Hizmet; bir kutlu yürüyüş.
Hiç şüphesiz bu kutlu yürüyüşte her bir nefer, canla, başla, ihlasla gayret sergiliyor.
Tıpkı başka kutlu yürüyüşlerin neferleri gibi.
Dahası, her birinin tek derdi rızaya mazhar olmak.
Tıpkı başka kutlu yürüyüşlerin neferleri gibi.
Kutlu olduğu kadar da çileli bir yürüyüş.
Amenna.
Bu yürüyüşün neferlerinin Allah sevgisi, Peygamber aşkı tartışma konusu dahi yapılamaz.
Nokta.
İbrahim Öztürk'ün sözleri, İbrahim Öztürk'ü bağlar. Densizlik yapmış!
Bu nasıl bir ruh haliyse?
Ekrem Dumanlı, bu çirkinliğe bir müdahalede bulundu.
Kendi yazarı Öztürk'e twitter üzerinden cevap verdi:
1-İbrahim Öztürk'ün söylediği laf asla kabul edilemez. Özür dilemesi şart. İnsan, peygamberimiz hakkında konuşurken fevkalade dikkat etmeli.
2-Öztürk'ün yanlış ve kabul edilemez bir cümlesini vesile edip peygamber sevdalısı insanlara saldırmak da İslam ahlakıyla bağdaşmaz.
Dumanlı'nın tespiti yerinde.
Çağrısı doğru.
Tanıdığım Dumanlı, Öztürk'e daha fazlasını da söylemiştir.
Ancak yetmiyor.
İbrahim Öztürk hiç değilse açık bir kınamayı hak ediyordu.
Kınasaydı iyiydi.
Kınayamamış.
Niye bilmiyorum?
Zaten sorun da burada başlıyor sanırım.
Başkaca çirkinlikler dekar topu gibi büyüyor.
Küfürler, hakaretler...
Algı şu; cemaatin içine sızmış bazı "tipler" fitne üretiyor.
Cemaat bu tiplere niye sahip çıkıyor?
Dedim ya, algı böyle!
Peki kim bunlar?
İsim isim sayabilirim!
Saymayacağım.
"Allah iradesini hakim kılmak için iyi insanları kullanır. Kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Allah'ı kullanır."
Bu söz, sonsuz evrenin varlığını savunduğu için sapkın ilan edilerek Engizisyon Mahkemesi tarafından diri diri yakılarak idam edilen İtalyan filozof Giordano Bruno'ya ait.
Bruno'nun işaret ettiği bu kötü tipler, her yapıya sızabilir.
Sızmıştır da!
Cemaat bu tiplerden arınma sürecini acilen başlatmalıdır diye düşünüyorum.
Bu benim düşüncem.
Zira bu yapı bir parti, bir dernek değil.
Bir büyük gönül hareketi.
O nedenledir ki, "geniş" olma lüksü yok.
Aynı hedefe yönelmiş başka yürüyüşleri görmezden gelme lüksü de yok.
Türkiye bu ve benzer camialardan "hizmet" üretmelerini bekliyor.
Siyaset değil.
Siyaseti siyasetçilere bırakmak gerek.
Hizmet erlerinin Mısır için, Filistin için nasıl gözyaşı döktüklerini yakinen biliyorum.
Gezi darbesine nasıl karşı olduklarını ve mücadelelerini de.
Lakin gel gelelim, yanlış algıyı bu yapı içine sızmış tipoloji belirliyor.
Bu tipoloji de anlaşılmaz bir şekilde himaye görüyor.
Ve son bir not.
Dershaneler kapatılmıyor.
Herkesin içi rahat olsun.
"O halde bu kavga niye?" diyenlere.
Emin olun ben de anlamadım.