Eli kulağında sayılır... "Gebze" yakında rafları süsleyecek. Gebze ya da namı diğer T40, Turkcell'in T serisi cep telefonlarının en yeni üyesi. Özelliği ise cihaz tasarımının Türkiye'de, Turkcell'in İstanbul, Gebze'deki ar-ge merkezinde yapılmış olması. Turkcell bu nedenle telefona 'yerlilik' atfediyor.
Ersun ERDİNÇ / FORBES
T40 Turkcell'in ilk telefonu değil. T serisi ilk olarak 2010 yılında ortaya çıktı. Turkcell bu cihazları Çinli Huawei firmasına yaptırıyordu. Şimdiye kadar T10, T20, T11, T21 (Maxi Plus 5) ve T30 (Maxi Pro) çıkarıldı. Turkcell Genel Müdür Yardımcısı İlker Kuruöz şimdiye kadar T Serisi'nden 1 milyon telefon sattıklarını söylüyor (Beyaz Rusya ve Kuzey Kıbrıs satışları dahil). Bu rakam Turkcell'i toplam Android işletim sistemli telefonlar içinde ikinci büyük üretici konumuna taşıdı.
Kuruöz, T Serisi'ni en çok kamu çalışanlarının tercih ettiğini ancak ev hanımları, gençler ve 'premium segment' tarafından da ilgi gördüğünü belirtiyor. T40 yerel motiflerin işlendiği kapakları, kullandığı martı, çay kaşığı, gemi düdükleri gibi İstanbul ve Türkiye çağrışımlı sesleri ve kullanımı oldukça kolaylaştıran kart sistemi menüsüyle dikkat çekiyor. Turkcell telefonun 240 saat bekleme ve 480 dakika konuşma özelliğine sahip olduğunu bildiriyor. Turkcell tarafından henüz açıklanmamış fiyatının 400 ile 600 liralık bir rakama karşılık geleceği konuşuluyor. Turkcell mühendislerinin tasarladığı ve yazılım geliştirdiği T40 Çinli üretici ZTE'nin işbirliğiyle bir yerli üretici tarafından Türkiye'de üretilecek. İyi ama her yıl milyonlarca telefonun ithal edildiği ve Apple, Samsung gibi dev oyuncuların egemen olduğu Türkiye pazarında Turkcell neden yerli üretime soyunuyor? Öncelikle "yerli üretim" tanımlamasının üzerindeki perdeyi aralamak gerekiyor. Kuruöz'e kulak verelim: "Buradaki ortaklarımızla ilişkimiz gelişirken şablon biçiminde hazır bulunan ve ID dediğimiz tasarımları alıp Turkcell taleplerini verip özelleştirme yapıyorduk. Bu kez hazır bir modeli değil, tamamen yerli bir tasarımcıyla çalıştığımız ve bütün özelliklerini Turkcell'in tasarladığı bir cihaz üretmeye karar verdik. Bir de bunun misyonumuzun olduğunu düşünüyoruz. Aslında Turkcell bir donanım üreticisi değil. Ama Türkiye'de telefon tasarlanabileceğini ve uygun şartlar olduğunda üretilebileceğini göstermek istedik."
T40'ın geliştirme sürecinde Turkcell yerli bir endüstriyel tasarımcıyla çalıştı.
Bu çalışmada telefonun yerel ihtiyaçları, dokusu, kullanıcıların nelerden hoşlandığı gibi noktalar üzerinde duruldu. Demo ürünler hazırlandı ve aralarından yakında göreceğimiz telefon seçildi. İkinci aşamayı donanım oluşturdu. 1,2 MHz'lik Qualcomm 8225 işlemcisi ve yonga seti tercih edildi. Qualcomm ile cihaza konacak ekstra işlevler ve yazılım özellikleri üzerinde çalışıldı. Donanım tasarımında nihai aşamaya üretim ortağı ZTE ile gelen Turkcell, yonga setinin sağladığı olanaklarla HD kalitesinde konuşma sağlayan, aktif gürültü önleyicili, surround ses veren, çok hızlı fotoğraf çekebilen, NFC özelliği olan, yüz tanıyabilen ve Android işletim sistemli bir telefon ortaya çıkardı. "T40 ve T serisi telefonlar, akıllı telefonların başlangıç sektörü düzeyi dediğimiz segmenti hedefliyor" diyor Kuruöz, "Standart telefon kullanan müşterilerimizin ilk aldıkları, ulaşılabilir ama bir o kadar da kullanılışlı, yetkin akıllı telefonlar olmasını istedik. Üst düzey telefon segmentini hedeflemiyoruz."
