Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Toplantısı için St. Petersburg'a giden Başbakan Tayyip Erdoğan, dönüş yolunda dershaneler konusunda çok net konuştu ve cemaate de seslendi: "Ben bu makamda olduğum sürece kimse bizden geri adım beklemesin. Cemaatin ileri gelenleri bugüne kadar Tayyip Erdoğan'a ne getirdiler de Tayyip Erdoğan bunu geri gönderdi. Benden dönen hiçbir şey yoktur. Buna Rabbim şahittir!" Başbakan Erdoğan, "dershaneler, cemaatle ilgili iddialar, yerel seçimler, kabine değişikliği yeni anayasa, Şanghay İşbirliği Örgütü'ne üyelik düşüncesi ve Suriye" konularında şu değerlendirmeleri paylaştı:
(Bazı çevrelerde başbakan cemaate kızgın olduğu için bu adımlar atılıyor deniliyor) Dört dörtlük iftira, yalan. Eğer olay cemaat olarak değerlendirilecekse, o zaman cemaatin en ileri gelenleri, mensupları bugüne kadar acaba Tayyip Erdoğan'a ne getirdiler de Tayyip Erdoğan bunu geri gönderdi? Yani üniversitelerin hazırlanması, üniversitelerin verilmesiyle alakalı adımlardan tutun da birçok faaliyetlere yönelik yapabileceğimiz ne varsa bunları yaptık. Benden geri dönen hiçbir şey yoktur. Buna şahittir. Her şeyi Rabbim biliyor, başka bir şeyi söylemeye gerek yok.
Eğitimde dönüşüme ihtiyaç var. Bu gecikmiş bir dönüşümdür. Bu bizim dönemimizin değil, 1980'li yılların beklentisiydi. Ben, Hüseyin Çelik'i Milli Eğitim Bakanlığı'na atadığımda dershanelerle ilgili bir çalışma yaptırdım, olmadı. Ondan sonra aynı şeyi Nimet (Baş) Hanım'a söyledim. O dönemde de olmadı. Ömer (Dinçer) Bey'e söyledim. O dönemde de olmadı. Artık Nabi (Avcı) Bey döneminde bu olacak. Bu dönüşümü yaparken herhangi bir art niyetimiz söz konusu olamaz.
Eğer bize inanılıyorsa, güveniliyorsa, o zaman bizim almış olduğumuz bu karara da... Ben dershaneyi belli bir grubun diye değerlendirmiyorum. Dershaneciliği herhalde sadece belli bir grup yapmıyor. Ama nedense burada hedef tahtasına konulurken çok ağır konulduk. Daha önce Danıştay red kararı verdiği zaman, bütün gazeteler şu başlıkları attı: "İktidar, cemaatin okullarına öğrenci vermek için kaynak aktarmak için böyle bir yola başvurdu." Oradan bir şamar yedik, şimdi de maalesef bu yönlü bir şamar yemek hakikaten bizi ciddi manada üzdü, üzüyor.
Gelin bunları okula dönüştürelim. Her türlü teşviki verelim. Arsa, vergi, enerji desteği sağlayalım. "Yok, bunu istemiyorum, öğretmen konusunda sıkıntım var" diyorsan, yazılı tutmadan, mülakatla alalım. Bunları da biz istihdam edelim. Bir de şunu anlamakta zorlanıyorum. Şu anda 800 bini aşkın öğretmenimiz var. Bu öğretmenlerimize haksızlık olmuyor mu? Bu kadar emek veriyorlar çocuklarımıza.Yetiştirip geldikten sonra dershanenin öğrenciye katkısı sadece test tekniğidir. Alt yapıyı hazırlayan devletin okullarıdır.
Dershane parasını ödeyemediği için intihar edenleri anlattım. Biz, ahırından hayvanını satıp çocuğunu kursa gönderme durumunda kalan, kolundan bileziğini çıkarıp satan dershaneye gönderen ailelerimizi bu yükten kurtaralım istiyoruz. 2 bin lira ile 20 bin liranın üzerinde dershane ücreti ile bu işler yapılıyor. Bunlar ciddi rakamlar. Bugün asgari ücret 860 lira. 860 lira ile bir aile çocuğunu nasıl bir dershaneye gönderecek? Bunu çözmeye yönelik atılan bir adımdır.
Daha düne kadar bir tek küfretmedikleri kalmıştı. Okyanus ötesi, bilmem ne falan... MHP'nin, CHP'nin neler söylediklerine bakın. Biliyorsunuz puslu havayı sevenler vardır. Ama onlara yem olanlara sormak lazım. Siz niye onlara böyle zemin hazırladınız? Ki bunu aramızda birçok kez konuştuk, görüştük. Böyle bir başlığı atanların gelip de achaba bizimle, ilgili arkadaşlarımızla görüşmeleri daha isabetli olmaz mıydı? Daha önce görüştüler, gereken kendilerine söylendi. Tekrar oturup görüşülebilir.
Olayı sadece cemaat olarak kaşımayalım. Dershaneler konusunda fitneye fesada fırsat vermeyelim. Bizim bir birliğimiz var, beraberliğimiz var. Bu ülkeye ve millete hizmet aşkımız var. Bu hizmet aşkımızı böyle bir tefrikaya kurban etmeyelim. Bütün dershane sahiplerine söylüyorum. Hemen süratle okullaşmaya gidin. Her türlü desteği verelim. Ben bu makamda olduğum sürece bu saatten sonra geri adım atmamız diye bir şeyi kimse bizden beklemesin.
