılmıştır."
Soğuk Savaş bitmiş gibi görünmekle birlikte aslında adı değişti. Berlin Duvarı'nın yıkılması, Rusya'nın "glasnost" (açıklık) politikası, ülkelerin daha şeffaf olmaya çalışması, hatta bir zamanlar düşman kabul edilen ülkelerle ortak askeri tatbikatlar bile yapılması, dünyayı bir türlü beklenen, özlenen barış ortamına getiremedi. Bu kez bilgisayarlar üzerinden bir casusluk mücadelesi başladı. Her ülke, birbirini elektronik ortamda dinleyip kendine koz çıkarma çabasına girdi. Buna günümüzde "siber-savaş" deniyor. Ve pek çok kişiye göre bu tanımlama, klasik silahlarla yapılan konvansiyonel savaşlarla eşdeğerde tutuluyor.
Kimse güvende değil
2009 yılında ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, sadece bilgisayarlarına yapılan saldırılardan kaynaklanan zararın giderilmesi için yılda 240 milyon dolardan fazla para harcadıklarını açıklamıştı. Bugün bu harcamanın 750 milyon doları aştığı belirtiliyor.
2007'de İsrail savaş uçaklarının Suriye'ye saldırmasından Suriye hava savunmasının hiç haberi olmadı. Çünkü İsrail, siber-savaş yöntemleri kullanarak, Suriye'deki radarların İsrail uçaklarını görmesini engellemişti. 2009'un temmuz ayında ABD ve Güney Kore'nin hükümet, finans ve medya siteleri saldırıya uğradı. Herkes Kuzey Kore'nin yaptığından şüphelendi. Oysa uzmanlar, saldırının izini takip ettiler ve kaynağının İngiltere olduğunu belirlediler. 2010'da İran, en şiddetli siber saldırıya uğradı. Natanz nükleer tesislerini hedef alan saldırıda tesisin en gelişmiş bilgisayar yazılımları hasara uğratıldı. Aynı yıl, kendilerine Hindistan Siber Ordusu adını veren bir grup, Mumbai saldırısının intikamını almak amacıyla Pakistan'daki bütün bakanlıkların bilgisayar sistemlerini hack'ledi. Çökertilen bilgisayarlar haftalarca çalıştırılamadı.
Kırmızı siber-savaş hattı
Bir zamanlar Sovyetler Birliği'ni oluşturan cumhuriyetlerden Estonya da siber saldırıdan nasibini aldı. Saldırının Moskova'dan geldiği iddia edildi. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün... Görüldüğü gibi siber saldırılardan yakınan Rusya bile siber saldırı düzenliyor. Geçtiğimiz temmuz ayında ABD Başkanı Barack Obama ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yanlış anlaşılmalardan kaynaklanacak bir nükleer savaşı önlemekte kullanılan Kırmızı Telefon Hattı benzeri bir sistem oluşturmayı kabul ettiler. "Kırmızı Siber-Savaş Hattı" olarak adlandırılan sistem, bilgisayarlara yapılacak saldırı sonrası ortaya çıkabilecek olası krizleri aşmak için uzmanların birlikte çalışmasını öngörüyor. Ukrayna'nın uluslararası hukuk profesörlerinden Alexander Merezhko'nun önerisi hayli ilginç. Merezhko, internetin, insanlığın vazgeçemeyeceği bir bilgisayar ortamı ve günlük, sıradan bir etkinliği haline geldiğini kabul ediyor ve şöyle söylüyor:
"İnternet, uluslararası bir sınır taşı gibi görülmeli fakat savaş taktiklerinden muaf tutulmalıdır. İnternet, ya da bir başka deyişle siber-uzay, insanlığın ortak mirasıdır. Bu mirasın, ekonomi, teknoloji ve kültür alanlarında kullanılması gerekir." Merezhko, internetin siber savaş taktiklerinden nasıl temizleneceğini söylemiyor. Bu o kadar kolay bir iş değil. Web sayfası silmek, URL'yi yeniden yönlendirmek, siteyi hizmet veremez hale getirmek, bilgi hırsızlığı ya da bilgilerin silinmesi, çarpıtılması ve bunlara benzer onlarca sabotaj yöntemi var. Bilgisayar ortamını nasıl kötü niyetli klavye girişlerinden koruyacaksınız?