Turkcell, Türkiye'de üretim için yerli üretim yetkinliği olan bütün firmalarla görüşmüş. Kuruöz, yakında anlaşmanın duyurulacağını söylüyor. Ancak yerlilik oranı çok net olarak ortaya çıkmış değil. "Elektronik üretimi çok karmaşık bir iş" diyor Kuruöz, "Bazı parçaları Türkiye'de yerli yan sanayi üretiyor. Bazılarını ise dünyanın farklı ülkelerinden tedarik edip biraraya getiriyoruz. Ama ilk adım çok önemli." IDC Türkiye verilerine göre 2011'de 14,1, 2012'de 10,6 ve 2013 ilk yarısında 5,6 milyon adet telefon satıldı. 2011'de akıllı telefonların toplam satışlar içindeki payı yüzde 29,9'du. Geçen yıl yüzde 50,3 oldu. Şimdi ise 57,4'e ulaşmış durumda.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) verileri ise telefon sayılarını, SIM kartı başına verilen IMEI numaraları üzerinden belirliyor. Kurum verilerine göre 2011'de 17,8, 2012'de 13,2 ve 2013 ilk yarısında 6,2 milyon telefon ithalat başvurusu alındı. Yine BTK verilerine göre 2010'da 894 bin adetlik yerli üretim başvurusu yapıldı. 2012'de bu rakam 367 bine çıktı. Yılın ilk yarısında ise 125 bin adetlik başvuru bulunuyor. Üretimden ne anlamak gerekiyor? Türkiye'de yapılan üretim aslında parçaların burada birleştirilmesi anlamına geliyor. Casper Genel Müdürü Yalçın Yıldırım, 22 yıllık şirketin Altan Fakılı ile kurucu ortağı. Bilgisayar mühendisi olan Yıldırım, Casper'ın haziran sonunda pazara sürdüğü ilk telefonu olan 6108 ve bir ay sonra onu izleyen 3216 için "Üretimimizi keşke 200 bin yapsaydık" diyor. İki ayda 20 bin sattıkları telefonda siparişler yüzlerini güldürmüş ancak talebi nasıl karşılayacağı konusunda kaygılılar. Zira eylül sonunda çıkacak üçüncü modelleri 3316'nın siparişlerini yetiştirmeye çalışıyorlar.
"Aslında bu bir akıllı işlemci sektörü" diyor Yıldırım, "Dizüstü bilgisayar tarafından bakalım: İşlemcisi Intel veya AMD. Dünyada üçüncü bir marka yok. HP'nin ya da Asus'un, Samsung'un yaptıkları arasında teknolojik anlamda hiçbir fark yok. Bizim bir ar-ge bölümümüz var. Burada tasarımlar oluşturuyoruz. Bunu donanım üreten firmalarından talep ediyoruz ve ürün haline getiriyoruz. Telefon için de aynı şey geçerli." Yani Casper telefonlarını ar-ge merkezinde tasarlıyor ve Uzakdoğu'da ürettirerek Türkiye pazarına getiriyor. Mevcut modellerden biri için Intel diğeri için Qualcomm ile çalıştılar; ikisi de yonga seti üreticisi. Yalçın Yıldırım "Telefonu burada oluşturmak yönünde ciddi bir düşüncemiz var. 2017'de 300 milyon dolar ciro hedefimizi yakalayabilmek için birtakım bileşenleri ne yapıp edip burada üretmemiz lazım." Ancak Casper'ın telefon işinde örneğin bir devre çizimi bile henüz yok.
Şirketin ürün müdürü Selim Yıldırım ise buradaki ince noktayı açıklıyor: "Masaüstü ya da dizüstü bilgisayar gibi değil akıllı telefon. Bunlarda devre şemasına kadar gidiyorduk ama tablet ve akıllı telefonda küresel piyasada durum değişti. Örneğin Qualcomm'dan yonga setini aldınız. Onların şablonlarına uyduğunuz takdirde yonga çok daha performanslı çalışıyor. Belki bir - iki sene sonra bu işi öğreneceğiz ve tam anlamıyla bu cihazın üretimine geçebileceğiz. Fakat şu anda telefonda yapacağımız şeyler, dürüst olmak gerekirse çok kısıtlı. Zaten o yonga seti üreticisi de belli konularda ürününe dokundurtmuyor. Referans tasarımı bozduğunuz zaman orada bir problem yaşama ihtimaliniz doğuyor. Hem donanım hem yazılım olarak."