Haziran 2014'e kadar bu işi Allah'ın izni ile bitireceğiz. Bunu daha fazla kokutmaya gerek yok. İlk Bakanlar Kurulu'nda arkadaşlarımızdan tekrar bir sunum alacağız. O sunumdan sonra da hayırlısıyla tasarımızı getireceğiz.
YEREL SEÇİM VE KABİNE
Başbakan, gündeme ilişkin diğer sorulara ise şu cevapları verdi:
29 Kasım'da 10 belediye başkanını açıklayacaksınız değil mi?
Ondan önce de olabilir. Çok fazla bekletmek istemiyoruz.
Sadece 10 büyük şehri mi açıklayacaksınız?
Bölge bölge içinde hem büyükşehir hem belediyelerin olduğu adayları açıklayacağız.
Kampanya takviminiz belli oldu mu? Şu anda 22 büyükşehri ve 11 ili belirledik. 33 il tamam. Adayını belirlediğimiz ama tatmin olmadığımız iller var. Onlarla ilgili kamuoyu araştırmaları yaptırıyoruz. 8 büyükşehir ile ilgili de kamuoyu araştırması yaptırıyoruz. Bunların da neticesini gördükten sonra açıklama serisine dahil edeceğiz.
AK Parti'nin il bazında oy oranına göre bir projeksiyonunuz var mı?
Adaylar net belli olduktan sonra hangi ilde ne durumda olduğunuzu kestirebilirsiniz. Bu genel seçime benzemez. Şu anda oyumuz yüzde 50-52 görünüyor ama bu bir genel seçim neticesi değildir. Adaylar kesinleştikten sonra il il ne görünüyor bunlar meydana çıktığında toplamı ortaya çıkar.
- Kabineden kaç bakanı yerel yönetimlerde görevlendirmeyi düşünüyorsunuz?
Sayı vermem doğru olmaz.
Sürprizler bekleyelim mi?
Ben hep sürprizleri sizden öğreniyorum.
Belediye başkanları kesinleştikten sonra bir kabine değişikliği olacak mı?
Kabinedeki arkadaşlardan belediye başkanı yapmamız halinde, o zaman tabii ki bazı değişiklikler olacaktır.
Seçim barajı ile ilgili muhalefetten beklediğiniz katkı gelmedi. Ne olacak?
Onlardan bir teklif gelmeyince, demek ki mevcut halden memnunlar. O zaman biz mevcut halle yolumuza devam ederiz.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Anayasa uzlaşma Komisyonu ile ilgili olarak "bu iş artık bitmiştir" diyerek liderlere bir mektup gönderdi...
Ben mektubu daha görmedim.
Yeni Anayasa konusunda yol haritanız ne olacak?
Biz çalışmamızı yapar hazır hale getiririz, gerek Parlamento ile gerek kamuoyu ile bunu paylaşırız. İster bu 60 maddede ister farklı maddede bizim ekip her an oturmaya hazır. Şu 60 maddede eğer şu maddeler diye bize gelen olursa biz hemen bu maddeleri çıkarmaya hazırız. Hiçbir ön şartımız yok. Çünkü onun altında dört siyasi partinin imzası var. Beğensek de beğenmesek de buraya imzalar atıldı mı atıldı, biz onu çıkarmaya hazırız.
İmralı'nın bazı talepleri var şeklinde basına haberler yansıdı. İmralı'da uluslararası gözlemcilerin, aydınların gitmesi gibi bir planlama söz konusu mu?
Böyle bir planlamamız yok. Bir gazetede, "Buraya şunlar şunlar gidecek" gibi haberler çıktı. Biraz garipti. Böyle bir şey söz konusu değil.
Şu an için mi söz konusu değil?
Şu an için sadece belli 2-3 kişiye bugüne kadar müsaade ettik, onlar gidiyor. Bu konudaki yetki Adalet Bakanlığı'ndadır. Uluslar arası camiadan bu tür şeyler olduğunda, Adalet Bakanlığı değerlendirmesini yapar, uygun görüyorsa yardımcı olmaya çalışır. Uygun görmüyorsa da böyle bir konuda "illa diye bir şey yok."
'Şanghay AB'nin alternatifi değildir'
Başbakan Tayyip Erdoğan, Rusya'da ortaya attığı Şanghay İşbirliği Teşkilatı'na üye olmak ve Suriye konusunda şunları söyledi:
Şanghay İşbirliği Teşkilatı (ŞİT), AB'nin alternatifi değil. Ancak orayı sıkı bir şekilde takip ediyoruz. AB ile ŞİT'in alanları çok farklı. Şanghay şu anda ekonomik işbirliği olarak var. Belki o da yarın aynen AB gibi siyasi stratejik bir işbirliğine dönüşecek. Oraya doğru gidiyor. Ülke sayısı az olabilir ama çok daha büyük bir coğrafyaya hitap ediyor. Bütçe olarak totalde daha büyük bir bütçeye sahip.
Suriye konusunda çok çok önemli bazı görüşmelerimiz oldu. Rusya-Türkiye müşterek çalışma yapalım. Bu çalışmaların ABD ve İran dörtlü olarak girmek suretiyle bir adım atalım. Suriye'nin şu anından öte bundan sonra ne yapılacağının çalışmaları yapılsın. Suriye muhalefetinin Rusya'da görüşme yapmasını biz temin ederiz dedik. İstanbul'da toplantı yaptılar. Şimdi de Moskova'ya gidecekler.
OKAN MÜDERRİSOĞLU