Bunların altını kalın çizgilerle çizdikten sonra, Gülen Hareketi'nin tabanına, neferleri, iktidar kavgasının çok ötesinde bir yerde sadece ve sadece Allah rızası için çalışan hakiki hizmet erlerine bir çağrıda bulunmak istiyorum:
Muhterem ağabeyler, ablalar, can kardeşler!
ABD/İsrail eskisi kadar güçlü değil,Türkiye de eskisi gibi güçsüz değil. Cemaatinizin de çok kıymetli ve hayati derecede önemli katkılarıyla yepyeni bir Türkiye'nin inşasına giriştik, epey de mesafe aldık. Bu, aynı zamanda, yepyeni bir dünyanın inşası anlamına da geliyor. Eski dünyanın korkularını atalım üzerimizden. Yepyeni bir dünyanın ışığına doğru hep beraber emin adımlarla yürüyelim. Varsın dershaneler eksik kalsın. Türkiye ve dünyanın dört bir yanındaki okullarınızla, talebe yurtlarınızla, muh-telif sahalardaki sivil toplum kuruluşlarınızla, basın-yayın organlarınızla devam edersiniz yolunuza / yolumuza.
Hükümet, dershanelerin kapatılmasını eğitim reformunun vazgeçilmez bir parçası olarak görüyor. Bu fikre katılamayabilirsiniz. Dershanelerinizi canla-başla savunmanız tabiidir; fakat bu süreçte Gezi'ciler gibi ölçüsüz ve arsız söylemlere tevessül eden arkadaşlarınızı, ağabeylerinizi "Bu bize yakışmıyor" diye uyarmayı da ihmal etmeyin ne olur.
"İyi de, ya bu iş dershanelerin kapatılmasıyla bitmezse?" diye sorarsınız...Daha dershane meselesi ortada yokken "Başbakan 'ı dualarımızdan çıkardık" gibi lafların edilmesine ve Başbakan'ın yıpranmaması için ahlaka bağdaşmayan türlü çeşit propagandalara tevessül edilmesine rağmen itidalini ve Hizmet'e saygısını koruyan, tahriklere katiyen katılmayıp sağduyulu davranmayı müthiş bir dirayetle sürdüren Başbakan, bugün dershane meselesinde de aynı şekilde davranıyorsa, sizin sözcüleriniz olma iddiasındaki bazı kimselerin estirdiği topyekün savaş rüzgarları bir tek kılını bile kaptırmıyorsa, "Hizmet"le bir derdinin olmadığını hem konuşmalarıyla hem lisan-hali ile hem de yaptıkları ve yapmadıları ile sarih bir şekilde ortaya koyuyorsa, böyle bir sü-i zanna mahal var mı?
2004'teki o MGK toplantısı hikayesini balon gibi şişirenler "Hizmet'i bitirmeye ta o zaman karar verdi AK Parti" diyenler var. Elinizi vizdanınıza koyup söyleyin: O tarihten sonra sayısız cemaat mensubu devlet kadrolarına alınmadı mı? AK Parti'de, bu partinin koyup meclis grubunda pek çok cemaat mensubu devlet kadrolarına alınmadı mı? AK Parti'de, bu partinin meclis grubunda pek çok cemaat mensubuna yer verilmedi mi? Hükümet, o toplantıda alındığı ileri sürülen cemaat aleyhindeki kararın tam tersiistikametinde hareket etmedi mi? Başbakan Erdoğan, "İmamın Ordusu" ve "Fettullah'ın Polisi" gibi söylemlere yiğitçe göğüs germedi mi? AK Parti'yi kapatma davasının sacayaklarından bir tanesi, cemaate iltifat değil miydi?
İnsafı elden bırakmamalıyız. Vesselamu aleykum ve rahmetullah.