Yalçın Yıldırım ise Türkiye'nin akıllı telefon talebine çok hazırlıksız yakalandığının altını çiziyor. Ama şu anda üretim yapmanın elverişli olmadığını vurguluyor. "Öncelikle teknolojiyi içselleştirmek lazım. Şu anda pazarda bilgi birikimi sorunu var. Öte yandan adetler bir anda çok büyüdü. 2014'e, 2015'e kadar biz bu sürecin tamamlanacağını düşünürken 2012'de ciddi bir talep oluştu. Doğal olarak sektör hazırlıksız yakalandı bu işe." Daha somut bir ifadeyle, telefonun parçalarını yerleştirmekte kullanılan dizgi makineleri bilgisayar üretenlerden çok farklı ve 120 milyon doları bulan fiyatlara sahip. Bu da her üreticinin göze alabileceği bir rakam değil. Yalçın'a göre aslında devlet de bu işe hazır değil.Zira yerli üretim için vergi ve teşvik düzenlemeleri belli değil.
Peki, pazar telefona bu kadar düşkünken ve ithalatın zahmetsiz çekiciliği ortadayken neden montaj ilgi görüyor? Bu konuda Gelirler Kont rolörü Halil Ünal'ın altını çizdiklerine bakmakta yarar var. BTK'nın "2012 IMEI talep verileri" üzerinden ithalat ve yerli üretim oranı kabaca yüzde 97,22 ve 2,78 olarak hesaplanıyor. Telefon üretilsin ya da ithal edilsin, KDV matrahı üzerinden 40 ila 50 lira maktu ya da yüzde 25 oransal ÖTV'ye tabi. Bunun yanında yüzde 18'lik KDV söz konusu. Radyolu olanlarda ise denetim pulu tutarı matraha eklenerek hesaplama yapılıyor.
Ancak fiili durum farklı. İthalatın yüksekliği ve bunun dış ticaret dengesi üzerindeki olumsuz etkisini ortadan kaldırmak için 03.07.2009 tarihinden geçerli olmak üzere 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun Geçici 6'ncı maddesiyle birlikte 2009 yılı için en az 40 lira asgari ÖTV yükü getirildi. Ünal, bu durum karşısında ithalatçıların bazıları doğrudan cep telefonlarını ithal etmek yerine cep telefonlarının parçalarını (ana kart, batarya, kapak, tuş takımı vb.) ithal ederek yurt içinde imalat yapmayı tercih ettiğini söylüyor. Bu gelişme sonrasında Türkiye'de parça ithalatı ile cep telefonu üretimi yapan firma sayısında artış yaşandı. Ancak sektördeki imalatçı firmaların çoğunun işletme büyüklüğü ile üretilen cep telefonu miktarı arasında uyumsuzluk var.
Halil Ünal, "İmalatçı firmaların imal ettikleri cep telefonlarının satışından doğan ÖTV, KDV ve TRT denetim pulu ücreti yükümlülüklerine uymadıklarına rastlandı" diyor. Ünal'ın saptamalarına göre 2010 itibarıyla üretim izni alan 27 firmadan sadece ikisi, büyük ölçekte cep telefonu üretebilecek nitelikte ve bu iki firma toplam üretimin yüzde 13'ünü gerçekleştiriyor. Buna karşın telefon üretebilecek teknolojik kapasiteye sahip olmayan, ithalat yolu ile getirdiği aksamı montaj yoluyla birleştiren böylece gerçek manada istihdama ve üretime katkısı olmayan, ürettiği cep telefonu adedine göre vasıflı işçi çalıştırmayan, ÖTV, KDV ve TRT denetim pulu mükellefiyetlerini yerine getirmeyen, adresinde bulunmayan, sık vergi dairesi değiştiren firmalar toplam üretimin yüzde 87'lik kısmını gerçekleştiriyor.
Ünal bu noktada telefon üretimi izni verilmesinde ve IMEI numaralarının kayıt altına alınmasında uygulanan sistemin, üretici firmanın üretim kapasitesi ile orantılı olmayıp sistemin çarpık bir yapı gösterdiğini de belirtiyor. Öte yandan sektördeki cep telefonunda ÖTV'nin sıfırlanması beklentisi ise (oran değişikliği yalnızca üretimle sınırlı kalmazsa) ithal ürün talebini artıracak bir etkiye sahip. Zira yasa şu anda ithal ve imalatı bir tutuyor. Çözüm mevzuata uygun çalışan üreticilerin teşviklerle desteklenmesinde. Yan yollara sapan üreticileri elemek için de IMEI numarası verilirken üretilen cihaz başına vergi tutarı kadar teminat yatırılması zorunlu hale getirilebilir.